Bölüm 12

233 20 16
                                    

Keyifli Okumalar! 

Sevgiler, Başak 

************************************************************************

Yeşim**

Bugün İstanbul'da kırk beşinci günüm. Bu sürede Önder'in nişanlısı Şebnem'in evine taşındım, güzel, nezih bir sitede oturuyor. Müstakil bir ev, çoğu zaman bahçede vakit geçiriyorum. Yeni gül fideleri diktim, hanımeli ve yaseminlerle bahçeyi minik bir çiçek yuvasına çevirdim. Evde genelde yalnız kalsam da sıkılmıyorum. Şebnem uluslararası bir taşımacılık şirketinin üst düzey yöneticisi ve çok sık yurtdışı seyahatleri oluyor. Zaten şehirde olduğu zamanlar da doğal olarak Önder'le kalıyor.

Kızın evine el koydum gibi oldu ama o zamanlar başka çarem yoktu. Babam ve Ahmet Amca Önder'le resimlerim çıkınca kıyameti koparıp ortaklıkları bozmuşlar. Abim Yiğit ne kadar anlatmaya çalışsa da Ahmet Amca ile Cenker bir türlü kabul etmemiş ve ortaklık bozulmuş, tabii bu yüzden annem ve babam bana iyice cephe aldılar. Tüm kredi kartlarım iptal edildi, banka hesaplarıma bloke konuldu. Henüz bir işim de olmadığından Yiğit'in yardımları ile yaşıyorum, her gün aramama rağmen iş bulamadım. Önder "Gel kızım başla bizim şirkette," dese de inşaat sektöründen hiçbir şey anlamadığım için istemiyorum. Tüm özel okullara özgeçmişimi yolladım, görüşmelere gittim ama yok yok yok! Sanki herkes sözleşmiş gibi beni işe almıyorlar.

Şebnem ve Önder olmasa ne yapardım, bilmiyorum. Ben Cenker'den kaçmadım ki ben Ayaz'a geldim. Ama Ayaz her gün gazetelere o kız, Süeda mı ne onla çıkıyor. Gülce zaten Londra'ya geri döndü Alaz'la ve ben konuyu açmadığım için onlarda hiç konuşmadılar...

Akşamları skype'dan konuşuyoruz ama ne zaman konu Ayaz'a gelse konuyu değiştiriyorum. Adam bana "Ben kendimden eminim, ama sen değilsin," dedi arkasını döndü gitti. Asıl emin olmayan oymuş... Görüyoruz nasıl emin olduğunu, nasıl sevdiğini... O kızla devamlı. Sevseydi böyle yapar mıydı? Kalıp benim için savaşırdı. Bir de o pislik Cenker'in gerçek yüzünü biliyor. Ya onunla evleniyor olsaydım, karşıdan izleyip susacak mıydı? Onun daha güçlü ve sevdiğinin arkasında durmasını beklerdim. Kısa zamanda bu kadar kapılırsam hayal kırıklığına uğrarım tabi...

Gülce ne kadar Ayaz'ı savunmaya kalksa da istemiyorum ve konuyu hemen kapatıyorum. Ayrıca sıkı sıkıya tembihledim. Alaz da benim nerede olduğumu bilmiyor, İstanbul'dan sonra başka bir şehre geçtim diye biliyor ve öyle bilmeye devam etmesini istiyorum. Kendi ayaklarım üzerinde durup kendi hayatımı yaşamam lazım illa hayatımda bir erkeğe ihtiyacım yok. Ama bazen birazcık da param olsaydı fena olmazdı hani diye düşünüyorum. Bu kadar varlık içinde yokluk çekmek ağırıma gidiyor.

Günlük ritüelim ise; Sabah kalkar kalkmaz bir bardak süt içiyorum ve sitenin içinde yürüme yolunda hafif tempolu yürüyorum sonra koşuya başlıyorum. Evde oturuyorum, bari spor yapıp kilomu kontrol altında tutayım diye hedef koydum kendime. Amaçsızlık beni öldürüyor. Spordan sonra günlük iş arama ve bahçe işlerine dalıyorum. Bugün de dünden farklı olmayacak, akşam dışında... Şebnem'in yakın arkadaşı Atilla'nın doğum günü var ve oraya gideceğime, insan arasına karışacağıma söz verdim.

Güneşli İstanbul sabahına uyanıyorum, üzerime spor kıyafetlerim olan şortumu ve askılı tişörtümü giyip, spor ayakkabılarımı da ayağıma geçiriyorum. Kulağımda Rihanna, başlıyorum günlük koşuma.

Ayaz**

Annem burada hâlâ, söze evi yerleştiriyor kırk gündür... Kulübün baskısıyla Süeda da burada... Gazete çıkan o kareden sonra kulüpten ültimatom yedim. "Arkadaşın da olsa o kızla takıl bir süre, taraftar baskısı var."

Tesadüfen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin