______________________________________
Sikeyim.. Ne hoşgeldini ya? Ne diyorum ben??
Batuhan kolunu kapıya yaslayıp "Hoşbuldum.." diye mırıldandığında kendimi tokatlamak istiyordum. Bu kadar çabuk kapılamazdım ona..
"Niye geldin?"
Hiç değilse benim basit bir kız olmadığımı düşünmesini sağlayabilirdim.. Her önüme gelenle yatmıyordum sonuçta! Sadece, ne bileyim.. Batuhan bir farklı geliyordu gözüme. Benim için kapalı pastaneyi geri açıp istediğim tatlıyı vermesi ona puan kazandırmıştı. Yani hoşuma gitmişti, inkar edemem.. Ama olay bu değildi. Olay az önce attığı fotoğraftı.
Dün gece onu yalnızca tatlı bulmuştum. O fotoğraftan sonra ise.. Bilmiyorum. Seksi denebilir sanırım. Hayır yani fotoğrafta da pek bir şey yoktu aslında ama, bir anda böyle bir fotoğraf atması ona karşı bakış açımı değiştirmişti sadece. Sanırım ben iyi değildim..
"Açel beni dinliyor musun?"
Batuhan'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldığımda "Hı?" dedim istemsizce. Çocuğa soru sorup kendi düşüncelerime dalmıştım..
"Beni sen çağırdın, unuttun mu?" dedi imalı bir şekilde. Yine keyfi yerindeydi.
Elimi umursamaz görünmeye çalışarak saçlarıma doladım. "Ben ciddi değildim ki.."
Ya da geleceğini düşünmemiştim. Sahi niye gelmişti ruh hastası? Böyle her çağırana gidiyorsa, ohoo..
İçeriye doğru bir adım atıp "Öyle mi?" dediğinde farkında olmadan ben de gerilemiştim bir kaç adım. "Ciddi değildin yani?"
"Değildim diyorum ya!" diye cırladım bir anda. Bu herif niye üstüme yürüyordu amk!? Kalbim çarpmaya başlamıştı..
"Peki o zaman.." dedi Batuhan. Ses tonu üzgün veya sinirli değildi. Nasıldı bilmiyorum ama üzgün ya da sinirli olmadığına emindim işte. Sonra yüzüme eğildi. "Gideyim ben.."
Daha fazla gerileyecek alanım kalmadığı için sırtımı duvara yaslayıp güçlükle yutkundum. "Git.."
Allah'ım parfümü o kadar güzel kokuyordu ki.. "Gitme" demek istedim. Neden bilmiyorum, ama çok istedim. Gitmeseydi, kalsaydı, ne olurdu ki? Çok mu abes bir durumdu..?
Kafa salladı söylediğime. Sonra, sanki mümkünmüş gibi daha fazla yaklaştı yüzüme. Sıcak nefesi dudaklarıma çarpıyordu.. Kalbim tüm bedenimde atarken yapabildiğim tek şey cılız ve korkak bir nefes verebilmek oldu. Gözlerim dağınık saçlarına, sonra yine dudaklarına kaydı.
Heyecandan bayılacaktım..
Kararımdan emin olmak ister gibi "Gideyim, değil mi?" diye sorduğunda bu sefer cevap vermedim. Aklımı karıştırmaya çalışıyordu. Ve ne yazık ki başarıyordu da.. Kafamı istemsizce iki yana salladım.
"Bilmiyorum.."
Utanıyor muydum bilmiyorum ama fazlasıyla heyecanlıydım, bu barizdi. Geriye çekilme gereği duymadan konuşmaya devam ettiğinde "Bilmiyor musun?" dedi şaşırmış gibi. Ama beklediği cevap buydu zaten.. Kafamı karıştırmış olmanın zaferiyle gülümsedi.
Gülümsemesi çok yumuşaktı ve sert görünen bakışlarına seksi bir hava katıyordu.. Sikicem ama, ben niye ikide bir bu çocuğun seksiliğini düşünüyordum!?
Ellerim göğsünü bulduğunda onu yavaşça itip uzaklaştırdım kendimden. Bu samimiyet biraz fazla olmaya başlamıştı.. Vücudum yanıyordu!
Ardından "Kahve?" dedim istemsizce. Konuyu değiştirmek ve ortamdaki erotik havayı dağıtmak için aklıma ilk gelen şey bu olmuştu. Ama anında pişman oldum.
Saçma olduğunu düşünerek dudağımı ısırdığımda Batuhan beni bozmadan yavaşça geri çekildi. "Güzel olur.."
Kafa sallayarak sıyrıldım duvarla Batuhan'ın vücudu arasından. Ben doğruca mutfağa yönelirken o da hala açık duran kapıyı kapatıyordu.
Mutfağa girdiğimde hemen ardımdan o da geldi. Üzerindeki ceketi çıkarıp sandalyenin üzerine bırakırken mutfağı süzüyordu. "Evin güzelmiş.."
"Teşekkür ederim." dedim yalnızca. Ona bakmıyordum hiç. Ateşim hala düşmüş sayılmazdı.
Sandalyelerden birine oturmak yerine masaya yaslanıp beni izlemeye başladığında ellerim titreye titreye yapmaya başladım kahveyi. Dediğim gibi ona hiç bakmıyordum ama onun gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.
Ve bu rahatsız ediciydi.. Ya da, heyecan verici, bilemiyorum.
Kahveler hazır olana kadar ikimiz de hiç konuşmadık. Sonra ona kahve bardağını uzattım ve geçip sandalyelerden birine oturdum yavaşça. Ağzının içinde ufak bir teşekkür mırıldandı..
Ona bakmak yerine kahvemle ilgilenmeye başladığımda "Sen hep böyle misin?" dedim merakla. "Yani, böyle, şey işte.." Yavşak veya azgın uygun kelimeler olabilirdi ama söyleyemedim. Utandım doğrusu..
Kahvesinden bir yudum alıp konuştu. "Nasıl?"
Sıkıntılı bir nefes verdim ve parmaklarımı masanın üzerinde gezdirmeye başladım. "Bilemiyorum.." Hala gözlerine bakmıyordum. "Libidon yüksek sanırım.. Böyle her gördüğün kıza-"
Sözümü kestiğinde sesi gergin gibiydi. "Yavşak biri olduğumu mu düşünüyorsun?" Eh, evet. Biraz öyle düşünüyordum.. Ama bir şey demedim.
Sessiz kaldığımı görünce konuşmaya devam etti. "Yani, bu düşüncen yüzünden sana kızamam ama doğru olmadığını söyleyebilirim." Durduğunda bıkkın bir nefes verdi. "Tabi ne kadar inanırsan.. Libidomun yüksek olduğu doğru olabilir ama her önüme gelenle yatmıyorum, Açel. Sadece, ben de herkes gibi bazı zamanlar birilerini arzuluyorum." Nihayet kafamı kaldırıp ona baktığımda gözlerimin en derinine bakıyordu. "Ve uzun bir süredir hiç kimseyi bu kadar arzulamamıştım.."
Bunu benim için söylediğini anlamak için ultra zeki olmaya gerek yoktu tabi ama yine de inanamadım bir an. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken boş boş baktım suratına. Laflarını hiç esirgemeden konuşuyordu.
Ve bunun hoşuma gittiğini inkar edemezdim.. Beni arzuladığını gözlerimin içine bakarak söylemişti ve bu sözler gururumu okşadı açıkçası. Yüzümde aptalca bir tebessüm olduğunu çok geç fark ettim. Ben de onu arzuluyordum, bunun farkında mıydı acaba?
Dudağımı ısırıp söylediklerine kafa salladığımda "Kahve içmeyi teklif etmesem aramızda bir şeyler olabilirdi.." dedim sızlanarak. "Her şeyi bozdum galiba.."
Tepkime gülerek karşılık verdi ve yüzüme merakla baktı. "İstiyor musun?"
Başta cevap verme konusunda tereddüt etsem de "İstiyorum.." dedim sonrasında. "İstiyorum ama öyle ha demeyle olmuyor ki.. Yeniden yakınlaşmamız için bir sebep gerek şimdi!"
Resmen sevişemedik diye bir çocuk gibi mızmızlanıyordum ve belli ki Batuhan'ın hoşuna gidiyordu bu halim. Elindeki kahve bardağını havaya kaldırırken "Yeter ki sebep iste.." dedi sırıtarak. Sonra hiç düşünmeden sıcak kahveyi üstüne boca etti bir anda..
Ben şok içinde ayağa kalkıp "Ya napıyorsun? Deli misin?!" desem de beni pek umursamıyordu. Tişörtünü kavrayıp vücuduna değmesine engel olurken "Hay aksi!" dedi dalga geçerek. "Şu işe bak, kahve üstüme döküldü.." Bu haline şaşırsam mı, gülsem mi bilemedim, ama o fazlasıyla eğleniyordu. "Şimdi tişörtümü çıkarmam gerekecek, değil mi..?"
______________________________________
Sevişmek için kendini yakmayan da ne bilim... Kskxlskzlskzl
Nasıl buldunuz bölümüüü? Beğendiniz inşşşşş?
Neden bu kadar hızlı olduklarını merak eden varsa, çünkümm bu bir erotizm kitabısıı. Önce seks sonra aşk, ihihi (benim cringelik peki smöxösö)
Neyse sizi sevmek, sizi öpmek muck, beğendiyseniz oy vermek, yorum yapmak 🦍 Sonraki bölümde görüşmekkkk, HAYDİN BB.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella Vista (+18)
ChickLitBu kitap ağır cinsellik içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen!! Aşağıdaki alıntı hikayenin bir bölümünden olup, bir mesajlaşma kısmıdır. Fakat hikayenin "texting" türünde olmadığını belirtmek isterim. (Bu arada, Bella Vista bir çeşit tatlı ark...