İyi veya kötü diye bir şey yoktur. İnsanlar iyi ve kötü olmayı düşünceleriyle belirlerler.
-ShakespeareRag'n'Bone Man: Human.
1 gün önce
Ares Arman.
Adımları izle. Sırtların arkasında ol. Ama asla aciz olma.
Ezberlenen gereksiz cümleler. Hep aynı şeyi söylediler, şimdi ise acizliğin vücut bulmuş hali olacaksın.
Saklanılan ve korkulan sırtın ta kendisi olması gerektiğini anladığında ise büyümeden dönüşmek zorundasın.
Çocukken insanlara dokunmamam için bu köşkün karanlık odalarında kilitlenirdim. Bu siyah duvarlar bana canavar gibi gelirdi. Ben canavarlarla büyümüştüm.
Anılarımdan silinmeyen bir şey daha vardı. Kavis'in beni ailemizden gizli bir şekilde odadan kaçırdığı. Ardından bahçede saklanarak oynadığımız tehlikeli oyunlar. Birimiz en kontrollü, birimiz yalnızca kontrolsüz. Yakalandığımızda ise fiziksel olarak ne büyük bir acı çektirdiklerini biliyorum. Bir çocuk için ne büyük acı ama. Hepsi Dean Arman tarafından gerçekleşiyordu.
Ardından bir silah verildi elime. Hatırladığım zamanları düşünürsem, on altı ya da on yedi olmalıydım. Bir kan. İki kan. Sonrası ise elime işlenen bir lanet gibi devam etti.
O kurşunlar her seferinde bir insanın en acı çekerek ölmesini sağlayacak yere isabet etti.
Ares Arman. Yarı yunan olmanın verdiği isimle, mitolojik bir tanrının adıydı. Soyadımın ülkede verdiği korku ve ün hiç ilgimi çekmemişti hayatımda. Benim tek görevim kimseye dokunmamaktı. En azından bir temas olarak.
Sonrası ise büyük bir hayal kırıklığı olmadı. Bu duyguları hissedebilecek bir adam olamadım. Zihnime enjekte edilen zehirle büyüdüm, istediklerini hiçbir zaman yapmadım.
Ve artık bana dokunamazlar.
İsteseler bile.
''Bize yardım edeceksin Ares.'' diyen Dean Arman'la aynı masadaydım. Bir bakıma dedem. ''Sen de aynı kanı taşıyorsun. Senin soyadın bizim zehrimiz. Ve sen bize yardım etmezsen, sonun bizden farklı bir şey olmayacak.''
Oturduğum sandalyede kafamı geriye attım. Elimle masada ritim tutarken alaylı bir nefes verdim. ''Zorundayım?''
''Zorundasın.'' bu sefer başka bir ses gelmişti kulağıma. Aynı alayla kafamı konuşan kişiye çevirdiğimde hayatımda ciddiye alacağım son birey bile olmadığını fark ettim. Ayağa kalktığımda babamın burada olmaması iyi haberdi. Yavaş ve rahat bir şekilde adım attım son konuşan Agah'a doğru.
''Doğa konusunda boşa nefesini yorma.'' dedim derin bir nefesle. ''Çünkü alabileceğin nefesleri tasarruflu kullanman gerekecek, Kavis seni bok çukurunun altına gömmeden hemen önce.''
Agah'ın kaşları havalandı dediklerimle. Kollarını önüne bağlayıp duvara sırtını yasladı. Ben ise kafamı iki yana sallayarak olduğum ortama akıl dilemek istedim.
''Beni öldüremez.'' başını dikleştirdi kendinden emin bir güçle. Kafasını iki yana salladı.
Kaşlarım havalandı. ''Gerçekten mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehribarın Harfleri
FantasíaKaranlığın cehenneme çizdiği yol kalpten geçer. Hayatlar dağılır etrafa, Hareler ve içinde saklı mazi gerçekleri koyar ortaya. Artık ihanet seni yaşatan hayatının ta kendisiydi. Hayatın sana ihanet ederken ruhunun bile vicdanından bir parça kesilmed...