Bölüm 2

407 25 7
                                    

veee yeni bölüm sizlerle!

keyifli okumalar, yorumları bekliyorum!

*****

Yeşim;

Zaten hiçbir zaman becerememiştim bu platform topuklu ayakkabılarla yürümeyi. Tam merdivenlerden kırıta kırıta iniyordum ki ayakkabının sivri topuğu eteğime takıldı, ayaklarımın birbirine dolanmasıyla kendimi merdivenlerden yuvarlanırken buldum. Tanrım... Benden çıkan gümbürtüye hızla babam ve abim koştular, ilk başta şokla beni kaldırmaya bir yerimde bir şey var mı diye bakmaya çalıştılarsa da iki dakika geçmeden gülmeye başladılar. Hadi eyvallah, düşene gülünür de bu kadar değil. Ayrıca bugün benim günüm yani bu kadar abartılı gülmelerine gerek yoktu.

Annemin olaya müdahale etmesiyle başımdan dağıldılar, gerçi ben annemin bıdı bıdılarını dağıtamadım ama olsun... Yüzüme gözüme ve vücuduma baktıktan sonra sağlam olduğuma karar verdi ve sonunda yeniden saçlarımı toparlamak için beni alt kattaki misafir banyosuna yolladı.

Evet, tamam, görünürde bir şeyim yok da neden ben böyleyim? Yani içim bir garip. Sonunda hayallerimin adamı beni fark etti, benimle altı ay mükemmel zaman geçirdi, aynı evde yaşadık, her şeyi paylaştık ama sanki bir şey eksik. Belki de Cenker haklı, hâlâ onunla beraber olamadım, beraber olmayı geç adamla uyuyamıyorum bile. İnsan sevdiği adamın kuytularına sığınıp uyumak istemez mi? Ay ben ne zaman onun göğsüne yatsam ya çarpan kalbinin ritmini saymaya başlıyorum ya da nefes aldıkça inan kalkan göğüslerine takıyorum. Yok uyuyamıyorum zorlayamıyorum kendimi, zorla yattığımda da ter basıyor. Cenker inatla bekliyor ama sanırım onun da son demleri, patladı patlayacak. En iyisi ben bir psikoloğa gideyim, belki onunla çözüm buluruz.

Kapı mı o çalan? Eyvah kapı evet... geldiler. Ne yapacağım ben şimdi off. Ellerim terledi, duvarlar üstüme geliyor. Tamam, sakin olmalıyım ama Allah kahretsin ki ayak bileğim acıyor ve ellerim titriyor ya kahve dağıtırken üstlerine dökersem?

"Yeşim çık artık o tuvaletten, misafirlerimiz geldi bak!"

Annemin sesiyle kendime geliyorum, bu kadın isminin hakkını tam veriyor vallahi. Jeyan, kükreyen demek, zaten benim annem de her an kükrüyor.

Heyecanlı adımlarla banyodan çıkıp kapıya doğru ilerliyorum. Kapıda her zamanki zarafetiyle Ferda Teyzeyi görüyorum. İlk başta, garip ama sevdiğim adama odaklanmam gerekirken Ferda Teyzenin saçının topuzuna takılıyorum. Bu kadının kuaförü gerçekten işini biliyor sanırım. Ben de kendi kuaförümdense gelin başımı Ferda Teyzenin kuaförüne yaptırmalıyım.

Onu öpüyorum ilk önce, hımm... Kokusu da çok güzel. Ben çocukken de hep bunu kullanırdı. Onu her kokladığımda çocukluğum geliyor aklıma, bir de Cenker.

Ahmet Amcam her zamanki tontonluğu ve komik bıyıklarını yanaklarıma sürterek sarılıyor bana ve en son sıra Cenker'e geliyor. Ama o ne yaa! Off! Bu adam yine mi kesmemiş şu kirli sakallarını? Yahu kız istemeye geliyorsun yüzünde sakal, kessene şunları! Neyse ona yakışıyormuş ya kalsın n'apalım. En son Cenker'i de öpüyorum ona aldığım kokuyu sürmüş, çok seviyorum ben bunu, bence ona da çok yakışıyor.

Boynunu koklaya koklaya öpünce kulağıma "Yeşimmm. yapma bunu, burada yapma bana," diye inliyor işte o an kendime geliyorum. Tövbe yarabbim, adam beni babamdan istemeye gelmiş ben kapımda onu koklaya koklaya öpüyorum. Kendimi zorla geri çekiyorum ve elinde tuttuğu kırmızı gül buketini alıyorum. Vayy çok güzeller, kaç tane var acaba bunun içinde? Umarım tek sayıdır, hani gül buketi tek sayı olurmuş ya, ince adamlar da bunu bilirmiş. Gerçi şimdi burada doksan dokuz tane olsa ne yüz tane olsa ne...

Tesadüfen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin