Güzel haftalar herkese,
Nasıl gidiyor? Tempoyu sevdiniz mi? Toparlanmaya başladı hikayemiz 28. bölümde veda edeceğiz, bundan sonra da ben wattpad serüvenime ara verip yeni dosyamın son hali için çalışacağım.
Yeni kitabım aynı artık 6. Kitap yine Parola Yayınları aracılığıla kısmetse nisan ayında raflarda olacak. Son gelişmeleri instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz.
Sevgiler, Başak
************************************************************
Yeşim**
Yiğit abim adı gibi yiğit bir adam. Hiç yalnız bırakmadı beni. Hep elimden tuttu, korudu, kolladı sırf bu son yaşadıklarımda değil tüm hayatım boyunca bana bir prenses gibi davrandı. Benim her zaman şövalyem oldu. Annem hırsları ve para aşkı yüzünden hiçbir zaman bize annelik yapmadı, babam desen devamlı iş hayatı ve seyahatleri vardı. Bizimle ise bakıcılar, ablalar ilgilendi ama abim, Yiğit Abim, hep yanımda ve benim tüm ailem oldu. Şimdi de yine benim için, mutlu olmam için babamı getirmiş.
Babam yaşlanmış mı bu son altı ayda, yoksa bana mı öyle geliyor? Sanki daha bir zayıflamış, göçmüş, saçları beyazlamış. Karşımda Yiğit'in yanında duruyor bana bakıyor. Gidip gitmemek arasında kalıyorum. Ayaz ise elimi biraz daha sıkı tutmaya başlıyor ve "Hadi güzelim," diyerek cesaret veriyor. İkilemde kaldığımı anlayan Yiğit, kocaman bir iki adımda aramızdaki mesafeyi kapatıyor ve "Benim prensesim," diyerek sarılıyor.
"Prensesim benim, hoş geldin. Çok özledim ben seni zilli!" diye sayıklıyor resmen ve saçlarımı geriye çekip "Dur bakayım, sen bir güzelleştin mi n'oldu sana?" Yeniden sımsıkı sarılıyor, ben de artık kendimi bırakıyorum.
"Abicim çok özledim ben seni çokk..." Ağlayarak cevap veriyorum sonra da "Kusura bakma, bu aralar pek ağlak oldum ben yaa..." diye burnumu çekip elimin tersi ile gözlerimi siliyorum.
Yiğit'ten anında cevap geliyor. "Sen beş yaşındayken de böyleydin, yirmi beş oldun değişen bir şey yok canım benim," diye burnumu sıkıyor. Sonrasında da Ayaz'a dönüp "Kusura bakma Ayaz, bu cadıyı çok özlemişim. Nasılsın? Gel geçelim şöyle," diye yön gösteriyor. Ama ben duraklayıp yeniden Ayaz'a bakıyorum. O ise "Hadi güzelim," diyor yeniden.
Babam Yiğit'le benim hasret gidermemizi uzaktan izledi, biliyorum onun da gelmeye yüzü yok. Belki de Yiğit'in ısrarlarına dayanamadı, bilmiyorum. O kadar karışık durumdayım ki... Minik adımlarla arkamda iki koruyucu şövalyemle babama doğru ilerliyorum. Hayatım boyunca beni koruyan iki adam arkamda ama ben yine de biraz sonra yaşayacaklarımdan çok korkuyorum. O kısacık mesafe sanki upuzun bir yol gibi bitmiyor bir türlü ve sonunda babamla karşı karşıya geliyoruz. Bir süre sadece gözlerine baktım, sadece gözlerinin içine... Duygularını anlayabilmek için sadece durdum ama her zamanki gibi hiçbir şey belli olmuyordu. Yiğit yine abiliğini gösterip "Baba?" diye uyardı ve ardında babamın o tok sesini duydum.
"Yeşim kızım benim..."
Ayaz***
Bu kız o kadar çok ağladı ki, artık dayanamıyorum bir damla gözyaşına. Fakat Yiğit'in babasını da getirmesi ve baba kızın yüzleşmesi çok ağır oldu. Ben ki kocaman adam, benim bile gözlerim doldu. Yeşim o kadar ürkek o kadar çekingendi ki daha içeri adım atar atmaz onu alıp gitmek istedim ama karşımda Yiğit'in güven veren gözleri ve yıkık bir baba görünce sadece Yeşim'e destek olmam gerektiğine karar verdim.
Babasının "Yeşim, kızım benim..." diye bir sarılması vardı ki orada taş olsa acıdan çatlardı. Baba kız birbirlerine sarıldılar, ağladılar, hasret giderdiler, kokularını içlerine çektiler. Bizse Yiğit ile sadece bir adım geride durup boğazımızda düğümlerle izledik. Karışlıklı hasret gidermelerinin sonrasında Yeşim geri çekilip babasına beni taktim etti. "Babacım, Ayaz seni taştırayım. Ayaz'cım babam Yavuz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Aşk
Romance"O güldüğünde içimde bahar çiçekleri açıyor." İnsan kime âşık olacağını bilebilir mi? Tümüyle tesadüfte ömür boyunca kimi seveceğimiz! Hatta insan en tutkunu aşkını asıl, sevdiğini sanıp yanıldığını anladıktan sonra yaşayabilir. Bir basketbolcunun s...