"Özür dilerim"
"Çok özür diliyorsun Min..."
"Gidicek misin şimdi?"
"Sende öyle olsun istemez miydin."
🧶__________
Minho'nun Japonya'dan döneli tam bir hafta olmuş, orda yarım kalan işleri ve sorunları çözüme ulaştırıp ait olduğu yere geri dönmüştü.
Felix ise Chan hyungu ile Avustralya'ya dönüp; orada yaşadıkları evi toparlamış, anlaşmalı olarak boşanmış ve Felix çalıştığı işten istifasını verip, Avustralya'ya ait tüm izlerinden kurtulmuşlardı.
Şimdi ise dolu gözler ile hyunguna bakıyordu, hâlâ kabullenememişti gidip bir daha dönmeyecek olduğunu.
Karşisinda ki adamın boynuna atlayıp, tutmaya çalıştığı inci tanelerini gün yüzüne çıkarmıştı.
"Gitmeni istemiyorum!" Chan havada kalan kolunu sarışının beline atıp sıvazla maya başlamıştı.
"Böylesi daha iyi çillim." Felix'in gözünden akan yaşlar, Chan'in boynunu ıslatıyordu.
Chan, göğsünün biraz aşağısında hissettiği hareketlilik ile kıkırdadı. Felix'in kulağına eğilip fısıldadı.
"Ufaklıklar sanırım benim gitmemi istiyor..."
Felix, gözlerinde parlayan yaşlar ile yind onu güldürmeyi başaran adama kollarını daha sıkı bağlamıştı.
"Seni, fark etmişlerdir."
"Cinsiyet lerini öğrendiğin gibi bana habet veriyorsun." diyerek tembihlemişti, Chan.
Felix başını sallayıp sonunda, Chan'den ayrılmıştı. Gözlerinde ki yaşları silip önündeki adamın elini tuttu,
"Ben bırakamıcam sanırım..."
Chan tebessüm edip, elinin içindeki küçük ellere öpücük bırakmıştı. "Ölmüyorum ya... Ne bu üzüntü."
Minho, Chan'in koluna vurup mırıldandı. "Deme öyle..."
Felix, son olarak karşısında ki adama sarılıp yanağını öpmüştü. Daha sonra ise kızlarının yanına adımlamıştı.
Minho ve Chan'e gelicek olursak... Minho'ya düzgün bir dille seungmin her şeyi teker teker anlatmış ve Chan ile konuşması gerektiğini vurgulamıştı.
Minho öğrendiği şeyler ile kendine ne kadar kızsa da hiç bir şeyin geri gelmiyeceğini biliyordu.
Chan, Minho'ya ; Minho, Chan'e bakıyordu. En sonunda atak Minho'dan geldi. Tüm gücüyle karşisinda ki yapılı bedeni kolları arasına alıp sarıldı.
-Tabii arkalarında onları izleyip sonunda, şükürler olsun laflarını söyleyen kişileri görmezden gelerek-
"Özür dilerim..."
"Çok özür diliyorsun Min..."
"Gidicek misin şimdi?"
"Sende öyle olsun istemez miydin."
Minho başını iki yana sallayıp, tekrar fısıldadı. "Özür dilesemde bir şeye yaramıyacak sanırım..."
"Ama keşke karşınıza çıkmadaydım." Chan duyduğu cümle ile şaşkınlık yaşayıp, kendini Minho'dan uzaklaştırdı.
"Ne saçmalıyorsun sen!?" Kafasına kafasına vurmaya başlayınca, Minho kafasını tutarak küçük çığlıklar atıyordu.
"Vurmasana manyak!"