🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨
47.Bölüm
RezilKayak merkezinde eğlenmiştik. Hamza her zamanki gibi cool tavırlarla kayıyordu. Yanında hakka doğru yürüyen günahkar gibi düşe kalka giderken belimi doğrultup sıkı sıkı tutarak kayıyorduk. Düşe kalka ilerlediğimiz kayakta artık hava kararmaya başlamıştı. Artık hepimiz eve dönüyorduk. Retorantta yemek ayarladıklarında biz de babaannelere gelmiştik.
Üstümü başımı değiltirip Gözde'ye bakmaya girdiğim de yatağında kitap okuyordu.
Camın arkasında yağan kar, masa başında duran sıcak çikolatası ile kitap okurken şçeriye doğru bir adım atıp kapıyı kapadım. Bana bakan güzeller güzelim gülümseyip "Gelmişsiniz. Nasıldı eğlendiniz mi?"dedi.
Meraklı gözleri açılmış bana bakıyordu. Elindeki kitabı yana bırakıp yerinde doğruldu ve belini bazaya yasladı.
Sabah Yasin ile kaymıştı ama şu an yanımda olmasını isterdim. Birlikte yürüyüp gitmek isterdim. Gülümseyip yanına doğru gidip oturdu ve yorganını açıp içerisine girdim. Miniğimin başını alıp omuzuma yasladım. Yumuşacık saçları koluma dağılırken ona sarıldım.
Abajurun vuran lambası odayı aydınlatıyordu. Ahşap odanın içerisinde yıldızlar asılıydı. İç çekip "Mutlu musun?"dedim. Onun hisleri benim için her şeydi. Sevdiği yerlerdi ondan şüphem yok ama evlilik işleri sadece onu almakla geçmişti, yanında olamamıştım.
Boncuk gözlerini kaldırıp bana baktı ve gülerek "Çook mutluyum abla. Hamza abi ve Taner abi sıkılmayayım diye oyun ve kitap almışlar"deyip eliyle kitapları gösterdi. Heyecanını görebiliyordum. O sırada durdu ve elini tekrar kendine çekip başını kaldırdı. Yüz ifadesi az öncekinin yerine hüzünlenir vaziyetteydi. Aaa ne oldu?
Elini tutup kendime çektiğim de derince nefes aldı ve "Abla..."dedi. Ayy bu ne biçim abla demek? Kaşlarım havalanmış halde başımı salladığımda yutkunan minik kuzum dudağını sarkıtarak "Abla sizin çocuğunuz olursa beni unutmazsınız değil mi?"dediği anda kalakaldım. Evet kaldım çünkü çocuk demesine ayrı , onu unutmamı düşünmesine ayrı şaşırdım.
Tamamen ona doğru dönüp "O da ne demek? Bunu nereden çıkardın?"dedim. Üzgün durmasına asla dayanamam. Minik ellerini elime alıp sıkıca tuttuğum da Gözde hala üzgün ifadesi ile "Babaanneler siz gittiğiniz de yemek yerken inşallah çocukları da olur deyip durdu....o olursa beni unutacağın aklıma geldi. Onu daha çok seversin...Hamza abi ona kitaplar alır...."diyerek içli içli konuşuyordu. Oy kurban olurum sana!
Ah babaanne!
Kolumu uzatıp onu sıkı sıkıya sardığımda başından öpüp durdum. Sen benim annemin babamın emanetisin. En önemlisi artık benim kızımsın. Düşlerim de sen, aklımda sen, hayatımda seninle geçecek.
Evet...Hamza ile bir evlilik sürecine girdik ve evet...belki ilerde...ilerde ikimizin bebeği olacak. Ama bu seni unutmama sebep değildir. Düşüncesi bile beni benden alırken gülümseyip ayağa kaltım.
Onun dolabına yaklaşıp bavuluna yaklaştım. Küçük gözüne elimi sokup kimliğini çıkardım. Gülerek aldım ve avucuma saklayıp tekrar yanına geldim. Yorganı kaldırıp içerisine girdiğim de beni izleyen kıza sıtırıp "Aslında doğum gününde sana sürpriz yapacaktım ama şimdi de olabilir"dedim.
Tatlı yüz ifadesi daha da meraklanıyordu. Elimi kaldırıp avucumun içerisindeki kimliği ona uzattım. Anlamamış halde bakarken kimliği alıp üstüne baktı. Gözleri yazıları incelerken birden gözleri büyüyen kız yerinde sıçradı ve "Abla! Abla bu-bu-burada....burada Hamza abinin soyadı var!"dediği anda gözlerim buğulanmış ve onu bile göremez hale gelmiştim. Evet miniğim, sen artık bizim kızımızsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mihre-i Lem-Yezel
SpirituellesBizim silahımız vardı. Benim elimde fırça ve paletten onun ise sahiden silahı vardı. Çizime zarar verme kaç yıldan başlar bilmem ama cezan sadece bir gece...bir gecen bana ait