Bölüm 25

163 16 12
                                    

Merhabalar, bu hafta iyi gidiyoruz değil mi? Bu hafta için son ama

yeni bölüm Pazartesi gelecek. Zaten daha önce belirttiğim gibi 28. Bölüm final...

Bir masalın daha sonuna geleceğiz, sonra ben yeni çıkacak kitabımın hazırlığına başlayacağım. O da bitince sadece buraya özel yeni bir hikayeye başlama planım var. Bakalım kısmet...

Keyifli okumalar dilerim,

*************************************************************************************


Yeşim**

Sırtımda ıslak öpücükler hissederek açıyorum gözlerimi... Bir insanı iliklerinize kadar hissedebilir, yaşayabilir misiniz? Ben yaşıyorum. Ayaz tüm hücrelerime işlemiş durumda benim. Uzun zaman olmuştu onunla böyle uyanmayalı. Bilerek gözlerimi açmıyorum uyuyor numarası yapmaya devam ediyorum. Ayaz bir yandan saçlarımı okşuyor bir yandan da dudaklarıyla ıslak yollar bırakıyor omzumda, sırtımda, boynumda. Birkaç dakika sonra sadece saçlarımı okşamaya devam ediyor ve saçlarımda hissediyorum öpücüğünü, aynı zamanda mırıldanmaya da başlıyor.

"Kadınım, canım, sevgilim benim. Neden hep zorlu yollar bizi buluyor? Seni tam mutlu ettim, her şey düzgün derken neden bir pislik çıkıyor karşımıza? Ben seni gözümden sakınırken bu sefer beni mahvettiler. Ah be kadın ah bee. Tüm hayatımız böyle mücadeleyle mi geçecek? Ne zaman saldıracaklar diye tetikte mi yaşayacağız hep? Ben seni nasıl mutlu edeceğim?"

Koluna düşen gözyaşımla irkiliyor ve ben o an anlıyorum yastığıma değil de onun koluna yattığımı. O kadar rahattım ki yerimde o kadar alışkındım ki, farkında bile değilim. Beni kendisine doğru çeviriyor ve diğer eliyle yüzümden saçlarımı geri çekiyor. Üzerinden şaşkınlığını atar atmaz dudaklarını gözlerimin üzerine değdiriyor ve öpüyor, gözyaşlarımı öperek yok etmeye çalışıyor. Biliyorum, bunun Ayaz'daki salt anlamı "Seni seviyorum. Ağlama, seni çok seviyorum ben..." Ama tutamıyorum, o sessizce gözyaşlarımı dudaklarıyla kuruladıkça daha çok ağlayasım geliyor. Kaç defa dedim "Gözlerimden öpme, ayrılık getirir," diye ama şu an bana o kadar iyi geliyor ki, bana bir öpücüğüyle o kadar çok şey anlatıyor ki... İç çekiyorum, derin nefes alıyorum konuşabilmek için fakat karşımda salt bir sevgi var ve ben o sevgiye çok açım.

"Gözlerimden öpme ayrılık getirir diyorum sana ama..." diye bir şeyler zırvalıyorum. O ise yeniden gözlerimin ta içine bakıp önce alnıma değdiriyor dudaklarını sonra yeniden önce sağ sonra sol gözümden öpüyor. "Ah be kadın ahh!" diye inleyerek sımsıkı sarılıyor bana.

"Başının belası oldum değil mi? Ayaz. Bak bana." diye kafasını gömdüğü saçlarımdan çekiyorum.

O ise gözlerindeki saf aşkla bakıyor bana ve kahkahaları eşliğinde "Evet, belasın tam bela. Tatlı belamsın sen benim. Ballı belamsın. Ömrüm boyunca şeker komasına girmeme sebep olacak belasın," diyor.

Ben içimde devam edeni göğsümü sıkıştıran sıkıntıyla "Beni sakın bırakma sakın. Bir daha sensizliği tatmak istemiyorum Ayaz lütfen bana bunu bir daha yaşatma," diye inliyorum.

Hışşttt diyerek avuçlarının içindeki yanaklarıma uzanıp öpücük konduruyor, "Valla artık istesen de kurtulamazsın benden çimen göz, sen unut onu da. Sana bir şey diyeceğim."

Şimdi başladık işte, eğer Ayaz bu kadar romantik bir anda ses tonunu ciddileştirip gözlerimin içine bakarak "Sana bir şey diyeceğim ya da konuşmamız lazım," derse büyük bir sorun vardır. Aslında sorun büyük değildir de Ayaz onu büyük hale getirmiştir. Saniyeler içinde kafamdan acaba bu son zamanlarda ne oldu diye geçiriyorum, ama yok, bence bir şey olmadı.

Tesadüfen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin