Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3
1700ler
Elindeki uzun kıyafeti parmakları arasında sıkıştırıp küçük adımlarla koşturup önüne çıkan herkesin ayağını birbirine doluyordu.
"Jisung! Yavaşlar mısın artık? Yetişemiyorum."
Seungmin elindeki yeni yıkanmış ve güzelce ütülenmiş kıyafetleri buruşturmadan prensin odasına götürmek istiyordu ancak onun büyüğü olan ama küçük bir çocuktan farksız arkadaşı önünde koşturarak yürüdüğü için bu pek mümkün görünmüyordu.
Saray kurallarına göre koşmak ve sesli konuşmak yasaktı ve şu an ikiside bu kuralı çiğniyordu.
"Acele et seungmin. Majestelerini izlemek istiyorum. Prens Chan'la yaptıkları düellolar çok nefes kesici oluyor."
Bir de bu vardı. Prensin aldığı kılıç eğitimi sırasında jisung onu izlemiş ve zaten büyük hayranlık beslediği veliaht prense iyice kapılmıştı. Bu günde iki prens eğlenmek için küçük bir düello düzenliyorlardı ve jisung bir saniyesini bile kaçırmak istemiyordu.
Odanın kapıları askerler tarafından açıldıktan sonra ve ellerindeki kıyafetleri yerlerine dikkatlice yerleştirdikten sonra jisung odadaki büyük, etrafı güzel gümüşlerle süslenmiş aynanın önüne geçip saçlarını düzeltmeye çalışmıştı.
Ona kıkırdayan seungminle dudaklarını büzmüştü. Hizmetlilerin kaldığı odada ayna yoktu ve prensin biriciği prense güzel gözükmek istiyordu.
Odada ki işlerinin tamamen bitiğine emin olduktan sonra jisung zıplaya zıplaya bahçeye doğru yürümeye başlamıştı.
Aptal, düzeltiği saçlarını da daha ilk dakikada bozmuştu.Geldikleri toprak bahçede normalde giydiklerinin aksine daha hafif kıyafetlerle, ellerindeki kılıçları tutup uygun pozisyona geçiş yapan ikiliyle jisung heyecanla solumuştu.
Arkasından gelen seungmin onun bozulan saçlarını düzeltmiş ve kolundan tutup onu oturacak yerlere yönlendirmişti.
Tahta oturaklar soyluların kızları tarafından işgal edilmişken jisung prensini görebileceği en güzel yeri bulup oraya yerleşmişti.
Bir kaç göz ona dönerken o umursamadı. Büyük ihtimal neden burada olduğunu sorguluyorlardı.
Jisung bugün için gereğinden fazla erken kalkıp tüm işini bitirmiş ve bu şekilde başhizmetliden buraya gelmek için hak kazanmıştı.Birbirine çarpan kılıç sesleri ile jisung yerinde dikleşmiş ve ellerini yumruk yapmıştı. Ne kadar heycanlansada bir yandan korkuyordu. Prensin yara alması kendi tenine saplanan hançer gibi bir etki ediyordu. Canından can gidiyordu.
Minho abisinin başlamasıyla kılıcını kaldırıp savunmaya geçmişti. Eğitim kadar zorlamayacaklardı birbirlerini ama eğlendiklerine de emin olacaktı.
Chanın sağ taraftan yaptığı atağı geçiştirirken gülüyordu şimdi. Eğer kılıcı ilk chan düşürürse bir gün boyunca tüm halk işleri derslerinde yanında olacaktı. Eğer kendisi ilk kılıcı düşürürse bir gün boyunca hizmetçisini onun emri altında çalışması için gönderecekti ve minho buna kesinlikle müsade etmiyecekti.
Bir kaç kılıç hareketi ile savunma yapmaya devam ederken sıkılmaya başladığını fark edip harekete geçmişti chan ani hareketle savunma için gecikmiş ve nerdeyse kılıcı düşürecekken hocasından aldığı taktikle onu geriye doğru savurmuştu.
Savrulma sırasında dengesini kaybeden minho kılıcın sivri ucunun karnını çizmesine engel olamamıştı.
Kıyafetinden oluşan kesik ve hafif hafif sızan kan hem jisungu hem izleyicileri endişelendirirken minho bu işin fazla uzadığını düşünüp hızlı bir atakla dönüp chanın kılıcını yere düşürmesine neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love seeking revenge Minsung
FanfictionBir insanı sevebilirsiniz , eğer onu yeterince iyi tanımıyorsanız. Tabi bazen bu teori değişebilir de Bir insanı sevmeye de bilirsiniz en nihayetinde , eğer onu yeterince iyi tanımıyorsanız.