Bl.3

2.1K 104 51
                                    

Güneş gökyüzündeki yerini ay ve yıldızlara bırakırken, tatil için gelenler kendilerini Akdeniz akşamlarının eğlencesine bırakmıştı. Tatilciler coşku içinde eğlenirken, kasaba sakinleri için ise günün bütün yorgunluğunu atmak demekti günün geceye kavuşması.

Tolga içkisini yudumlarken ay ışığının denize yansımasını seyrediyordu tek başına. Bu defa Hakan'a da haber vermemişti içmek için. Bu yüzden sürekli arayıp mesaj atıyordu. Sessize aldığı telefonun ışığı karanlıkta parlayınca yazdıklarına baktı.

Hakan..... Kanka arıyorum niye açmıyorsun şu telefonu?

Hakan..... Ömer'le kavga mı ettin sen bugün?

Hakan.... Nerdesin yanına geleyim?

Hakan.... Açsana şu telefonu

Tolga..... Biraz yalnız kalmak istiyorum kanka. Yarın konuşuruz. Arama artık.

Mesajı gönderdikten sonra telefonu tamamen kapatıp cebine soktu. Tekrar içki şişesini ağzına götürüp kafasına dikti.

"İyi akşamlar afiyet olsun?"

Duyduğu sesle şişeyi indirip başını çevirince Emre'yle göz göze geldi. Bir an da onu karşısında görünce gencin nefesi kesilmiş, içtiği içki genzini yaktığı için öksürmeye başlamıştı.

"Özür dilerim. Korkutmak istememiştim" diyerek sırtına vurdu.

Kolunu iterek "Dokunma bana. İyiyim ben! Ne işin var senin burada?" diye sordu öksürmeye devam ederken.

"Seni kavgadan sonra göremeyince içimden bir his burada bulacağımı söyledi. Eskiden sık sık gelirdik buraya."

Onun yüzüne bakmadan sinirle "Git hemen burdan!" dedikten sonra içki şişesini tekrar ağzına götürdü.

"Tolga dinle bak beni. Böyle olmasını istememiştim. Gerçekten çok özür dilerim senden. Senin kadar inan bende çok acı çektim" dedi üzgün bir ses tonuyla.

Tolga öfkeli gözlerini ona çevirerek "Ne acısı çektin sen amına koyayım? Bu göt kadar kasabada el bombasının pimini çekip, kucağıma bırakarak siktir olup gittin. Sana yapma bunu. İnkar et dedim. Beni siklemedin. Yaptığımız her şeyle tek başıma yüzleşmek zorunda kaldım ben burada. Herkes benimle ibne diye dalga geçerken, bana hasta muamelesi yapıp hor görürlerken, siktiğimin yerinde sen yoktun. Şimdi gelip bende çok acı çektim diyorsun dalga geçer gibi. Ne güzel dünya amına koyayım!" diye bağırdı.

"Ben gitmek istemedim. Babam beni zorla gönderdi memlekete. Ben hiç senden ayrılmak istemedim. Ama inan bana elimden bir şey gelmedi. Bir an bile olsun aklımdan çıkmadın. Ben yokken başına benim yüzümden neler geldi çok merak ettim. Keşke yanında olabilseydim."

Öfkeyle yere attığı şişe yere çarpıp büyük bir gürültüyle parçalanırken "Boşuna uğraşma bunu asla anlayamazsın. Çünkü sen hiçbir şey görmedin. Madem gitmiyorsun. Ben giderim o zaman! Baban söylemedi mi sana? Benden uzak dur. Yoksa kasabada dedikodu olur!" diyerek hızla oradan uzaklaştı.

Emre kendisini öyle kolay kolay afetmeyeceğini biliyordu. Arkasından çaresizce baktı sadece üzgün bir şekilde.

.......

Sabah olduğunda çarşıda dükkanlar yine müşterilerine hizmet vermek için bir bir açılmaya başlamıştı. Tolga'nın geleceği saatte çayını demlenmiş, dinlenmeye bırakan İrem'in bir gözü karşıdaki hediyelik eşya dükkanındaydı. Genç gelir gelmez çayı doldurup, Şükran'dan önce ikram etmek istiyordu. Tolga'nın geldiğini görünce hemen telaşla bardakları doldurmaya başladı. Genç kepengi açıp içeriye girmeden bu defa kapıda yakalamıştı onu.

Akdeniz Akşamları //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin