Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3
Okuduğu romanın en can alıcı yerinde başını hâla alışamadığı kapının zil sesi yüzünden kaldırmıştı. Sanki bir kaç dakika daha geç çalsa ne olurdu ki yada kapının önünde ki beden biraz daha beklese.
Gri saçlarını tutururduğu tokanın varlığını unutmuş ve dün gece yerleşebildiği evde şort ve askılı tişörtle kapıya ilerlemişti. Kimin geldiği belliydi.
"Hoş geldin bro."
Jisung umursamaz bir şekilde kapıyı açıp içeriye geri dönen çocukla gözlerini devirdi."Hoş bulduk jeongin de şuan kore de olduğunun farkındasındır umarım. Ghim ailesinin önünde bu şekilde konuşursan seni sözleriyle yerden yere vuracaklardır."
Jeongin kendisinden bir yaş büyük hyungunun gelir gelmez verdiği nasihatlerini dinlerken yerine iyice yerleşmiş ve romanını eline almıştı.
"Amerikada da bu şekilde sesleniyordum 'hyung!' o zaman bir sıkıntı yoktu."
Hyung kelimesini bastırarak söylemişti.Jisung ve jeongin dört sene önce Amerika da tanışmıştı. Harvard jisung için mecburiyetten ibaretken jeonginin hayallerini süsleyen bir okuldu. Jeongin'nin okul ve bölüm sevgisi bir yıllın ardından jisungada buluşmıştı, bu yüzdendi şimdi ki mesleğine dört kola sarılması. O da biliyordu jeongin olmasa Teamin, Byung-ho ve onun küçük kardeşi jae-won gibi hile hurdayla bu mesleği yapacağını.
"Sana üstünlük taslamıyorum jeong. Başka bir evrende kardeş olduğumuza ve birlikte güzel bir hayat yaşadığımıza bile eminim. Ama maalesef şuan ki durum bu. Saygı eklerine alışmalısın ki yanımdayken kimsenin gözüne batmamalısın."
Jeongin büyüğünün deliklerini mantık çerçevesinde düşünmüş ve onu onaylaşımştı bir kaç mırıltıyla.
Daha bir hafta önce ayrılmışlardı. Koreye döndüğü için peşinden göz yaşı bile dökmüştü tam bir rezil gibi davranıp. Ama dün sabahın köründe 'Koreye göre akşam' aramış ve onun yanında olup olamayacağını sormuştu. Bir hafta boyunca onsuz boşlukta kalan ve ne yapacağını şaşıran jeongin de fırsat bu fırsat deyip onu onaylamıştı.
Aslında onaylamasının bir diğer nedeni de ev sahibi ile büyük bir kavgaya girişmiş ve evden atılmıştı. Jisung ise ona Koreye gelip yanında durmasına karşın güzel bir ev ve düzenli bir maaş teklif etmişti. Bunu red etmesi aptalıktan başka birşey değildi. Kendisi de aptal değildi.
"Peki bir anda beni çağırmanın nedeni ne? Başa geçeceğin şirketin de çalışmamı mı istiyorsun yoksa yardımcın gibi bir şey mi olacağım?"
Jisung derin bir nefes aldı. Jeongin lafı uzatmayı sevmez direket konuya girerdi. Ama jisungun herşeyi en baştan anlatması gerekiyordu.
"İşler tahminimden daha farklı jeong. Bir, iki hafta içinde nefes bile almıyor olabilirim. Bu yüzden yanımda ailem dışında güvenilebilir biri olmalı ve tahmin et bakalım bu kişi kim?"
Jeongin jisungun dediği ile korkulu gözlerini ona çevirmişti.Durum ciddiydi ve jeongin yakın arkadaşını gerçekten korumak istiyordu. Ne ihtiyacı olursa olsun ona yardım edeceğinin sözünü verirken bütün akşamı küçük sohbetlere geçirmiş ve sonunda bedenlerini derin bir uykuya hapsetmişlerdi.
...
Minho üstünde oldukça saçma durduğunu düşündüğü kıyafetle büyük evde, nerdeyse saray denilebilecek tarihi bir yerde ne aradığını bilmeden dolaşıyordu.
Uzun boylu askerler her bir kapının önünde dik bir şekilde duruyor kapının arkasında her kim varsa onu ölümüne korumaya and içmiş gibi duruyolardı. Onlarında üzerinde komik ama kendisininkine oranla biraz daha sade kıyafetler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love seeking revenge Minsung
FanfictionBir insanı sevebilirsiniz , eğer onu yeterince iyi tanımıyorsanız. Tabi bazen bu teori değişebilir de Bir insanı sevmeye de bilirsiniz en nihayetinde , eğer onu yeterince iyi tanımıyorsanız.