🔫3. Lem-Yezel, Ceza

5K 240 24
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨

"Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin." (Buhârî, Nikâh, 3; Müslim, Nikâh, 1


3.Bölüm
(Ağdacı ceza alıyor)

"Sen! Senin burada ne işin var pis ağdacı!"

Bir dakika.... O dur mu dedi? Ve o adamda durdu....evet durdu! Neden? Normalde polis memuru ve işini yapması kadar doğal bir şey yok...üstü gelene kadar! İnanmıyorum yoksa sen burada mı çalışıyorsun?

Çatık kaşları ile eli belinde durdu. O sırada silahı görmüştüm. Üstündeki yeşil gömlek,kargo siyah pantol ve belindeki silah ile koruma olduğunu anlamamak için salak olmak gerekti. Evet ben de bütünüyle salaktım.

Ya şaka mı? Allah'ım bu ne ya! Ay vallaha kendimi parçalayacam.

"Şakir bey! Bi silahı getirir misiniz? En azından kendi kendimi imha edebilirim"

Resmen onaylar halde başını sallarken dudağının içini kemirmeye başlamıştı. Mavileri üzerime dikip "Ağdacı mı? Asıl bunu sana sormalı, intikam mı almaya geldin?"dedi. Hıhı işim gücüm yok zaten senin peşine düşeceğim.

Aynı onun gibi elim belimde "O suratına bastığım tokat yetmiştir diye düşündüm ama merak etme şikayete gelmedim"dedim. Onu sinir edip kudurtmak istiyordum ama sakindi. Evet sakindi ve sadece beni izleyen maviler gözlerimden ayrılmış yüzümü incelemeye başlamıştı. Maviler bir kandil gibi yanıyordu. Bu ne yapıyor böyle? Beni inceliyor ve hatta....ah...şey gibi...sanki bir ayrıntı arıyor gibi ama...of resmen zihnimle oynuyor. Tekrar gözlerime gelen maviler ile anlamsız kalan gözlerim ve o an...ayh kız işte o an bir şey oldu...midem niye böyle oldu ki? Ben bu adamdan korkuyor muyum?

İçimde tuhaf kıpırtılar var....ben korkuyor muyum? Gözde sen olmasan herkese kafa tutarım ama...kolumu kanadımı sen kırıyorsun.

Of sıcak mı oldu? Şu ıslak halim bile serinletmiyor.

"Mihre!"

Birden duyduğum sesle bulanıklaşmış zihnim bile sıçramıştı. Geriye doğru adım atıp sağ tarafıma baktığım sırada gördüğümle kalakaldım. Nihh Vali ve Hatice'nin babası Tufan amca! Ahh kız dayı gelmeden beni arasaydın ya! Şu halde rezil oldum!

Tufan amca bana soru sorar halde bakarken bir yandan da yanımdaki ağdacıya bakıyordu. Göz ucuyla döndüğümde gördüğüm şaşırtmadı. Çok Cook duruyor. Mesela vali var diye herkes al pençe duruyordur ama bu sanki kendisi vali gibi duruyor.

"Aman dikkat!"

Duyduğum sesle birden kolumu tutan adamla elimdeki çizim düşmüş ve çekilmiştim. Ne oluyor be? Aha beni çekti!

Gözlerim şok olmuş halde açıldığında beni çeken adam sıkıca tutarken birden gelen çarpma sesiyle dağılma sesi bir olmuştu. Gözlerimi kapayıp gelen o bombastik sesle yüzüm ekşidiği anda kolumdaki sıkı el yavaş yavaş kendini bırakırken kalbim pır pır atıyordu. Yutkunup gözlerimi açtığımda ona dokunduğu için kızmak istiyordum. Hem de ikinci kes dokunduğu için çok kızmam lazımdı ama...ama bana bir şey çarpacağı içindi...

Başımı kaldırıp mavi kandillerin ışıltısı bile gözlerimi alırken kendimi geri çekip kolona baktım. Temizlik aracı kolona çarpmıştı. Şu an çok şaşkınım birisine bir şey olmadı. Beni gören bile ölüme bir adım yakındır ama şu an herkes iyi duruyor.

"Hamza burada olmanın farkını hep gösteriyorsun. Sen çok fazlasın"dedi. Vallaha fazla hem de çok fazla baksanıza adam heran tetikte duruyor.

Vali bize bakarken birden gözleri Hamza denen adamın ayağına inmişti. Ne oldu?

Hepimiz eğilip Ağdacının ayağına baktığımızda elim ağzıma gitti. Yuh! Koca postalları çizimim üstünde ve birde...birde valinin tam suratının üstünde duruyor. Allah'ım bayılacağım! Birine bir şey olmadı diye sevindim mi? Ah o sevinci geri alıyorum. Adamı kodese tıkacaklar!

Hızla başımı kaldırdığım da ağdacı da aynı şaşkınlıktaydı. Yandı gülüm keten helva! Vali ise derince nefes alıp "Fakat potrem ayakkarının altında olduğu için bir cezayı da alacaksın"dedi. Hayır ya saçmalamayın o beni çektiğinde oldu bilerek olmadı ki. Korkuyla "Hayır!"deyip öne çıktım. Evet sanki iş görüşmesine başkası gelmiş gibi bir de adama kafa tutuyorum.

Bana dönen gözlerle Tufan amca beni tanımıyor rolü yapıyordu. Haklısın be dayı hatta başını kuma göm boş ver beni işe almayı.

Korkulu gözlerle tekrar Vali Bey'e dönüp "İıı efendim ben Mihre sizin potrenizi çizmek için görüşmeye gelmiştim ama...az önce yanlışlıkla düştü ve ağdacı da görmeden bastı yoksa-"diye eğilip çizimi alan ağdacıdan, çizimi aldım.

Resmen adamın suratında kocaman bir ayak izi var. Ulan en son bu ayak izini Serendip adasında Adem bastı. Koca adaya Adem'in Ayak izi adası dendi. Biz buna ne diyelim? Sence adı ne olmalı? Eh eserin sahibi olarak sana da söz düşüyor!

"Ağdacı mı?"

Ne? Ne ağdası?

Kız ne diyor bu adam? Anlamamış halde valiye bakarken aklıma dank edenle gözlerim açıldı. Ah ben Hamza değil ağdacı mı dedim? Vallahi beni burada assın valla benlik hiç sorun yok! Nefes almak bile güç olmaya başladığı anda Ağdacı öksürüp "Ufak bir olay oldu da kendisi bu ismi taktı...efendim üzgünüm ben görmedim ama cezama razıyım"dedi. Birde razı olma...seninle beni de asarlar.

Vali Bey çok sakince başını sallayıp bana döndü ama Tufan amca durmayıp "Efendim Mihre size bahsettiğim kişi ve kendisi benim yeğenimdir. Çok yetenekli bir ressam ve ilk aklıma gelen o oldu, o sebeple değerlendirmeye gelmesini istedim."deyip vali beye oldukça yumuşak davranıyordu. Fakat vali bey bildiğini okuyacak tip gibiydi.

İç çekip elimdeki çizime baktı ve yavaşça elini uzatıp çizimi vermem için bekledi. Ayh kız seve seve veririm. Sırıtarak çizimi ona götürdüm ve gülümseyerek "Kırkbeş numara ayakkabı olmasa aslında çok güzelsiniz....ama olsun ben yenisini yaparım"dedim. Heyecandan ölmek üzereyim. Adam da tebessüm ederek elimden kağıdı almıştı.

Allah'ım ne olur olumlu dönüş yapsın ne olur! Elim yüreğimde adamın iki sözünü bekliyordum. Heyecandan durmaya yemin etmiş kalbim pıtır pıtır atarken vali incelediği çizimden ayrılıp "Tamam"dedi. Ne tamam? Dayı açık konuşsana tamam derken evet mi, yoksa yok mu? Kız konuş!

Çizimi bana uzatıp "Hamza burada üst düzey korumalarımdan biridir. Benden sonra gelen en yetkili kişidir, onu Cumhurbaşkanlığıda alana kadar elimden gelen her şeyi yaptım o sebeple o ne derse o olur"dedi.

Bir kaç adım arkamda duran üst düzey ağdacıya yönelip "O sebeple Hamza cezanı veriyorum: çizimleri sen değerlendireceksin, ha bir de çizim bitene kadar ikinizde buradan ayrılmayacaksınız. Yarın gelen olursa aynı şekilde onun yanında da ayrılmayacaksın veya başka gelen olursa onlarında yanında ayrılmayıp denemeye alacaksın"dediği yerde durdum. Ben sadece beni alır sanmıştım.

Of bir de Hamza denen adamla bir akşam mı geçireceğim? Resmen kıyamet alametinin büyük olanı gerçekleşiyor. Oturup beni seç diye sana yağ mı çekeceğim? Ölürüm daha iyi!

Dönüp üst düzey ağdacıya baktığımda reisin yüzünde vatan gülüşü tipiyle elime düştün sırıtışı vardı. Yandım ben!
.
.
.
.

Kızlarım yb geldi. Hafta sonu diye bölüm atayım dedim. Şarkıyla okursunuz artık ben onu dinleyerek yazdım. Diğer bölüm de çok geç kalmaz.

Mihre-i Lem-YezelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin