4.Bölüm-Okul Korkusu

251 17 0
                                    

Multimedya: Rüzgar Demirel :3


Gazel'in Rüzgar ve beni ellerimizden tutarak çekmesinden dolayı arkasından sürükleniyorduk. Rüzgar birden elini çekti. "Gazel bekle"

Gazel ve ben arkamızı dönüp Rüzgar'a ne olduğunu sorgularcasına baktığımızda kafasını elbisenin alt tarafına çevirip işaret parmağıyla ayaklarımı gösterdi. "Senin ayağında ne var?" Bu ne saçma soruydu böyle. Gazel'in elini bırakarak elbisemin eteklerini tutup kaldırdım.

Hastanede giydiğim spor ayakkabıları görünce gözlerini bir kaç saniye sonra spor ayakkabılarımdan alıp yüzüme çevirdiler, sanki bana giyeceğim bir çift ayakkabı vermişlerde ben reddedip ısrarla bu elbisenin altına bu ayakkabıyı giymişim gibi bakıyorlardı. Ya da vermişlerdi de ben giymeyi unutmuştum veya ayağımdaki ayakkabıların benim birkaç sihirli kelimemle değişeceğini sanıyorlardı. "Gazel'in suçu çantada ayakkabı yoktu." Gazel yüzünü buruşturup "Emin misin abla?" diye cevap verdikten sonra Rüzgar kulübemsi yere girip elinde çantayla çıktı.

Yanımıza gelince çantanın fermuarını açıp çantayı ters çevirdi ve salladı, çantanın içinden iki çift ayakkabı çıkınca ikisi de bana "Hani ayakkabı yoktu" der gibi baktılar. Daha fazla dayanamayıp "Tamam varmış fark etmemişim karanlıktan" diye mırıldanışımdan sonra Rüzgar yerdeki ayakkabıları alıp önümde diz çöktü.

Amacını anlayıp ayağımı uzattım. Bu kendimi Sindirella gibi hissetmeme neden olmuştu. Eğer böyle şeyleri fazla önemseseydim annemi aramaz hatta hatırlıyormuş gibi bile davranabilirdim ama öyle birisi değildim işte sorunda buydu ya...

Davet salonuna ulaşınca Rüzgar kapıyı itip içeri girecekti fakat O itmeden önce kapının önüne geçtim. Yine bana sorgular bakışlarını atıyorlardı. Onlar sormadan neden böyle yapmak istediğimi açıklamak istedim. "Ben.." diyip susabilmiştim sadece. Çünkü daha ne diyeceğimi ya da nasıl diyeceğimi bilemiyordum.

Benim ardımdan "Sen?" dediler, gözlerini benden ayırmadan.

"Ben eğer yanlış bir şey demek üzereysem beni uyarın olur mu? Yanımda olun yani bırakmayın beni lütfen eğer değerliysem, tamam unuttum ben birkaç şeyi belki her şeyi ama... lütfen" saçmalamam sona erince Rüzgar elimi tuttu "Bir şey olmayacak. 2 Ay bırakmak için beklemedik. Hem burası senin evin en fazla ne olabilir ki?" Son cümlesinde hepimiz gülmüştük. Kapıyı açtı ve boş masa aradı gözleriyle. Bulunca ise oraya doğru ilerlemeye başladı. Sanırım elini tuttuğum için sürükleniyormuş gibi görünüyordum.

Geldiğimi belli etmek için gözlerimle Gazel'in annem olduğunu söylediği kadını aradım. Bulduğumda masalardaki konuklarla uğraşıyordu. Ben yine geldiğimi belli etme derdindeydim annem olduğu söylenen kadına.

O masalardan masaya geçerken arkasından dolanıyordum. Birkaç dakika sonra pes edip "Anne?" diye seslendim. Kadın sesimi duyunca bana döndü. Zorla gülümseyerek "Nasıl gidiyor, nasılsın" dediğimde bana doğru ilerlemeye başlamıştı. Şaşkınlıkla ismimi dile getirdi.

"Nefes."

Tam "Efendim" diyecektim ki bana sımsıkı sarıldı. Geri çekilmeden "Seni çok özledim Nefes." dedi. Onun çekilmeye niyeti olmayınca kollarından kurtulup geri adım attım.

"Bende özledim demek isterdim fakat hatırlamıyorum yani seni, ailemi, evimi, okulumu, arkadaşlarımı, hayatımı... hatırlamıyorum. Ama bu sorun değil hatırlayacağım cidden sorun yok."

Kadın sesli bir şekilde yutkunduktan sonra bana doğru bir adım attı. "Seni seviyorum tatlım... Seni çok seviyorum. Babanla yaptıklarımız yüzünden özür dilerim. Biz seni kısıtlamak istemedik. Sadece... değerlimizi yakınımızda tutmaya çalıştık onu korumaya çalıştık." gözleri dolmuştu zorla gülümseyip devam etti. "Bir şeyini korumak için kasaya koyman gibi, sen kasaya konulmak için fazla büyüdün bizde seni yakınımızda tutmak istedik..." gözünden bir damla yaş yanaklarından süzüldü. "...Biliyorduk bu saçmaydı ama seni böyle daha rahat ettiririz sanmıştık... Özür dilerim prensesim."

NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin