🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨
Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
15.Bölüm
(EDA İLE BİR KAÇ DAKİKA)
Allah'ım sen bana bir çıkış yolu göster yoksa ben bu aptallıkla değil çıkışı bulmak adım attığım yerde düşer kalırım.
"Mihre!"
Duyduğum sesle omuz silkip başımı kaldırdım. Hatice ve...ve o bana dilenci diyen kız duruyor. Onun Haticeyle ne işi var? Kaşlarım çatılmış o kıza bakarken kollarını birbirine bağlayarak bana baktı. Ay şuna bak egosundan gözünün önünü göremiyor!
Hatice bana el sallayıp gel işareti yaparken göz devirdim ve yürümeye başladım. Elimdeki çantası sıkı sıkı tutarak onlara yaklaşmıştım. Benim sonsuz saf arkadaşım sırıtarak "Mihre bak bu Eda ve dün sizin Bedri Rahmi işinde Hamza abiye yardım etti"dediği sırada vay be bakışı attım. O Eda sen misin? Hayret tipin hiç öyle demiyor.
Aynı onun gibi kollarımı birleştirip "Ne o dilencilere yardım mı ediyorsun?"deyip lafı attığımda gülümseyerek "Evet demek isterdim ama o gün yanlış anlaşıldım"dedi. Hımm yanlış anlaşıldın demek? Şakir abiye beni atması için emir verdin! Dilenci nedir ya?
Açıklaması için bakarken kollarını indirdiği anda gözlerini açtı ve "Of tamam be özür dilerim! Yani gerçekten o halini görsen sen de dilenci derdin!"diye bana söyleniyordu. Bu kez ben güldüm. Şu an beş yaşında bir kız gibi duruyordu...aslında sevimli de duruyor.
Özür dilerken bana bakmayan kız ile arama Hatice girmişti ve kahkaha atarak "O sen misin? Hahaha şaka gibi! Ya Mihre, Eda deli dolu biridir ve deli kısmı biraz daha ağır basıyor"dedi ve onun koluna vurdu. Onu farkettim canım biraz atarlı giderli...en sevdiğim.
Eda sırıtarak baktı ve "Yani benden kalır yanı olmayan başkaları da var"deyip o ela gözlerini bana doğru çevirdi. Sevimli bir duruşu vardı ve çok güzeldi.
Hatice bu kez benim koluma vurdu ve mikser gibi ortalığı karıştırarak "Mihre mi? Asıl o büyük manyaktır. Yaparım derse bitmiştir"dediği anda gülümsedim ve sonra aklıma gelenle durdum. Ama yapamayacağım bir şey de var... Gözde'yi alamıyorum.
Aldığım nefes ciğerlerimi kavururken sızlayan gözlerimi sıkıca kapayıp açtım ve "Hatice Gözde'yi benden alıyorlar"dedim. Sanki çok basit bir şeymiş gibi ağzımdan kelimeler dökülmüştü. Oysa içim yanıyor, kanıyor ve çocuk gibi oturup ağlamak istiyorum.
Birden Hatice elimi tuttu ve beni silkeleyerek "Nasıl? Biranda nasıl oldu? Dur bekle babamı arayayım"dedi ve telefonu çıkarmıştı. Onun elini tutup telefon açmasını engelledim. Ne işe yarar ki...kimsemiz yok işte...yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mihre-i Lem-Yezel
SpiritualBizim silahımız vardı. Benim elimde fırça ve paletten onun ise sahiden silahı vardı. Çizime zarar verme kaç yıldan başlar bilmem ama cezan sadece bir gece...bir gecen bana ait