Nefes'den
Kahvaltıyı yaptıktan sonra herkes salona toplanmıştı ve kimse tek kelime etmiyordu. Evdeki sessizlik tıpkı ölüm sessizliği gibiydi. Çekinerek boğazımı temizlediğimde bakışlar üzerimde toplandı. "Biz neden okula gitmiyoruz?"
"Seninle röportaj yapmak için birkaç kişi eve gelecek Nefes'ciğim. Sonra okula gidersin istersen." Başımı anladığımı belirtmek için hafifçe aşağı yukarı salladım. Babam sorumu cevapladıktan sonra düşünceli bakışlarını yere indirdi. Annemin bakışları ise babamınkilerden farksızdı. Ne vardı ki bu kadar düşünecek?
Rüzgar her dakika başı telefonunun ekranını açıp kapatıyor, ara sıra mesaj yolluyordu.
Teyzem koltukta ayaklarını uzatmış bir şekilde uzanıyordu ve eniştem ise boş koltuklar olmasına rağmen teyzemin uzandığı koltuğun önüne, yere oturmuş başını teyzemin yastığına koymuştu.
Bense önümdeki kurabiyeleri yemekle uğraşıyordum. Bu sabah isminin Pınar olduğunu öğrendiğim çalışanımız bana bir bardak ılık su getirip gülümsedi. "Efendim Özkan Bey geldi. Salona mı alalım yoksa bahçeye mi?" Pınar'ın sorusuyla herkes tek tek ayaklandı. "Bahçeye alın Pınar."
Ilık sütümü içerek bahçeye çıkışlarını izledim ve sütüm bitince bir iki kurabiyeyi ağzıma atıp bahçeye çıktım.
2erkek 2bayan bana bakarak gülümsedi. Sanırım bunlar gazeteciler. Ben de dolu ağzıma rağmen gülümseyip Rüzgar'ın yanına geçtim. "Az ye, boğulacaksın." Kaşlarımı çatarak Rüzgar'a baktım. Cebinden peçete çıkartıp dudağımın kenarlarını sildi ve nedenini anlamadığım şekilde baktı.
Hepimiz el sıkıştıktan sonra bahçedeki masaya oturduk. "Aramıza tekrardan hoşgeldiniz Nefes Hanım." Gülümseyerek elimi salladım. Sahi neden yaptım bunu?
Özkan Bey gülümsedikten sonra elindeki kağıtları karıştırıp bakışlarını bana çevirdi. "Uzun zaman sizi aramızda göremedik. Özlettiniz kendinizi." Tekrardan gülümseyerek el salladım. Tüm gözler üzerime toplandı. Noluyor bana?
"Çok heyecanlandım sanırım ben." Bunu söylememe gerçekten gerek yoktu!
"Evet biraz öyle olmuş gibi. Ama bu sizin ilk röportajınız değil. Eminim sonuncuda olmaz, arkası gelir. Öyle değil mi?"
"Pek sanmıyorum." Cevabıma karşılık kaşlarını kaldırdı önümdeki Özkan Bey. "Neden böyle düşünüyorsunuz?"
"Belli değil mi?" Birisi beni durdursun. Özkan Bey gülümsedikten sonra tekrar elindeki kağıtları karıştırıp bakışlarını bana çevirdi. "Hastaneden çıkalı birkaç gün oluyor. Şuan kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
"Dediğim gibi şuan çok heyecanlandım. Ama hastaneden çıktığımdan beri hissettiğim genel duygu 'tuhaflık'. Tuhaf hissediyorum kendimi."
"Peki bunun nedeni ne?"
"Sizinde bildiğiniz gibi hafızamı kaybettim. Yakınımdaki insanların davranışlarına ne tepkiler vermem gerektiğini bilmiyorum."
"Züleyha Hanım ve Murat Bey," Annem ile babamın adını yeni öğreniyorum, vay canına.
"Evet?"
"Peki siz Nefes Hanım'ın bu durumunu nasıl karşıladınız?"
"Öz kızımızın bu durumda olması ve bizi hatırlamıyor olması gerçekten canımızı acıtıyor. Fakat hatırlamasını beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok." Benimle vakit geçirmeyen insanların böyle düşündüğünü bilmek tuhaf geldi. Dediğim gibi tuhaf hissediyorum Özkan Beyciğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Novela Juvenil"Dediğimi yaptın mı?" diye sordu sarışın kız karşısındaki erkeğe. "Yaptım civcivim. Kurtulabileceğini sanmıyorum." Kız, erkeğin cevabıyla tatmin olsa da canını sıkan bir şey vardı. Dile getiremiyordu, hangi kelimelerle ifade edebileceğini bilmiyo...