"Arkadaşlar yeni asistanım ile tanışın." Bay Min'in sesine gözlerimi devirmemek için boş kağıda farklı şekiller yapıyordum. Sanat okulunda ne asistanıydı Tanrı aşkına!? "Bayan Kim." hiç başımı kaldırmadan çizime devam ederken Jisoo dürttü. "Bkasana Rose kız çok genç, nasıl asistan olabilmiş ki?" Güldüm. Bu kızın saflığı ve saf olan soruları tatlıydı. "Asistanlar böyledit zaten Jisoo."
Biraz sessizlik olduktan sonra dolu sınıfta tekrardan profesör konuştu. "En iyisi Jennie sizi daha iyi anlayacaktır, biliyorsunuz çok uyumuyor bizim kuşaklar ama idare ediyorduk." herkes gülüşürken duyduğum isimle ellerim buz oldu ve bakışlarım çizim yaptığım boş kağıtta sabitlendi. "Jennie mi?" mırıldandığımda gözlerimi hafifçe kapattım sonra açtım. Bakışlarımı kaldırsam mı -yapsam bile tanımıyordum- ? O ise ne yapacaktım? Keşişin dedikleri? Ama yaptıkları işe yaradıysa ve karmadan onlar kurtulduysa ne olacaktı? Sonuçta bu kişi o Jennie miydi? İsim tutuyordu.
Hislerim bana onun, Jennie, Lisa'nın Jennie'si olduğunu söylediğinde gülümsedim sonra ve bakışlarımı yönelttim. "Sensin." çekik gözlü kız sınıfa mutlulukla bakarken ona sorular yöneltilmesini kibarca istemişti tanışmak için. "Ne dedin hayatım?" Jisoo'ya bakmadan cevapladım. "Lisa'nın Jennie'si."
Telefonumu aldım ve ona mesaj attım. "Lisa hemen dersliğime gel harika bir şey oldu, lütfen beni dinle ve gel buraya." Mesajı atıp dikkatimi kıza verdim.
-
Ses bombasından Dark Paradise çalarken yutkundum ve sigaramdan derin bir nefes çekip gökyüzüne baktım. "Sikeyim."
Rose artık onu düşünmemem gerektiğini söylemesinin üstünden kaç ay geçmişti hatırlamıyordum. Okuldaydım evdeydim işimdeydim hepsi çok iyi gidiyordu ama hayatımda ben iyiye gitmiyordum ve bu hiç iyi değildi kısacası ben hala arıyordum onu. Hiç tanımasam da aslında belki de en çok onu tanışımtım ve en çok ona kendimi anlatmış hatta iç dünyamı gözlerimle açmıştım, çünkü ruhlarımız birbiriyle iletişimdeydi. Kıkırdadım. "İyice Rose oldun, hadi.
Yavaşça şarkıya eşlik ederken gözlerimi kapattım ve sırıttım.
All my friends tell me l should move on-Bütün arkadaşlarım bana hayatıma devam etmem gerektiğini söylüyor.
l'm lying in the ocean, singing your song-Okyanusta uzanıp, şarkını söylüyorum.
Ahhh, that's how you sing it-Ahhh, böyle söylemiştin.
Loving you forever, can't be wrong-Seni sonsuza kadar sevecek olmak bir hata değil.
Kıkırdadım ve devam ettim.
Even though you're not here, won't move on-Burada olmasan bile, devam etmeyeceğim.
Ahhh, that's how we play it-Ahhh, böyle çalardık.
And there's no remedy for memory of faces-Ve yüzünü hatırlamanın bir çözümü yok.
Like a melody, it won't lift my head-Tıpkı bir melodi gibi, beynimden çıkmıyor.
Son iki cümleye yavaşça ve çokta yumuşak olamayan bir şekilde birisi araya girmiş ve şarkıyı söylemeye başlamıştı ama kim olduğunu umursamadım.
Your soul is hunting me and telling me-Ruhun bana musallat oldu ve diyor ki.
That everything is fine-Her şey yolundaymış.
But l wish l was dead-Keşke ölseydim.
Everytime l close my eyes-Gözümü her kapadığımda.
Ses gittikçe yaklaşmıştı ve sesinin tınısı Jennie'nin ses tonuna benziyordu, benim ruhumun sevgilimin tonuna. Yutkundum ve burukça gülümsedim.
lt's like a dark paradise-Burası karanlık çökmüş bir cennet gibi.
No one compares to you-Kimse seninle kıyaslanamaz.
l'm scared that you won't be waiting on the other side-Diğer tarafta beni bekleyemeyeceğinden korkuyorum.
Everytime l close my eyes-Gözümü her kapadığımda.
Arkamda olduğunu hissediyordum ve sesi onun sesiydi, acaba ben delirmiş miydim? Bnezer sesi duyunca bile dahi ne kadar hızlı sevinçle atıyordu kalbim anlamıştım bir defa yine daha onu ne kadar sevdiğimi. Benimle şarkıya eşlik eden bu kişinin arkamda olduğunu ve bana eğilmiş baktığını hissettim. Kafamı geriye yaslamıştım bankta ve hiç durumuşu bozmadan gözlerimi açtığımda kelimeler yetmeyecekti size hissimi anlatmaya .
lt's like a dark paradise-Burası karanlık çökmüş bir cennet gibi.
O hala şarkıyı mırıldanırken rüzgarın değdiği saçlarına kiraz dudaklarına ve güzel küçük gözlerine baktım mutlulukla.
No one compares to you.-Kimse seninle kıyaslanamaz.
l'm scared that you won't be waiting on the other side.-ve Diğer tarafta beni bekleyemeyeceğinden korkuyorum.
Kaşları hafifçe çatıldığında büyülenmiş hissediyordum. Mırıldanmayı bıraktı şarkıyı ve gülümsedi sonra gözlerimin tam içine baktı. "Tanışıyor muyuz?"
Ona bakıp dudaklarımı yaladım ve kıkırdadım ne diyeceğimi anlamamıştım. O gerçek miydi ki, farklı bir evrende miydim? Yanlış işlem mi uygulamıştı bizim Rose'un keşiş yoksa, olabilir miydi? Umurumda da çok değildi açıkçası, hayatımın aşkı karşımdaydı, doğrusu arkamda ama olsun. "Delirdim mi yoksa ben?" gülümsedi ve ah o kısılan gözleri. Yutkundum. "Bu kadara başın aşağı durma. Hadi kalk." Çabucak ve onun dediğini yaptım nasıl yapmazdım ki? "Neler oluyor?" tek kaşını havaya kaldırdı ve bankta yanıma oturdu. Kokusu.... Tanrım.... Jennie'ydi bu. Tabii ki göründüğü üzere o'ydu ama nasıl olmuştu? Nasıl olduğunu da biliyorsundur herhalde Lisa.
Aklım karışmıştı mideme kramplar giriyordu heyecandan. "Ben Jennie, buradaki sanat bölümünde yeni çalışmaya başladım." Lana hala şarkısını okurken adeta nefes almayı hatırlayarak ona bakıyordum. Mimikleri hareketleri çok tatlıydı ve onu çok özlemiştim bunu görünce daha çok anladım
Gün batarken manzara baktı ve sırıttı heyecanla yerinde kımıldandı, güneşi umursayan kimdi? O böyle küçücük bir çocuk gibi mutlu olunca da çok tatlı oluyordu. "Baksana gün batımı, çok severim. Sıkça günışığı çizmeye ve resmetmeye çalışırım, hatta karakalem çalışmam bile var Jennie'nin gün ışı." güldüm. "Jennie'nin gün ışığı." onu tekrar ettim çünkü o, bendim. Gün ışığı Lisa'sı her şeyi bendim diğer tüm evrenlerde.
"Böyle yanınıza geldim ama kusura bakmayın isterseniz kalkabilirim ben sorun yok cidden."
Isırdım alt dudağımı ve gülümsedim, ona baktım.
Ayrıca Lana son nakaratını söylüyordu yavaşça. "Ben aylardır seni bekliyorum Jennie."
niye bu kadar tatlılar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psykhe-JENLISA
FanfictionLisa'nın arkadaşı Lisa'ya yeni bulduğu mistik yöntemi onun üzerinde denemek istediğini söyler ve izin alır. Daha sonra her evrende Jennie, bir şekilde karşısında çıkar veya hayatında olur. "Adından emin değilim ama anlatayım yapacağımız şeyi ben," ç...