Aradan birkaç gün geçmişti. Okulların tatile girmesiyle birlikte tatil için gelen kalabalık daha da artmıştı. Herkesin işleri oldukça iyi esnaf bu kalabalıktan gayet memnundu.
Fakat işlerin dışında, Mehmet'in esnafla yaptığı muhabbetler kulaktan kulağa yayılmış, dedikodular alıp başını gitmişti. Tolga'nın hâlâ düzelmediğinden bahseden Mehmet, oğlunun aklını çeleceğinden yakınıyordu. Arkadaşlarına "Aman ha gözünüz kulağınız o şerefsizin üzerinde olsun. Bir şey görürseniz mutlaka bana haber verin. Onların ocağını başlarına yıkmazsam benim de adım Mehmet değil" diye anlatıyordu. Ayrıca yıllar önce Emre'ye yaptığı gibi İrem'i de buradan uzaklaştırmak için Ankara'ya dayısının yanına göndermişti
Tolga ise her şeyden habersiz telefonla mesajlaşarak hasret gidermeye çaldırıyordu çocukluk aşkıyla. Emre'nin işleri uzadığı için bir süre daha İstanbul'da kalacaktı. Bu yüzden genç onu bir süre daha göremeyecek olmanın üzüntüsünü yaşıyordu.
Hakan dükkana gelince telaşla telefonu kapatıp tezgahın üzerine koydu. "Naber kanka nasıl gidiyor? Ceren'i de sözlemişsiniz. Hiç haber vermiyorsun kardeşine" dedi gence gülümseyerek.
"Sorma evet. Biraz ani oldu bu söz olayı. Tabi İzmir'den her zaman gelemeyecekleri için tanışmaya gelmişken sözü aradan çıkartalım dediler."
Arkadaşı "Hayırlı olsun. Darısı senin başına artık" diyerek omzuma vurdu imalı bakışlar atarak.
"Önce sırada sen varsın. Bana daha zaman var kanka."
Hakan'ın gülen yüzü birden ciddeleşirken "Kanka tam her şey yoluna girdi derken bu çarşıdakiler yine seninle ilgili olur olmaz konuşmaya başlamışlar. Bence onların ağzına laf vermeden bir an önce seninde bir kız bulup söz falan kesmen gerek. Yoksa yine eski günlere geri dönmek üzereler. Emre'nin babası yine saçma sapan şeyler söylemeye başlamış. Yok Tolga düzelmez. Huylu huyundan vazgeçmez. Emre'nin aklını çelecek ondan korkuyorum diye anlatıyormuş sağda solda" dedi.
"Sende hemen bana yetiştirmek için mi geldin bunları?
"Kanka gırgırı bırak. Çarşıda işler ciddi diyorum sana. Herkesin gözü senin üzerinde. Günlerdir seni takipteler yine şehre eğlenmeye gidecek misin diye. Dedim benim kardeşim artık düzeldi. Şehirdeki kadınların aklını başından alıyor. Hatta Serap var bir tane bir içim su, dilinden düşürmüyor Tolga'yı dedim."
Genç sinirle dişlerini sıkarak dinledi onu. Ardından "Benim özel hayatımdan onlara ne? Hem sen ayrıca niye her şeyi anlatıyorsun sağda solda!" diyerek baktı kaşlarını çatarak.
Hakan "Kanka ben sana laf etmesinler diye gerçekleri anlatmaya çalışıyorum. Ama artık inanmıyorlar benim söylediklerime. Bir an önce şehre gitmeliyiz. Yoksa adın yine o Emre lavuğuyla anılmaya başlayacak ben söyleyim sana" dedi.
"Şehre gitmekte nereden çıktı şimdi. Onlar mutlu olacak diye benim her gün mekanda eğlenmem mi gerekiyor. Herkes kendi işine bakmayı ne zaman öğrenecek bu çarşıda!" diyerek sıktı dişlerini.
"Vallahi Mehmet sağda solda milleti gazlıyor. Adam üniversite bitirmiş. Memurluk yapmış. Ağzı iyi laf yapıyor. Çarşı esnafı da her dediğine inanıyor. Dediklerine göre Emre'nin etrafında görürsem ocaklarını söndürürüm onların diyormuş. Millet böyle şeyler için patlamaya yer arıyor zaten. Bence dediğimi yapalım. Bu akşam eğlenceye gidelim. Herkesin çenesini kapatmış oluruz böylece" dedi.
Genç dudaklarını sıkarak "Nasıl olacak o iş? Baksana artık gidiyoruz desen de sana inanmıyormuş kimse" diye sordu.
"O iş bende kanka. Her şeyin bir kolayı var. Bu akşam Mehmet'i de, esnafı da susturacağız. Artık herkes düzeldiğine inanacak. Görürsün bak" dedi gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akdeniz Akşamları //BxB// Final Yaptı
Historia CortaZaman geçse ne farkeder ki, gönül vazgeçmeyince? (Boyxboy)