🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨
Mü'min Suresi, 8. ayet: "Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."
44.Bölüm
YakınlaşmaYanağında beliren çukur çizgisi ile birden elini indirip diğer kolumu tuttu ve dünyamı ters çevirir gibi beni yanına çekti. Evet...evet beni yanına çekti ve birden uzun kolunu bana dolayıp beni göğsüne yasladı.
Bir evetin açtığı yolarda ben de durmadım ve kolumu ona sardığımda birleşmiş elmanın yarısı gibiydik. Bir karpuzun ikisi yarısı, bir armudun kesilmiş iki yarısı, bir kirazın sapındaki iki kiraz gibi....bir bir olmuştuk.
Beni saran kollarla kendimi onun göğsünde bulduğumda aylarca beklediğim ana kavuştum. O benimdi! Benim! (Benim sahiplenme şekli)
Öf tamam Mihre anladık senin!
Allah'ım şu an ona kızmam lazım! Evet demiş olabilirim ama sarılma diye kızmam lazım ama dilim bağlanmış haldeydim.
Hamza ne olur dur ya! Ya hayır burası olmaz! Ya koca oteli bıraktın burada mı sarılasın tuttu? Ayyy vallahi bu bana sarılıyor! Hem de....çok güzel sarılıyor. Eee o zaman kalbimin sesini duyuyor mu? Yani şu an duymama imkânı yok çünkü yapışkan uhu gibi yapışmıştım.
Öf hiç bırakasım da yok! Öyle sıcak öyle güzel ki sanki bütün yaralarım mühür yapılırcasına kapanıyır gibi. Bir sarılma ile geldiğim hale bak. Keşküle döndüm!
Benden daha dirayetli duran Hamza beni içine sokarcasına sıkıca tutmuş sarılırken yavaşça başını eğip mavileri yüzümde geziniyordu. Ay bana bakıyor. Yok bakamam! Şu an onun kolları arasında mümkünatı yok bakamam!
Zorla yutkunup yerdeki kilimi izleyen gözlerim bir sağa bir sola gidip geliyordu. Ama zinhar kilimin deseni umurumda değildi. O da anlamış olacak ki bana bakıp "Sana her geldiğimde titreyen bedenini, deli gibi atan kalbini dinlemeyi seviyorum...."dedi. Ne? Ay sen kalbimin sesini duyuyor muydun? Vallaha mı?
Allah'ım benim vücut sanırım fazla ince deri kaplamadan yapılmış elalem duruyormuş!
Gözlerimi sıkıca kapayıp şu anın verdiği ambiyans ile daha da gerilir halde bekliyordum. Hamza sülalesi rahat başını kaldırıp arkasına yaslandı ve derince nefes aldı. Resmen bir oh be çekercesine yaslanırken "Mihre beni hayata döndüren sen oldun"dedi. Ben mi?Rahat bir nefes almış gibi şömineye bakıyordu. Aynı benim gibi kıpır kıpır olan bu hali beni dünyanın en mutlu kadınına dönüştürüyordu.
Aslında birbirimizi hayata döndürdük haberin yok. Ben de bir mumyaydım ama hastaneden sonra bir gelişin oldu ki gümbür gümbür!
Ciddiyetle bakarken mavileri bana indirdi. Mavilere boyanmış bir çiçek gibiydim.
Gözlerime öyle güzel öyle tutkulu bakıyordu ki içim gidiyordu. Çok güzel bakıyor. Sanki özlemiş, sanki sevmiş, sanki bir parçası gibi, sanki kıyamadığı gibi...Beni sıkıca saran sol koluna bir de sağ kolunu ekleyip resmen kıskacına alan yengeç gibi bağrına bastıra bastıra "O sebeple sana seçenek falan sunmuyorum artık hiç bir yere gitmiyorsun...tek yön biletin kesilmiştir!"dedi. O bileti ben çoktan kestim...tek yön ve tek kişilik.
Allah'ım sana şükürler olsun! Günlerdir hayalini kurduğum şu an için sana şükürler olsun. Hamza artık benim!
Başımı göğsüne yaslamıştım. Tanıdık gelen o koku, sıcacık kolları ve sonunda bulduğum limandı. Çenesini başıma dayamış öylece dururken gülümseyerek başımı kaldırıp ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mihre-i Lem-Yezel
EspiritualBizim silahımız vardı. Benim elimde fırça ve paletten onun ise sahiden silahı vardı. Çizime zarar verme kaç yıldan başlar bilmem ama cezan sadece bir gece...bir gecen bana ait