Final Haftamıza hoş geldiniz :)
üç kitabı da burada yayınlayarak başladığımız hızlı sürece artık yavaş yavaş sona eriyor.
Uzun zaman olmuştu böyle interaktif bir şeyler paylaşmayalı, direkt sohmet etmeyeli. İyi de geldi bana :)
Çarşamba günü 27. Bölüm, Cuma günü de final ile sizlerle olacağım... sonra bakalım...
tüm desteğiniz için çok teşekkürler, Keyifli okumalar...
**********************************************
Ayaz**
Berk'in sözleri beni tam can evimden vuruyor. Zaten bu kadına âşık olduğumdan beri aklımdan geçen tek şey onun hamile ya da kucağında bebeğiyle dolaşıyor hali... Bebeğine mama yedirirken, oyun oynarken ki hali... Bir de biraz önce kucağında Gülse ile karşıma dikilmesi, olmayan aklım iyice gitti. Hoplaya zıplaya merdivenlerden çıkıyorum. Bebekli bir ev için çok sessiz bir ortam var. Tüm kapılar açıkken odamızın kapısı kapalı, tabii inat etti bana, ben bilmez miyim sevgilimi? Direkt kapılar kapanır sinirli olunca. Kapıyı çalıyorum, sesleniyorum ama içeriden hiç ses yok, açmaya çalışıyorum ama kilitli tabii ki...
Önce panik halinde kapıyı yumrukluyorum ama bir anda aydınlanma yaşıyorum. Gülce yan odanın anahtarı ile bizim odamıza girmişti. Hemen yan kapının üzerindeki anahtarı alıp kapıyı açıyorum, panik halinde "Yeşimmmm..." diye sesleniyorum fakat yüzüm ne haldeyse odamızın içindeki küçük banyonun kapısında olan Yeşim bir anda zıplıyor yerinden.
Kucağında kocaman bir havluya sarılı Gülse ile "Neler oluyor?" diye yüzüme bakıyor.
Panikle onlara doğru ilerlemeye çalışıyorum, "Yeşim iyi misiniz? Neden kapıyı kilitledin? Neden ses çıkarmıyordunuz? Gülse'ye mi bişr şey mi oldu? Yeşim konuşsana."
"Ayaz sakin ol. İyiyiz biz... Hayır nefes alsan cevap vereceğim ama araya giremedim yani," diye salınarak yanımdan geçip yatağa Gülse'yi bırakıyor. O an fark ediyorum Yeşim'in de saçlarında havlu var ve üzerindeki sabahlığı sıkı sıkıya bağlanmış. Önce Gülse'yi yatağa yatırıp etrafını yastıklarla kapatıyor ve bebek çantasına eğiliyor.
"Eee neler oldu Yeşim, neredeyse kapıyı kıracaktım sizden ses gelmeyince," diyorum.
Bir yandan bebeği giydirirken bir yandan da benimle konuşuyor, "Gülse annesinin hazırladığı mamayı yedi sonra gazını çıkarmak için kucağıma aldım ama maşallah hanım tüm yediği mamayı üzerimize kustu," derken tombik bacaklara öpücük konduruyor ve "Bende üzerini değiştirmek için çıkardım ve bu sefer de daha bezini bağlayamadan çişini yaptı. Biz de mecbur banyoya girdik. İçerisi sıcak olsun diye banyo kapısını kapatmıştım, duymamışım."
Olayı dinlerken ve Yeşim'i Gülse'yi kurulayıp üzerini giydirirken gördükçe yüzümdeki aptal sırıtmanın arttığının farkındayım. Elimde değil, duramıyorum onları böyle gördükçe, kahkahalar atmak istiyorum. Ben dalmış onları izlerken Yeşim birden yanıma geliyor. "Ayaz iyi misin? Bak ayakta kalma sonra ağrın olacak," diye koluma girip beni yatağa doğru götürüyor.
Yatağa uzanıp sırtımı yatak başına yaslıyorum. "Gülse'yi versene biraz kucağıma," diye uzanıyorum. Bu minik mucize kucağımda, mis gibi kokusu burnumda, öptükçe öpesim, ısırdıkça ısırasım geliyor. O tombik kollarını anasından almış kesin. Ye ye bıkmaz insan. Kız işte yaşı kaç olursa olsun içgüdüsel mi ne nazlanmaları, kıkırdamaları. Ben öptükçe, sıktıkça kollarını o kıkırdıyor hatta garip homurtular çıkarıp gülüyor yahu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Aşk
Romance"O güldüğünde içimde bahar çiçekleri açıyor." İnsan kime âşık olacağını bilebilir mi? Tümüyle tesadüfte ömür boyunca kimi seveceğimiz! Hatta insan en tutkunu aşkını asıl, sevdiğini sanıp yanıldığını anladıktan sonra yaşayabilir. Bir basketbolcunun s...