16. Bölüm: ''Yumruklarda Saklı Gece''

25 7 21
                                    







Selamlar bölüm başında söyleyeyim önceden. İlahi bakış açısından yazılı bu bölüm ve diğer bölümlere göre kısa. İyi okumalar.

💕💕




16. Bölüm; Yumruklarda saklı gece.



Micheal Buble: I feeling good






Omuzlara binen duyguların şiddetiyle sarsılmıştı Kavis Arman

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Omuzlara binen duyguların şiddetiyle sarsılmıştı Kavis Arman. Hissetmez sanmıştı bazı şeyleri. Aklının sınırından bile geçemeyecek durumdaydı şu an. 

Ani bir şekilde gözlerini açtığında, gecenin erdiği saatlerdeydi. Yatağında ne zaman uykuya daldığını bile hatırlamıyordu. Yeni uyanmışlığıyla hatırladığı son şey Doğa'yı bir rüzgarın savurduğuydu. Sonrasında hızlı bir şekilde uyanmıştı. Oturur hale geldiği yatağında bir küfür savurdu. Ardından yatağa tekrar yatarak rüyaya geri dönmeyi denedi. Ama bunun olamayacağının farkındaydı.

Kabustan kurtarmalıydı.

''Sikeyim!'' diye fırladı yataktan. Elleriyle sertçe yüzünü sıvazladığında odada büyük adımlar atarak sarsıldı.

Öfkesine yenik düştüğü o saniyelerde, zararına olacak bir kontrolsüzlük yapmamak için hızlıca odasından çıktı. Sert adımlarını köşkün karanlık koridorlarına yönlendirdiğinde nereye gittiğini bilmiyordu fakat içinde bir yerlerin ilk defa korkuyla çırpındığının farkındaydı. Hatta öyle ki bir rüyanın pençesine dikmişti gözlerini. Gerekirse canıyla kazımak ister gibi hiddetliydi göğüs kafesi.

Üstünde sadece siyah bir eşofman vardı. Soğuk ürpertilerin bile korktuğu tek şey, bu gece öfkesine neredeyse yenik düşecek adamdı.

Kavis, köşkün en yukarısına doğru çıkarken, gecenin kayıp saatlerindeki çalışanlar onu böyle görmenin korkusunu yaşıyorlardı. Hepsi bir adım kenara çekiliyor, Kavis ise hedefinden bir saniye bile şaşmadan yürümeye devam ediyordu.

En sonunda siyah gökyüzünün gözükmeye başladığı o köşkün en yukarıdaki büyük terasına vardığında ellerini sertçe demir parmaklıkların üstüne vurdu. Dağınık koyu saçları hafif rüzgarla sallanırken, daha önce hiçbir şeyi bu kadar umursadığını hissetmemişti.

Neredeyse tüm şehrin gözüktüğü bu üstte, ayakucuna serilmiş beton yığınlarının kudretini taşıyamayacak kadar berbat haldeydi.

''Yanmaya mı başladın yoksa?''

Arkasından gelen sesle, sabırla gözlerini kapattı. Kısa sürdü ama bu. Tekrar gözlerini açtığında gelen babasına dönmeden konuşmuştu.

''Nereden çıkardın bunu?'' diye sordu soğuk bir sesle.

''Çok dağılmış gözüküyorsun.'' dedi Adem Arman. ''Parçalarını her yerden toplasam da tamamlayamıyorum.''

Kehribarın HarfleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin