"Ben de seni seviyorum Seungmin."
23.59.59
00.00.00
Duyduğu sesle bedeni kaskatı kesildi, ve bakışları bir yıldızın kaydığı gökyüzünde takılı kaldı.
Hayal ediyordu, değil mi? Ya da arkadaşları ona oyun oynuyordu?
Öyle olmalıydı, Chan... Chan geri gelmiş olamazdı.
"Seungmin, güzelim..." sertçe yutkunup bedenini zorlayarak arkasını döndü ve Chan ile göz göze geldi, Chan nefes nefeseydi ve yanakları gözyaşları yüzünden fazlasıyla ıslaktı.
Chan sakin adımlarla ona yaklaştı.
"Hatırlıyorum, unutmamı fırsat bilip tekrar hatırlamamam için ellerinden geleni yaptılar ama artık seni hatırlıyorum, bizi..." Chan onun önünde durup parlak gözleriyle yüzünü izledi. "Hatırlıyorum..." Chan usulca bir elini onun beline, diğerini de yanağına yerleştirdi ve eğilip hasret çektiği dudakları öpmeye başladı.
Seungmin sadece kaskatı bir şekilde bekledi, neler olduğuna anlam veremeyerek öylece kaldı.
Bu... Chan'dı, Chan...
Sevdiği, bir salise geç kalsa asla geri kabul etmeyeceği Chan.
Chan onu hatırlıyordu, Seungmin bunu öpüşünden hissediyordu.
Birden kalbi, sanki dakikalardır göğüs kafesine çarpıp kendisini parçalamıyormuş gibi daha da hızlı atmaya başladı.
Dudaklarını saran dudaklar arasında eriyordu.
Chan bir süre sonra ıslak dudaklarını ayırıp alnını onunkine yasladı.
"Tanrım, seni nasıl unuttum ki ben... Nasıl... Nasıl unutabildim?" Chan onun dudaklarına tekrar ufak bir öpücük kondurdu. "Nasıl sadece seninle geçirdiğim zamanları unutmuş olabilirim?" Seungmin istemsizce gözlerini kapattı ve yanaklarının ıslanmasına izin verdi.
Başı dönüyordu, neler olduğuna tam anlam verememiş olsa da...
Chan onu hatırlıyor muydu?
Chan'ın parmakları usulca ensesindeki saçlara kaydı.
"Geciktim biliyorum, seni hatırlamamam için her şeyi yaptılar ve ben-" Seungmin iki yanından sarkan kollarını Chan'ın boynuna dolayıp sıcak bedenine yaslandı.
"Channie'm..." Chan hızlıca onun sıkı sarılmasına daha da sıkı karşılık verdi.
"Minnie, güzelim... Özür dilerim." Seungmin onun kokusunu derince içine çekti.
Uzunca bir süre sevdiği çocuğa sarıldı, bir daha dönüp gitmesin diye ona doladığı kollarını çekmeye korktu.
Chan'ın parmakları rahatlatıcı bir hisle saçlarındaydı, dudakları arada minik öpücükler konduruyordu.
Seungmin yanağından akan yaşlar eşliğinde kapalı gözlerini araladı.
"Hatırlıyorsun değil mi?" Chan başını salladı.
"Kazadan sonra bir buçuk yıllık hafızamı kaybetmiştim, diğerleri de hatırlamamam için önüme engel koyup durmuşlardı. Ama bugün... Bugün hatırlamama izin verdiler ve ben de ilk iş seni bulmaya geldim, yüz kırk üç günün sonunda..." Seungmin titrek bir nefes aldı.
"Vazgeçecektim." yavaşça gerileyip sevdiği çocuğun gözlerine baktı, ikisinin de gözleri dolmuştu. "Sadece bir saniye daha gecikseydin seni bir daha hayatıma kabul etmeyecektim." Chan bakışlarını kaçırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Day: 143, but I still 4 3
Hayran KurguGün, 143 Sen beni hatırlamıyorsun ama ben seni seviyorum Case 143, I love you.