Pisa Kulesi Gibi

6K 144 50
                                    

______________________________________

Hassiktir ya! Resmen rezillik!

Bu mavi gözlü köy faresinde hiç utanma yok muydu be?! Ne diye böyle konuşuyordu ki..?

Şaşkınlık ve utanç dolu bakışlarım yeniden Batu'ya kayarken güçlükle yutkundum.

"K-keşke arkadaşının burada olduğunu söyleseydin.."

"Arkadaş mı?" dedi Atlas kaşlarını çatarak. Sonra beni kınıyor gibi iki yana salladı kafasını. "Emin ol çok daha fazlası."

"Her ne boksa!" demek istedim ama utançtan geberdiğim için kafa salladım yalnızca. Batu ise umursamıyor gibiydi her ikimizi de. Bana bakışları biraz sertti.

"Neden geldin?" dediğinde dudağımı ısırdım. Barışmaya gelmiştim işte. Onun gönlünü almaya gelmiştim. Ve bunu tahmin etmesi pek zor değildi.

"Seninle konuşmak için.."

Beni kovacakmış gibi bakıyordu suratıma ama bakışlarının aksine sakin çıkan sesiyle "Geç.." dedi salonu gösterip.

Küçük bir çocuk gibi kafa salladım ve sözünü dinleyip salona yönelttim adımlarımı. Bir yandan da üzerimdeki montu çıkarıyordum.

Atlas bu süreçte tıkınmaya devam ediyordu ama bakışları da üzerimdeydi. Montumu bir kenara bıraktığımda "Bu mu yani?" dedi dudak büzerek. "Kıyafetin hiç seksi değil."

Üzerimdeki pantolona ve crop'a bir göz atıp tekrar Atlas'a döndüm. "Ne?"

Elindeki patates kızartmasıyla kıyafetimi işaret edip "Hiç beğenmedim." dedi memnuniyetsiz bir tavırla. "Madem Batu aşkımı etkilemek istiyorsun, bir elbise falan giyseydin, bu ne böyle?"

Bu çocuk benimle dalga mı geçiyordu bilmiyorum ama ben bir şey diyemeden Batuhan söze dalıp "Kes zırvalamayı." dedi Atlas'a. Sonra göz ucuyla bana baktı. "Ben duştan çıkana kadar bekle. Sonra konuşursun ne konuşacaksan."

Sanırım bu kızgınlığının ufak bir parçasıydı ama itiraz etmek yerine kafa salladım ve "Tamam.." dedim sessizce. Yarım saat daha beklesem bir şey olmazdı.. Sonra alırdım gönlünü.

Batu salondan çıkıp banyoya gittiğinde Atlas hala yaşlı teyzeler gibi kıyafetimi süzüp "Cık cık cık" diyordu kendi kendine. Onun oturduğu koltuğa değil de diğerine oturup "Ne var?" dedim. "Ne olmuş kıyafetime, söylesene! Neyini beğenmedin?"

Cevap vermek yerine yüzünü buruşturup "Kaç yaşındasın sen?" dedi. "35 mi?"

Şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Yuuhhh!"

Elindeki patatesi ağzına atıp "Ne bileyim ben!" dedi umursamazca. "Babannem gibi giyindiğin için öyle sandım.. Kaçsın?"

Yok, bu çocuk cidden bilerek yapıyordu bunu. Dünya'ya geliş amacı sinir bozmak falandı herhalde. Tuzağına düşmek istemiyordum ama ister istemez sinirleniyordum. "Senin babannen crop mu giyiyordu?" diye sinirle sorduğumda sırıttı.

"Tabiki.. Kimin babannesi crop giymez ki?"

Arkamda duran yastığı alıp ona doğru fırlatırken "Aptal.." dedim mırıltıyla. "21 yaşındayım. Saçma sapan konuşma."

Attığım yastıktan kurtulmak için yalnızca kafasını eğmesi yeterli olmuştu. Ardından eline yeni bir patates kızartması alıp "Vah vah.." dedi acıklı bir ses tonu takınarak. "21 yaşındasın ama patatese dönmüşsün, çok yazık." Sonra elindeki patatesi havaya kaldırdı ve tek gözünü kapatıp patatesle beni aynı kadraja aldı. "Hiçbir fark göremiyorum doğrusu.."

Bella Vista (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin