Uzatmak istemiyorum o yüzden bu bölümde hazırlıklı olun..
★٭
3 gün sonraBugün Minho Japonya'ya geri döndüğü için son bir yemek düzenlemiştik, ama sadece arkadaşlar arasında. Kızlarımı Chan'in Annesi ve babasına. Yani kızlarımın diyişiyle babannelerine bırakıp Hyunjin ve jisung'un kaldığı evin yolunu tutmuştuk.
En son gelen bizdik anlaşılan çünkü hepsi masada oturmuş sohbet ediyorlardı, kendimi fazlasıyla garip hissediyordum yıllar sonra aşık olduğum adamı görüyordum çünkü karşımda.
"Sonunda gelebildiniz" demişti hyunjin bize doğru yürürken, "kızlar bırakmadı jinnie" dedim montumu askılığa asarken, Minho birden sessizleşip elindeki pizzayı kutuya geri bıraktı. "Kızlar tatlıydı" dedi birden bire.
"Tabii annesi kim" demiştim alayca, "doğru böyle bir anneden öyle çocuklar beklenir sonuçta" dedi oda gülerken. Karşısına oturup ona sordum, "4 yıldır nerdeydin"
"İş güçten kafa kaldırmadım, geçen sene ise minju vefat etti zaten elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyorum" ne minju ölmüş müydü? Ben soramadan jeongin hyung sormuştu, "Minju öldü mü?"
"Hm öldürüldü.." Minho'nun dediğiyle herkes sessizleşmişti Minho'nun ne kadar üzüldüğünü tahmin bile edemiyordum, kardeşini benden bile daha fazla seven biriydi çünkü... "Neyse geçmiş şeyleri geçmişte bırakalım değil mi?" demişti benim gözlerimin içine bakarken ne kast ediyosun Minho...
Herkes oturmuş kahkaha ata ata pizzaları yerken sanki eski lise yıllarımıza dönmüş gibiydik, özlemişim bu ortamı bir kaç sonra Chan'e gelen telefon ile "Arkadaşlar çıkmam lazım bi kaç saat'e dönerim" diyip ortadan kaybolmuştu. Saat dokuz'a gelirken bı sefer benim telefonum çalmıştı.
"Oğlum" Chan'in annesi aramıştı, "Efendim anne" bunun sahte bir evlilik olduğunu Chan'in babası bilsede Annesi bilmiyordu. Kandırmış gibi olmak berbat bir şeydi özellikle kızlarımı.
"Minji asla sözümü dinlemiyor annemi istiyorum diyip duruyor gelip alsan?" tamam diye mırıldanıp telefonu kapatmıştım. "Abi ben kızları alıp gelicem tamam mı?" demiştim arkadaşlarıma doğru.
"Tek başına gitme" etrafa bakıp omuz silktim, "Chan yok tek giderim" o sırada hyunjin söze daldı, "Minho hyung'da gidiyordu lix o götürsün" Minho'ya dönmüştüm, "A öyle mi" demişti hyunjin'e dönüp. "Evet hyung hadi" diyip sırtından ittirmişti Minho'yu daha ne olduğunu anlamadan kendimizi kapının önünde bulmuştuk.
"Ee gidiyor muyuz" demiştim Minho'ya şuan kendimiz hakkında her şeyi bilen iki yabancı gibiydik, "gidiyormuşuz" diyip kapıyı gösterdi önden gidip arabaya bindim.
"Ne zaman oldu bu" demişti, ne ne zaman oldu? "Anlamadım?" Minho yoldan başını bana çevirdi, "Ne zaman hamile kaldığını soruyorum"
"Ben sana ne zaman yeni bir sevgilin olduğunu soruyor muyum?" demiştim sinirle, "bilmek hakkım diye düşünüyorum" evet haklıydı, "söylemek zorunda değilim" dedim. "Çacuklarımın yani çocuklarının benden olduğunu biliyoruz lix hepimiz." dediği şeyle birden titremiştim sadece gözlerinin içine bakıyodum, gözlerim yavaş yavaş doluyordu.
"Neden söylemedin" dedi yine gözlerimin içine bakarken, "sen bana bana cidden NEDEN SÖYLEMEDİN Mİ DİYORSUN MİNHO?" diye bağırmıştım gözümden inen yaşları fark etmeden, Minho arabayı sağa çakip inmişti bende arkasından aşağıya inmiştim.
"Bağıracaksan burda bağır" demişti yine gözlerimin derinliklerine bakarken, "senin bu kadar aptal olduğunu bilmiyordum gerçekten" dedim onu elimle ittirirken, geriye sendeleyip hangi duyguyı barındırdığını bilmediğim gözlerini bana dikerek, "bana söylemeyen sendin eğer söyleseydin her şeyi göze alır ve yanında olurdum ben, amına koyayım!" demişti sinirle,
"SÖYLEMEK İSTEDİM, MİNHO DENEDİM HEMDE Bİ KAÇ KERE AMA SEN BENİ DİNLEMEDİN, DİNLE DEDİM SEN ÇEKTİN GİTTİN!" minho birden aydınlanınca gözlerini büyütmüştü, "o gün..."
"EVET MİNHO O GÜN BEN O GÜN O KADAR SANA SÜPRİZ YAPMAK İÇİN BABA OLACAĞINI SÖYLEMEK İÇİN BİR ŞEYLER HAZIRLAMIŞTIM TEK YAPMAN GELİP BENLE BİRLİKTE KUTLAMAKTI, AMA SEN NE YAPTIN?!" susup beni izliyordu.
ona tekrar vurduktan sonra devam ettim, "o gün, o gün senden tek kalan kızlarımıda kaybedebilirdim belki!" gözümdeki yaşlar adeta sicim gibi iniyordu.
"Sen seni aldattığıma inandın Minho" dedim kısılmış sesimle, "hayır" dedi ona tam vuracakken ellerimi ellerinin arasına alırken, "Olayın aslını o günden sonra öğrendim ama o zaten bir bahaneydi lix" dedi.
"Ne demek bahaneydi Minho?" dedim yine sinirler bir bahane için mi beni bırakmıştı?, "seni bırakmak zorundaydım yoksa..." yutkunup gözlerini yine bana dikti, "sana, kardeşime ve arkadaşlarıma zarar vermekle tehdit etti beni"
"Ne" dedim ağzımdan çıkan hıçkırıkla, "Minho tehdit sadece bir tehdittir! Sen beni bıraktıktan sonra ben neler yaşadım haberin varmı? Zaten az daha ölüyordum ben ne gerek vardı!" dedim yine ağlayarak,
"Ben 4 ten fazla kez ölümden döndüm, hepside Chan hyung yüzünden belkide şuan ölüydüm, 2 kere düşük yapma riski yaşadım ki zaten ikincisinde doktorlar zorla kurtardı!" ağlıyodum beni bırakmasını sindiremiyordum hâlâ,
"Özür dilerim... Ama yapmak zorundaydım sen benim yerimde olsaydın yapmaz mıydın" başımı sallamıştım yapardım haklıydı, ama Minho tanıdığım Minho yapmazdı...
Birden bana sarıldığında daha çok ağlamaya başlamıştım, bu yaşlar o dört yıl boyuncaki acım ve özlemimdi dört yıl boyunca hiç göz yaşı dökmemiştim, şimdi tam sırasıydı Minho'ya çok kırgındım affedebilir miyim, yoksa her şey eskisi gibi olur mu bilemiyordum, sonuçta onun bir sevgilisi vardı.
Çalan telefonumla Minho'dan ayrılıp gözlerimi sildim, "Alo anne" arayan Minji idi gülümseyip sesimin çatlamasını engelleyerek konuştum, "Efendim bebeğim" minho belimi koluyla sarark arabaya yönlendirmişti,
"Geyiyomusun" o görmesede başımı sallamıştım, "hmhm geliyorum" demiştim arkadan yuppi diye gelen sesten sonra telefon kapanmıştı, yine gözlerim dolmuştu eğer ki Minho ile tekrardan birlikte olursak, kızlara ne diyecektim.
Yıllardır baba dediğiniz adam benim abim gibi biridir asıl babanız daha bi kaç gün önce tanıştığınız kişi mi diyecektim? Chan'e haksızlık değil miydi bu onca yıl benim çektiklerimi oda çekti benle birlikte olmuştu hep... Ben bunları düşünürken Minho'nun sesiyle aydınlandım, "Chan'in eski evine değil mi?" demişti, başımı salladım ve yolu izlemeye başladım.
Sonunda vardığımızda tam inecekken minho kolumdan tutup durdurmuştu beni "Bekle sen ben gider alırım kızlarımızı,kızlar seni böyle görmesin" kızlarımız,başımı sallamıştım yine, konuşucak halim kalmamıştı hala ileriki zamanlarda ne olucak diye düşünüyordum..
★
Felix valla bende öyle düşünüyorum yorma kendini...
Yine beğenmedim bölümü pff
İleriki bölümlerde o dört yıl boyunca ne yaşayıp ne yaşamadıklarını anlatıcam Minho ve Lix'in ikiside o dört yıl boyunca normal bir hayat yaşamadı sonuçta..Minho'nun zekası geri gelmiş, çok şükür 🌬
Okurlarım
Nasılmışlaar! ☁
Kendinize iyii bakııın minlix ile kalınn 🌊Benim tatlış okurumun yeri her zaman ayrıdır.
Sen nasılmışsıın bakalııım ⭐🤏🏻
Kendinee iyiii baaak ☁Bu arada hiç yaşları yazmamışım
Chan: 29
Minho: 28
Seung: 28
Changbin: 28
Hyunjin: 27
Jeongin:26
Jisung: 25
Felix: 24
Minji-Chaeyeon: 4
🌫