Bölüm 15

228 14 9
                                    

Keyifli okumalar

***************************************************************

Ayaz**

İnanmıyorum, hatta inanmak istemiyorum. İçeri Olcay ile giren kırmızılı bir kadın görür gibi oluyorum ve sonra sahanın içinde koşup topu atanın sadece ben olduğumu fark etmemle o top o ağır top gidip Yeşim'in kafasında patlıyor. Sahanın ortasında ne yapacağımı bilmeden kalakaldım. Yeşim'in "Ayy!" diyen sesi kulaklarımda çınlıyor ve o boylu boyunca potanın altında yatıyor... Bir saniye! Yatıyor ve maşallah tüm bacakları memeleri ortada! Şimdi algılıyorum ve koşarak yanına gidiyorum.

"Yeşimmm. Yeşimmm bakmayın lan Yeşim o, ulan sevgilimin bacaklarına bakanı oyarım!" diyerek bizim azgın dev adamları yarıyorum.

Çocuklar arka tarafta "Öğretmenimm! Yeşimm Öğretmenim!" diye ağlıyor. Olcay, Yeşim'in yanında eğilmiş kafasına bakıyor, kulübün doktorları ise "Açılınnn!" diyerek ilk müdahaleyi yapmaya çalışıyorlar ama nedense o an sadece kırmızı kıyafetinden fırlamaya hazır memeleri ve açıkta kalan süt beyazı bacaklarını görüyorum. Bir hışımla yanımda duran Patrick'in boynundaki havluyu alıp Yeşim'in üzerini örtüyorum. Olcay ne kadar ters ters baksa da umurumda değil. Kimse Yeşim'in bacaklarına öyle bakamaz. Kulüp doktoru kafasını kaldırıp "Ayaz!" diye seslenince dünyaya geri dönüyorum.

"Hanımefendi kız arkadaşın mı gerçekten?" diyor. Ne kız arkadaşı doktor o benim yüreğimin yangını diyeceğim, Özcan Deniz'e bağlamaktan korkup "Evet," diyebiliyorum.

"Hastaneye götürelim, ambulans kapıda zaten, hazırlasınlar. Ayaz hadi gel bizimle," diyor ve Yeşim'i kucağıma alıp havlu ile yeniden bacaklarını kapatıyorum. Çıkışa doğru hızlı adımlarla ilerliyoruz. Ambulansa yatırdıkları zaman içimden bir şeyler akıyor gidiyor. Minik cadımın haline bak... Ne kadar güçsüz ne kadar savunmasız yatıyor. Sirenler çaldıkça nefes alamıyorum, panik yavaş yavaş tüm bünyemi sarıyor.

Hızla kafamı kaldırınca doktorla göz göze geliyorum. "Merak etme, iyi. Sadece baygın şu anda, bak nabız ve tansiyon iyi," diyerek güven vermeye çalışıyor.

Bu kızın orada yatmasının sorumlusu benim ben! Neden bu kıza iyiliğim dokunmuyor benim. Onu üzmemek için elimden geleni yapıyorum ama yine olmuyor yine olmuyor. İğrenç İstanbul trafiğini geçerek sonunda hastaneye geliyoruz. Acilin kapısında bizi hazır bir ekip karşılıyor ve doktorun açıklamalarıyla koşarak içeri giriyorlar. Bense kapıda ne yapacağımı bilmeden duruyorum.

Dışarıdan gören bu adam kesin manyak der. Üzerimde antrenman formam, şortum elimde Yeşim'in çantası. Bir hemşire yanıma gelip Yeşim hakkında sorular soruyor ama ne diyeceğimi bilmiyorum. Neye alerjisi olduğunu bilmem, kan grubunu bilmem. Hakkında hiçbir şey bilmediğiniz biri size bu kadar yakın olabilir mi? Oluyormuş... birkaç saat sonra doktor tomografisinin çekildiğini ve korkulacak bir şey olmadığını, sadece önlem için yirmi dört saat müşahede altında tutmak istediğini belirtiyor.

"Doktor Bey, peki yanında kalabilir miyim ben?" diye çekinerek soruyorum.

Doktor ise saf saf suratıma bakıp "İsterseniz neden olmasın ki?" diyor ve elindeki tablet bilgisayara bir şeyler ekleyip yanındaki asistanına Yeşim'in durumunu anlatarak yürümeye devam ediyor.

Kapıyı aralıyorum ve içeride etrafa meraklı bakışlar atan Yeşim'i görüyorum. Bembeyaz hastane odasında bir güneş gibi parlıyor ama yaralı bir güneş... Dikkatimi alnındaki kocaman şişlik ve morluk çekiyor hemen. Siktirrr! Ya bu kıza ben bunu yapmış olamam. Hayvan gücü var bende, bazen Berk'in dediklerine hak veriyorum.

Yeşim'le göz göze gelmemiz ise çok sürmüyor ve suratıma bakıp "Çok mu çirkinim? Sonunda beni bayıltmayı başardın Ayaz Efendi," diyor. Deli mi bu kız? Ben onu bu hale sokmuşum o bana ne diyor!

Tesadüfen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin