Diğer bölümün devamımsı bölümü heyuuu
... Ve cevap D çıkar, sonunda ya...
Seungmin soruyu çözmeyi bitirmenin verdiği mutlulukla derin bir nefes alıp Chan'a döndüğü anda dudaklarında onun dudaklarının baskısını hissedip kaskatı kesildi.
Chan... Onu öpüyordu.
Chan onu öpüyor muydu?
Chan onu neden öpüyordu?
Kaskatı kesilen bedeni yüzünden geri çekilemedi, karşılık da vermedi.
Sevdiği dudaklar kendi dudaklarını talan ederken sadece hareketsizce bekledi, dudaklarının tadı ve mest edici hissi kendisinin dudaklarını ele geçiriyordu.
Jiwon'u öptüğü dudaklarla seni öpmesine izin mi vereceksin? Kendini böyle kullandıracak mısın yani? İlişkisi kötü gittiği ilk anda gelip ulaşabileceği bir seçenek olarak görüyor seni, sadece kullanıyor.
Kafasından geçen düşünceler yüzünden dudakları üstündeki dudaklar sanki dudaklarını kesiyor gibi hissetmeye başlamıştı fakat hala hareket edemiyordu.
Kendine gelmesini, Chan'ın elini beline koyup onu kendine doğru çekerken bir yandan dilini dudaklarına göndermesi sağlamıştı.
Hareket yetisini kazandığı anda başını geri çekip dudaklarını ayırdı ve hızla ayağa kalktı.
"Şey... Be-benim gitmem lazım, saat de geç oldu." hızlıca masadaki bir iki parça eşyasını çantasına tıkıp başka bir şey demeden koşarak oradan ayrıldığında Chan sessizce arkasından baktı.
"Sikeyim... Yapmamalıydım, neden yaptım ki?" yüzünü avuçları arasına alıp bir süre soluklandı.
Sevgilisi varken kendisinden o anlamda hoşlanmayan birini öpmüştü, ve bunu sevgilisiyle yapmaktan daha çok sevmişti.
"Siktir, siktir siktir siktir!" yüzünü sıvazlayıp kollarına gömdü. "Ben tam bir aptalım, en azından onu rahatsız edecek bir şey yapmasaydım. Aptal Chan." o sırada kütüphaneden çıkıp da adımlarını eve çevirmiş olan Seungmin de yanaklarını ıslatan yaşları silmekle uğraşmıyor, arada hem hızlı yürüdüğü hem de ağladığı için kesilen nefesini geri kazanmak adına derin nefesler alıyordu.
"İstemediğimi söylememe rağmen beni neden öptün ki? Neden bana bu kadar acı çektiriyorsun?" boş sokaklara doğru söylediği şeyden sonra bir teneke kutuyu tekmelediği sırada tanıdık bir ses duydu.
"Seungminnie..." bakışlarını yan sokaktaki Hyunjin'e çevirdiğinde Hyunjin elindeki sigarayı indirip ona yaklaştı. "Ne bu halin?" Seungmin arkadaşının gözlerine bakarken burnunu çekti.
"Sen sigara mı içiyorsun?" Hyunjin sabah Jisung ile yaşadıkları anı hatırlayıp irkildi.
"Bugün biraz ihtiyacım vardı." aslında azarlanmayı beklemiş olsa da Seungmin o an pek bu havada değildi.
"Bana da versene?" Hyunjin paketten bir tane çıkartıp Seungmin için yaktı ve ona uzattı, ikisi de ne sigarayı tutmayı ne de içmeyi biliyorlardı fakat o an Seungmin içine çektiği nefes yüzünden öksürürken ne o ne de Hyunjin bunu düşünmüyordu.
Bir süre sessizce durdular, sonra aynı anda konuştular.
"Neden buradasın?"
"Neyin var?" ikili durup tekrar birbirlerine baktılar, ardından farkında olmadan tekrar aynı anda konuştular.
"Chan beni öptü."
"Jisung beni öptü."
*~*
"Jisung beni öptü." Seungmin kaskatı kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Day: 143, but I still 4 3
Fiksi PenggemarGün, 143 Sen beni hatırlamıyorsun ama ben seni seviyorum Case 143, I love you.