7.Bölüm-Sabah Uykusu

136 14 1
                                    

Multimedya: Nefes Saygıner :3


Yatağıma yatalı kaç saat olduğunu bilmiyordum ve hiç bir şekilde uyuyamıyordum. Oysa yorgun da hissediyordum.

***


Birisi üstümdeki yorganı ayağıma kadar çekince ev ne kadar soğuk olmasa da birden üşümüştüm. Ayaklarıma kadar uzanıp yorganımı yukarı çektim. Fakat daha iki saniye geçmeden yine ayaklarıma kadar çekilmişti. Yine aynı şeyi tekrar ederek ayaklarıma uzanıp yorganımı üzerime çektim. Aynı işlem bir daha olmasına rağmen inatla gözlerimi açmıyordum zaten sabaha kadar uyuyamamıştım birde bunla uğraşıyordum sabahın köründe. Tekrar ayaklarıma doğru uzanarak yorganımı çektim ama anında ayağıma doğru geri çekildi. Manyak mıydı bu? Hiç sabaha kadar uyuyamamış gözlerini kapatıp uykuya dalalı yaklaşık birkaç saat olmuş birisi uyandırılır mıydı? Hemde böyle düzgün bir şekilde.(!) Tekrar yorganıma uzanıp çekeceğim zaman bir şey engel oluyordu. Belki de takılmıştır?

Yorganımı alamayınca yan dönüp dizlerime karnıma çektim, üşüyordum. Hemde baya üşüyordum. "Nefes ne derin uykun varmış, geç kalıyoruz okula."

'Geç kalıyoruz okula.' Son cümle beynimde yankı yaparken yatağımdan sıçrayarak uyandım. "OKUL MU?!" Dün geceyi hatırladım. Doğru ya bir hafta gidip istemiyorum diyecektim. Gözlerimi açtığımda kravatını bağlamaya çalışan bir Rüzgar'la karşılaşınca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. "Dün bu konuyu konuşmuştuk, unuttun mu?" Kafamı seri bir şekilde sağa sola sallayarak unutmadığımı belirttim. Tabi gitmemeyi ısrar etmeyi de ihmal etmedim. "Ama Rüzgaaaar..."

"Aması yok kalk bakalım." Gözlerimi kısarak ona baktım. "Kravat mı takacaksın cidden." Onaylarcasına boğuk bir ses çıkardıktan sonra kafasını kaldırıp bana baktı. "Bu gün okulun ilk günü. Tam zamanın da uyandın." Ağlamak istiyordum bir 9 ay kadar daha uyusam ne olurdu yani canım mı çıkardı?

Rüzgar ne düşündüğümü anlamış gibi "Saçma şeyler düşünmüyorsun değil mi?" Gözümü ovuşturup esnedikten sonra birkaç bahane aradım "Karnım ağrıyor." desem çok klişe olurdu. Tebeşir tozu falan mı yeseydim dün gece acaba? Erken kalksaydım belki yüzüme hasta havası katacak bir makyaj yaparak yatağıma yatar "Dün gece yüzünden hasta oldum sanırım." veya "Hastanede seni ararken hastalık kaptım sanırım." desem inanır mıydı?

Düşüncelerden uzaklaşmak için kafamı sağa sola salladıktan sonra Rüzgar'a yağmurda kalmış annesiz yavru köpek bakışı atarak "Ben daha yeni hastaneden çıktım. Bak kollarımda azıcıkta olsa yanıklar var. Gitmesem ben olur mu?" Rüzgar kaşlarını 'Hayır' der gibi kaldırınca yüzümü hafif buruşturup devam ettim. "Gitmesem ya. Hem bak sana yemek yaparım. Ben çok güzel yemek yaparım biliyor musun? Parmaklarını yersin."

"Boşuna uğraşma o okula gidilecek. Dediğin gibi hastaneden yeni çıktın iyi gelir açılırsın işte." ona 'Sen ciddi misin?' bakışı attıktan sonra "Ne alaka ya! Okulun hastalığa iyi geldiği nerede görülmüş! Tam tersi çok kötü etkiler çok." kollarımı iki yana açıp tekrar ettim "Çok."

"Hı-Hı değil mi, bence de bence de."

"Gıcığın tekisin çık odamdan uyucam ben." yorgana çekerek tekrardan yastığıma sarıldım.

"Lan kalksana!"

"Bana ne hiç uyumadım. Uykum var." Rüzgar tavana bakarak "Allahım sen şu kıza akıl fikir bana da sabır ver." dedikten sonra sakinleşmek ister gibi gözlerini birkaç saniye yumup açtıktan sonra bakışlarını yine bana çevirdi. "3'e kadar saydığımda kalkmamış olursan üzerine soğuk su dökücem Nefes, Biiiir."

"Kesin dökersin."

"İkiii."

"Senden beklenir. Bu öküzlükle her şeyi yapabilirsin. Sende o potansiyeli görüyorum."

"Üç diyorum bak, kalktın kalktın. Yoksa soğuk bir duş yapmış olacaksın." Kaşlarımı çatarak yorganı üstümden istemeyerek attım. "İyi tamam be." Rüzgar bana tatmin olduğunu belirten bir gülümseme gönderirken bende kendime onun egosunu tatmin ettim diye küfürler mırıldanıyordum onun duyamayacağı seste. "Hem ben severim okulları, insanları, toplumu yani. İyi arkadaşlıklar kurulabiliyor. Birde dersler olmasa." Rüzgar iki eli cebinde bıkkın tebessümüyle beni izliyordu. "Rüzgar."

"Hı?"

"Soru sorayım mı?" Başını 'Çok bile durdun' anlamında başını salladı. Ya da bana öyle geldi. "Biz kaçıncı sınıfa geçtik? 10? 11? 12?" Hâlâ bıkkın tebessümüyle bana bakıyordu cevap vermeyince bağırdım. "9 mu?!"

"Hı-hı 9'a gidiyoruz, geç yazılmışız." Ağzım açık kalmıştı. Cidden 9'a mı geçmiştik? "Kızım ne safsın ya, 12.sınıf olduk." Küçük bir çığlık atıp yatakta zıplamaya başladım. Tamam küçük bir çığlık değildi. Ama 12.sınıf olmuştum sevinmek tabi ki hakkımdı! "Yerinde dursana kızım az önce okula gitmemek için bahaneler arıyordun."

"O 12.sınıf olduğumu öğrenmemden önceydi Rüzgar Bey!"

"Sınıfın ne farkı var ki? Kızım dikkatli zıplasana düşeceksin bak başıma iş açacaksın."

"Üniversiteye geçmemize bir yıl kalmış, sadece bir yıl!" Ben sevinçten yatakta zıplıyorken Rüzgar bileğimi tutup kendine çekince üzerine düştüm. Yüzlerimizin arasında birkaç santim vardı sadece. Rüzgar gözlerini gözlerime kilitlemişti. Bende şokun etkisiyle ona baktığımın farkına birkaç saniye sonra varmıştım. Kalbimin ritmi bozulmuştu. Sanki dakika da 99999 defa atıyordu. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Boğazımı temizledikten sonra bileğimi Rüzgar'ın elinden kurtarıp üzerinden kalktım. Rüzgar küçük bir küfür savurarak odadan çıktı. Bu da demek oluyordu ki biraz daha uyuyabilirim. Sinsice gülümsedikten sonra yatağa geçip yorganın altına girdim ve yastığıma sarıldım.

Tam uyuyacaktım ki kapının açılmasıyla gözlerim kocaman açıldı. Belki ses çıkartmasam beni unutur tek giderdi okula, ben de böylece uyuyabilirdim ha?

Sen öyle san Nefes

Kafamdan yorganın çekilmesiyle sinir dolu bakışlarımı Rüzgar'a doğru çevirdim. "Düzgün bir uyku çekemeyecek miyim ben?"

"Oha! Gece uyudun ya, yetmedi sanırım, iki ay uyuduktan sonra gece boyu uyumak."

"Ha, ha çok komik. Gece boyunca uyumadım ben bir kere, sabaha doğru zar zor uyudum canım." İkimizde birbirimize sahte tebessümler ve 'Tabi canım tabi. Akvaryumdaki balık da güneşlenmek için güneşin vurduğu camın önüne taşımış akvaryumunu' bakışı atıyorduk. O nasıl bir bakışsa artık. "Canını yesinler, emin misin?" Kendimden çok emin bir şekilde çıkmıştı sesim "Tabi ki eminim." Hâlâ aynı bakışıyla bana bakıyordu. "Ee?"

"Kendi horlamamdan uyuyamamış olsam gerek." Bana alttan alttan laf falan mı sokmaya çalışıyordu bu şimdi? Kafamın altındaki yastığı alarak vurmaya başladım. "Ben horlamam!"

"Evet, tabi ki horlamazsın sen. Senin horlaman akvaryumdaki balığın güneşlenmek için güneşin vurduğu camın önüne akvaryumunu taşıması kadar saçma." Bu çocuk son beyin okuyucu falan mıydı? Ağzımı birkaç defa şaşkınlıkla balık gibi açıyor ne diyeceğimi bilemeyip kapıyor sonra tekrardan açıyordum. Kafamı iki yana salladıktan sonra "Horlamam diyorum ya!" diye bağırdım. Gözüm elindekilere kaymıştı. "Elindekiler ne?" Yatağımın ayak ucuna bırakarak konuştu. "Okulda giymen gereken forman."

Rüzgar odadan çıktıktan sonra of çekerek pijamalarımla lavaboya sürüne sürüne gidip elimi yüzümü yıkadım. Elime biriken su damlalarını yüzüme atarken rahatladığımı hissettim. Havluyla yüzümde kalan su damlalarından kurtularak kıyafetlerin olduğu odaya gidip pijamalarımı çıkarıp okul formamı giydim. Makyaj masasında saçlarımı tarayarak hazır olduğuma karar verince odadan çıkarak merdivenlere yöneldim.

NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin