Bl.27

960 66 26
                                    

Dualar eşliğinde küreği alan genç, gözyaşları içinde babasının mezarına toprak atmaya başlamıştı. Yüreği kanasa da bu son görevini yapmak istiyordu babasına. Her toprak attığında babasıyla çocukken geçirdiği günler geliyordu.

Bir keresinde Emre'yle birlikte top oynarken kazara dükkanın camını kırmışlardı. Babası telaşla dükkandan çıkıp kırılan cama bakmıştı. Ardından oğluna ve Emre'ye çevirmişti gözlerini. İkisi de çok korkmuşlardı dayak yiyecekler diye. Ama babası ikisinin yanına gidip "Madem çalışmaktan bu kadar sıkıldınız. Başka cam çerçeve indirmeden gidip top sahasında oynayın. Hadi bugün ikinizde izinlisiniz. Ben babana söylerim" demişti.

Daha Emre gelmeden çok önce sünnet olmaktan korkup kendi sünnet düğünden kaçtığında herkes onu aramaya çıkmıştı. Babası onu eliyle koymuş gibi bulmuştu hemen. Babasına şaşkınlık içinde bakarken "Beni hemen nasıl buldun?" diye sormuştu. Babası da "Ben senin babanım. Ne yaptığını bilir, nereye gittiğini hemen bulurum" deyince babasının süper kahraman güçlerine sahip olduğunu düşünmüştü uzun süre.

Birinci sınıfta karnesini aldığı sene, karne hediyesi olarak çok istediği bisikleti alması ve o an ki sevinçle babasına sarılması görülmeye değer bir görüntüydü. Birlikte akşama kadar bisiklet sürmüşlerdi baba oğul.

Ardından aklına felç olamasına sebep olduğunu düşündüğü olay geldi. Kalbini tutup yere yığıldığı sahne hafızasında birkez daha canlandırken küreği başkasına verdi. Dizlerinin üzerine çöküp toprağının üzerine elini koydu gözyaşları akmaya devam ederken

"Baba ben senin kıymetini bilemedim. Çok üzdüm, çok acı çektirdim. Sana iyi bir evlat olamadım. Bu defa da ölümüne sebep oldum. Benim hapislere düşeceğimi aklının ucundan bile geçirmememiştin ama bak o da oldu sonunda. Tıpkı Emre'yle öpüşürken yakalandığımıza inanmak istemediğin gibi. Sana çok kötü günler yaşattım. Sen beni affetsen bile, ben kendimi ömrümün sonuna kadar asla affetmeyeceğim. Benim yüzümden bu dünyada rahat edemedin. Umarım gittiğin yerde rahat edersin. Sen dünyanın en iyi babası oldun benim için. Sana her şey için teşekkür ederim. Tek tesellim benimle küs gitmedin. Sana sarılıp beni affettiğini duymak harika bir histi. Bütün yaptığım saçmalıklara rağmen bana gösterdiğin merhametin ve şevkatin için teşekkür ederim. İyi ki benim babamsın. Mekanın cennet olur inşallah" dedi gözyaşları toprağa düşerken.

Mezarlıktaki kalabalık baş sağlığı dileyip oradan ayrılırken jandarma erleri "Hadi gidiyoruz" dediler mezarın başında duran gence. Annesi ona sarılarak "Üzülme baban seni her zaman çok sevdi. Keşke suçsuz olduğunu görebilseydi" dedi ağlamaktan yorulan bir ses tonuyla.

Emre "Merak etmeyin. Tolga'nın suçsuz olduğunu kanıtlayacağım. Birkaç gün daha sabredin. Mahkemeden sonra hep birlikte evinize gideceksiniz" diyerek dudaklarını sıktı.

"Oğlum bizim yüzümüzden senin de babanla aran açılmış yine. İstersen biz başka avukat bulalım. Sen hiç karışma bu işe."

Genç "Annem haklı. Baban benden nefret ediyor. Benim avukatlığımı yaptığın için sana kızacağını tahmin ediyordum. Biz başka bir avukat bulalım" dedi.

"Kesinlikle olmaz. Seni bu defa yalnız bırakmayacağım. Babamın ne düşündüğü umrumda bile değil" dedi dişlerini sıkarak.

Ardından yine ayrılık vakti gelmişti. Babasının mezarına, annesine, kardeşine ve Emre'ye son bir bakış atıp cezaevi arabasına bindi tekrar. Yine gözyaşlarına boğulmuştu genç arabanın içinde çaresiz bir şekilde.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra mahkeme günü gelip çatmıştı. Cezaevinden çıkarılıp mahkeme salonuna getirilen gencin elindeki kelepçeler çıkarıldı. Yanına gelen Emre yüzünde büyük bir gülümsemeyle "Bugün özgür kalmaya hazır mısın?" diye sordu.

Akdeniz Akşamları //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin