22

11 3 36
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen<3

"Alo, efendim dede?"
Jisung korumalar eşliğinde çıktığı otelden arabaya bindirilmiş ve han malikanesine doğru yola çıkmıştı. Ortalık durulana kadar dedesinin misafiri olacaktı.
"Jisung bindiğin arabadaki korumalar benim çalışanım değil."

Jisung onu arayan dedesinden duyduğu cümle ile telaşlanırken eğer Ghim evine dönerse olacakları tahmin bile etmek istemiyordu. Dedesinin aramasını kapatıp seungmin ve changbin ile ayrılan arkadaşlarını aramıştı.

Jeongin telefonu cevaplamazken chaeryeong ilk çalışta açmıştı.

"Nerdesiniz?"
Şoförün kendine dikkat kesilmesiyle nefesi teklerken kızıl saçlının söylediği cümle kendisini hayal kırıklığına uğratmıştı.
"Peşimizde birileri var."

Telefonu hızla kapatırken şuan sadece kendisini düşünmesi gerektiğinin farkındaydı. Diğerleri başının çaresine bakabilecek kadar güçlülerdi en kötü ihtimalle baş komiser seo changbin devreye girerdi. Asıl başı derte olan kendisiydi.

Ne yapabileceğini düşünürken sağa çekilen araçla iyice endişelenmiş ve ne olduğunu anlamak için kısık gözlerle flimli camdan dışarıya bakmaya çalışmıştı.
Gördüğü bedenle boğulurken ne yapacağını düşünüyordu.

Kabuslarının baş kahramanı Ghim jinyoung. Çocukluğunun büyük bir kısmını zehir eden küçük amcası. Tacizlerinden kaçmaya çalıştığı her an yediği dayaklar aklına gelirken uzun süre sonra ikisinin bir başına uçsuz bucaksız nerde olduğu belli olmayan bu yerde başına gelecekleri düşünürken gözleri dolmuştu bile.

Açılan kapı ve yanına oturan bedenle korumalar arabadan inerken jisung onlara gitmemeleri için yalvarmak istiyordu.

"Sonunda başbaşa kalabildik Küçüğüm."
Yanağına değenen eller onu titretirken hâla o güçsüz çocuk olduğu için kendine küfürler ediyordu.

"Açıkçası şuan ki durumu bir süreliğine ertelemiştim ama bu akşam ki konuşman beni o kadar çok etkiledi ki küçüğüm. Seni ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Dile kolay on yıl."

Elleri yanağından ense kısmına kayıp oradaki saçları okşarken kasılmış vücudu ile esmer olan hareket edemiyordu.

"Hala o yaramaz çocuk olmadığını ve uslandığını bu akşam amcana göstermeye ne dersin? Eğer beni memnun edersen seni herkesten saklarım kimsenin sana zarar vermesine izin vermem."

Boynun doğru eğilip kokusunu içene çeken ve elleriyle sırtını okşayan amcasıyla midesi kalkarken aklına baş komiser changbinin her ihtimale karşı beline sıkıştırdığı silah gelmişti. Amcasını öldürme fikri küçük bir anlığına fazla cazip gelmiş ama bir katil olarak yaşayamacak kadar korkak olduğu için bundan vazgeçmişti. Yine de onunla kendisini koruyabilirdi değil mi?

Burnunu , yanağına sürtüp kokusunu içine çeken adamın dikkatini çekmeden eli belini bulurken emniyetinin kapalı olduğuna emin olduğu silahı çıkarmış ve kabzasıyla jinyoungun ensesine sert bir darbe indirmişti.

Yaşlı olan dikkati dağılıp afalarken jisung hızla yaslandığı kapıyı açmış ve kendisini dışarıya atmıştı.
Karanlık bir ara sokaktaydılar ve kendisinin bulunduğu aracı süren adamlar sokağın başındaydı. Nerde olduğuna emin olduktan sonra sokağın sonuna doğru koşarken arkasından ona yetişen beden sertçe saçlarını kavramış ve esmer olanı duvara fırlatmıştı.

Jisung derin nefesler alırken bu akşam katil olmamaya kararlı bir şekilde gelecek darbeyi bekliyordu. Daha öncede olmuştu. Ondan kaçmış ve yakalandığında sadece dayak yiyip bırakılmıştı. Yine öyle olacağını düşünmüştü ama onun yerine dudaklarını zorla kendi dudaklarına bastrıp onu öpmeye başlayan amcasıyla çığlık atmak istemişti.

love seeking revenge  MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin