12

12 6 19
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

Günün ilerleyen son saatleri evinden çıkmış Han dedesi ile güzel bir restoranta buluşmaya gidiyordu.

İki gece önce yaşadığı kötü olaydan sonra o evdeki dört kişiyle de bir anlaşma yapmıştı. Uzun sarı saçlı çocuk hala onu bir tehdit olarak görse de jisung onunda içten içe savaş verdiğini anlayabiliyordu.

Koreye  tamamen saf duygularla gelmişti. Küçüklüğünü unutmuş yaşadığı herşeyi halının altına süpürmüştü. Kendi içinde amcası dahi herkesi affedebileceğini düşünmüştü ancak yanılmıştı. Byung-ho o akşam fazla ileriye gitmiş ve jisungun derinlerinde yatan intikam duygusuyla tanışmasına neden olmuştu.

En içine gömdüğü duygu hergün tırnaklarıyla küçük küçük kazıp gün yüzüne çıkmak için ilerlerken bu son iki günde gördüğü ve duyduğu herşey o tırnakların yanında büyük kürek darbelerinin eklenmesine neden olmuştu.

Şimdi ise iki hafta sonra yapılacak daveten önce planına başlamalıydı. Bu yüzden geldiğinden beri kendisiyle görüşmek isteyen ancak büyükbabasının engelemsi nedeniyle bir araya gelemediği dedesiyle buluşacaktı.

Düşüncelerinde biraz hasret gidermek ve sonrada ona kendini açmak vardı.

"En sevdiğim torunum! Hoş geldin."

Jisung yetmişlerinin ortasında olan ancak hâla ellilerinde gösteren adama kıkırdarken sarılışına karşılık vermişti.

"Dede, ben senin tek torununum."
Jisungun kıkırdamasının yanına eklenen kendi gülüşü ile masaya oturmuşlardı.

"Karıma üç çocuk istiyorum derken ciddiydim. Şimdi etrafımda bir sürü küçük baş belaları olurdu."

Jisung onun dediğine dudak büzdü.
"Ben senin başına belamıyım dede. Aşk olsun."

Onun sevimliliğine dayanamayan Han jin-ho elini yanağına atıp dolgun eti parmaklarının arasında kıstırmıştı.
"Olsun, dediğin gibi aşk olsun.
Söyle bakalım Ghim dedenden nasıl izin aldın da benimle buluşmaya gelebildin?"

Jisung serbest kalan yanağını okşarken dedesine göz devirdi.
"İzin almadım. Şuan şirket raporlarıyla uğraştığımı düşünüyor.
Hem seni özledim. Hemde seni ve beni çok mutlu edicek bir şey istemeye geldim."

Jin-ho koca ailesinden geriye kalan tek kızının tek çocuğuna bakarken istemsizce heycanlandı.
"Sen iste bütün servetimi önüne sereyim."

Eşini kaybedeli yirmi seneyi aşıyordu. Geniş aile kavramları da pek yoktu. Yıllar boyu büyük büyük dedelerinden kalan mirası kendisinden sonra kalacak torunu da önündeki bir iki hafta sonra Ghim grup himayesi altında olacağı için mirasın kendisi öldükten sonra devlet tarafından el konulacaktı. Bunu istemezdi çünkü tek umudu olan torunu bu mirası üstlenmese Han soyadına sahip herşey yok olacaktı.

"Aslında dede, istediğim şeyde buydu. Tüm servetin ve soyadını istiyorum."

Yetmiş yılı aşkın süredir yaşayan bir insanı nasıl mutlu edebilirsiniz?
Herşeyi görmüş geçirmiş en güzel yıllarını en büyük aşkıyla yaşamış bu adamı ona göre başka hiç bir şey mutlu edemezdi.
Tabi torunun ondan istediği şeyi duyana kadar.

"Ciddi misin? Soyadımı almak han jisung mu olmak istiyoruz? "

Jisungun başını sallamasıyla koltuğundan kalkıp ona büyük bir gülümsemeyle bakan torununa kocaman bir sarılma vermişti.

"Teşekkür ederim. Teşekkür ederim beni bu kadar mutlu bir adam yaptığın için."

...

"Yanlış yaptık. Ona güvenerek hata yapıyoruz. Başımızı belaya sokacak."

love seeking revenge  MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin