🔫28. Lem-Yezel,Yemek yok

2.3K 153 10
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨

Tahrim Suresi, 1. ayet: Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

28.Bölüm
(Yemek demişti ev oldu)

Gelmiştik. Kapının kenarında durmuş ellerimi birleştirmiştim. Hadi bakalım gidip görelim ne istiyorlarmış. Ayağımı kaldırıp adım atacakken Hamza "Dur!"dedi. Evet dur dedi....sebep? Merakla arkamı döndüm ve ona bakarken merdivenin üstünde durdum. Hamza bana doğru bir adım attı. Yüzündeki o ciddiyet asla silinmeden derince nefes aldım.

Hamza etrafa bakıp sonra bana döndü ve "Bana kızma ama biz onlarla yemek yemeyeceğiz..."dedi. Ne demek onlarla yemek yemeyeceğiz? Ya ben akşamdan beri silahımı çekmiş, kılıcımı kuşanmışım sen kalkmış onlarla yemiyoruz diyorsun!

Merdivenden inip tam karşısında durdum ve "Nasıl? Neden? Bir şey mi dediler?"diye daha da sinirlenirken bana alaycı bir sırıtış atarak "İşte bunun için. Şimdi kıskanırsın saç baş yolarsın bir de Eda içerde direkt sıkar"dedi. Ben mi? Kız ne saç başı tekme tokat manyağı yaparım!

Göz devirip kollarımı birbirine bağlayarak başka yöne döndüm ve "Ah lütfen ama ben öyle avamlaşacak biri miyim?"dedim. Oysa elime verseler mahallenin asıl varoşu içimde çıkar. O an durdum ve tekrar ona dönüp "Ayrıca seni kıskanacağımı nereden çıkardın?"dedim. Yani kıskanmam ki...ben kendimde eminim....

Başını sallayıp merdivene çıktı ve "Tabi efendim"deyip dalga geçti ve yürümeye başladı. Ay gerçekten dayaklık! Arkasında bakakaldım. Bana kıskanç dedi...evet bana dedi....şakacı çocuk ne kadar da komikmiş?

Ayaklarımı vura vura yürümeye başlamıştım ve içeriye girdiğimizde kapıda beni bekleyen Hamza eliyle ileriyi gösterdi. Taner, Hatice, Eda, Yasin oturuyorlardı. Resmen onları ekip bunlara geldik. Ama aşkolsun Eda ya insan bir söyler değil mi?

Hamza'ya dönecekken birden bir şey gördüm ve ayaklarım yere çakılı kaldı. Nez ve Sarp gelmişlerdi. İkisi el ele beraber masaya doğru gitmiş herkese selam vermişti. Resmen şaka gibi! İkimizde kalakalmış haldeydik. Derince nefes verip hızla gidecekken Hamza kolunu uzatıp yolumu kesti ve "Gitmeyelim. Mihre ben herkesi mazide bıraktım...düşman çatlamak için de evlenmedim. Ne seni ne de bu evliliği birilerini sinir etmek için kullanmam! İsteseydim sabah kullanırdım"dedi.

Sesi sert ve keskindi. İşte sana evet deme sebebimin altında yatan güven buydu. Sen beni asla kullanmazsın ve şu an bunu kanıtladın. Ama bu onların huzurumuzu bozmasına da sebep değil!

Ellerimi kaldırdım ve yutkundum. Ellerim kızgın ateşe değecekmiş korkusuyla açılmış ve titriyordu ama durmadım ve ilk defa ona dokunmanın verdiği utançla kolunu tuttum. Birine ilk defa yaklaşacaktık ve...asıl mesela bu adamın kocam olması ve benim şu an montuna bile dokunurken heyecandan kızaran yüzümdü.

Koluna bakmayı kesip gözlerimi sıkıca kapayıp açtım ve kuruyan boğazıma inat "Gi-gidelim....ben...."deyip sıkıntılı nefes verdim ve "Onlar yüzünden arkadaşlarımızla gecemizi mahvetmeyelim...."dedim. Güçlü kuvvetli adam ellerimin altında kolunu bana bırakmış yavaşça indirdi. Sessizdi. Ah Mihre madem adamın yüzüne bakamayacaksın ne demeye tutuyorsun kolunu!

Ah ben bir de bu aklımda aynı evde kalacağım. Traji komik sahneler için kanalımıza abone olun!

Ellerimi indirip yüzüme sahte bir gülüş yerleştirdiğimde başımı kaldırdım. Maviler ışıklar yüzünden ışıl ışıl olmuş kendi dünyasını yaratmış bir yıldız gibi parlıyordu. Göz bebeği büyümüş tıpkı kedi gibi bakarken az sonra "Meov"demesini bekliyordum. Gerçi bu kedi görünümlü aslan, kükreyedebilir.

"Mihre"deyip durdu ve adımlarını yavaşça bana çevirerek "Eve gidelim mi?"dedi. Ne? Bunu bana nasıl teklif eder? Aaa terbiyesiz sapık!

Ellerimi kendime siper edip geriye çekildiğim de ağzım iki metre açılmış halde "Terbiyesiz bu nasıl teklif? Hamza sen ne diyorsun?"deyip bir adım daha geriye çıkmıştım. Bedenim korkudan tir tir titriyordu.

Hamza mavileri açılmış halde bana bir adım attı ve bir daha geri çekilip "Yaklaşma! Ay komşular yetişin ırz düşmanı var! Ay ben bir fena oluyorum!"elim başıma gittiği anda Hamza sinirlenmiş halde sert bir halde "Mihre kendine gel!"dedi. Bir de bana mı kızıyor?

Nefesim kesilirken birden Eda'nın sesi duyulmuştu. Başımı çevirip baktığımda hepsi şaşkındı. Bize gelmemiz için işaret ediyordu. Ay resmen kurda teslim ettiler! Hamza'ya bakıp hızla bir adım atmıştım ama birden elime değen el ile durdum.

Arkamda beni sıkıca tutan bir el ve arkamda duran adam Hamzaydı.

Elimin üstünde büyük ve sıcacık bir el vardı. Üşümüş krallığa pervasızca sahip çıkan düşman gibiydi. Sıkıca sarmayan ve boş bir yer bırakmayan haydut gibiydi. Parmakları parmaklarımın arasına geçmiş haldeydi. Gözlerim elime indiği sırada elimden bir şok dalgası yayılmış gibi elimden başlayan ateş bütün vücuduma yayılmıştı. Yüzüm nar gibi olmuş bildiğiniz kızarmış pişi gibi kızarmıştı.

Şoka girdim ben...evet şu an şoka girdim! Kız ben niye şoka girdim!

Göğsümün içinde delicesine çarpmaya başlayan kalbim zaman geçtikçe sızım sızım sızlıyordu. Yüreğimde hissettiğim duygular bombardımanı beni değişik hislere büründürüyordu. Uzun zamandır hissetmediğim, tatmayı unuttuğum hislerdi.

Kelamım bitmiş ve kirpik uçlarıma kadar kızarmıştım. Elimi çekmek istesem de yapamıyordum. Evet çekemiyorum....donup kalmış halde elimi izlerken Hamza benden daha dirayetli duruyordu.

Başımı yavaşça çevirip ona baktığımda kaşları çatılmış ve alnındaki bütün çizgiler çıkmıştı. Elimi tutan eli hala öylece dururken derince nefes alıp "Sana böyle kötü bir teklifte bulunacak kadar haysiyetsiz biri miyim?"dedi. Yani o kadar da değilsin...ama eve gidelim dedin?

Onu izlerken yanağım zonklamaya başlamıştı. Heyecanla başımı iki yana sallayıp ona bakarken başını dikleştirerek "Allah razı olsun!!!"diye dalga geçerek ama hala sert tonda bana seslendi. Ne var be! Tamam yanlış anlamış olabilirim ama ev dedin...karına eve gidelim dedin....bundan daha mantıklı cümle olamaz ki!

Dikkatle bakıyorduk. Eli hala elimde dururken kalbim duymama engel oluyordu. Avuç içlerinde kadar terlemiş halde ona bakarken dudağının kenarı kıvrılmış halde "Eve gidelim...çünkü babaannen için üst kata bak ve gör"dedi. Babaannem mi? Ama ev...doğru ya üst katı kiraladık gibi bir şeyler oldu.

Sinirle elimi çektim ve sanki onu duymak istemiyor gibi çantama sıkıca asıldım ve "Sonra....acıktım"dedim. Oysa şu an tıka basa doymuş gibiydim. Yanımda hissettiğim adam sıkıntılı nefes verip "Peki Mihre peki"diye resmen bana tirip attı.

Ne yapsaydım? Elimi tutmam bile şu hale getirdi bir de ev deyince...sanırım ben evlenmeye hiç hazır değilmişim. Yürümeye başladığımızda Eda'nın o şoke olmuş bakışlarına marus kalmıştım. İnan o inme bana da indi Ali Rıza Bey gibi kalakaldım.

Ay tipim nasıldı acaba? Restoran kameralarına acil bakılması gerek.

Masaya geldiğimizde Nez'e takılan gözüm gördüğü şeyle pek hoşlanmamıştı. Hamza'ya bakan gözleri açılmış bakarken Hamza herkese başıyla selam verip "Herkes sağolsun ama biz eve geçiyoruz"dedi. Ama sana hayır demiştim! Ona hızla döndüğüm de Hatice ayağa kalktı ve "Abi ama daha yemek yiyecektik ve...."dedi ama Hamza çok konuşmadan "Evde hallederiz"dedi ve mavileri bana çevirerek"Mihre özel istediğin bir şey var mı? Beklerken yapsınlar"dedi. Senin bu başına buyruk hallerini ben törpülemesini bilirim.

Gözlerimi o mavilere dikmiştim ama çakmak yaksan patlardım. Dişlerimi sıkıp başımı salladım ve "Yok ben haşlama yapacağım! Kol, kanat, göğüs ne varsa!"dedim.

Mihre-i Lem-YezelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin