Haftanın ikinci bölümü geldi, keyifli okumalar
sevgiler,
Başak
**********************************************************************
Sabah başımın zonklaması ile uyanıyorum. Etraf karman çorman, güneş gözlerimin içine giriyor... Kısık gözlerle etrafıma bakmaya çalışırken yataktan doğrulamıyorum, yanımda bir sıcaklık bana çarpıyor ve Süeda ile göz göze geliyorum. O an şimşekler çakıyor, dün akşam bir bir gözümün önüne geliyor. Süeda masumca suratıma bakıyor. Benden bir tepki bekliyor biliyorum, boğazımı temizleyip konuşmaya çalışıyorum.
"Hımm. Günaydın..."
"Günaydın Ayaz. Şey dün gece sana sorun çıkardım sanırım yani üzerime bakılırsa..." derken mahcupça gözlerini kaçırıyor.
Evet gece Süeda'yı yatırdıktan sonra ben de bir duble viski içtim, sonra yatağa yatmıştım ki Süeda birden yataktan fırlayıp "Mideemm!"diye isyan etti. O an nasıl banyoya götürdüm bilmiyorum. Ne yedisiyle klozetin içindeydi tabii birazı da üzerinde. Sonunda midesindekileri boşaltması bitince zorla üzerindekileri çıkardım, yüzünü ve saçlarını yıkadım. Biraz kendine gelir gibi oldu derken yine çıkarmaya başladı. Sabaha karşı bu mide bulantısı savaşımız bitti ve benim tişörtlerimden birini giydirip yeniden yatırdım onu. Tabii daha sonra benim duş almam yatmam falan derken gün aydınlanmıştı.
"Yok yaa. Sadece birazcık, neyse hatırın var bende, kredini biliyorsun. Yalnız lütfen bir daha bu kadar çok içme Süeda. Bak söyleyeyim sarhoş kızlar hiç çekici olmuyor," diyorum biraz da durumu şakaya vurarak.
Utanarak üzerindeki çarşafı yüzüne kapatıyor. Bu kadar sevimli ve hayat dolu bir kadın nasıl da mutsuz ve umutsuz birine dönüştü hâlâ aklım almıyor. O Cenker itini ellerimle boğmak istiyorum.
Gıdıklayarak "Hadiii kalk, seni pis sarhoş!" diye üzerine doğru eğiliyorum, çarşafı çekmemle nefeslerimiz yüzümüze vuruyor ama ben daha ne olduğunu anlanmadan Süeda öpüyor beni... Ne tepki vereceğimi bilmiyorum, hazırlıksız yakalandım, hem de çok hazırlıksız.
Ben duraksayınca o da kendi geri çekiyor ve "Özür dilerim," fısıltıyla dudaklarından sözleri çıkıyor. Hızla yataktan kalkıp, bir elim saçlarımda bir elim ile alnımı ovuyorum. Süeda ise sessizce kalkarak banyoya giriyor, kapının kilit sesini ardında da su sesini duyuyorum.
Hissizim, çaresizim ve nasıl davranacağımı bilmiyorum. Ben hayatım boyunca beni öpen bir kadına karşı donup kalmadım. Ayrıca hiçbir kadınla da sadece aynı yatakta "kardeş" gibi uyumadım. Ama şimdi olmaz, olamaz. Eskisi gibi yaşayamam ki Yeşim'e "Düşün gel, ben seni bekliyorum," demişken. Bu kadar hissiz birliktelikler yaşayamam.
Bir süre sonra Süeda banyodan çıkıyor, üzerinde boğazına kadar kapatmış olduğu bornozu var. O da nasıl davranacağını bilmeden ürkekçe odanın ortasında duruyor.
Bu garip dakikalar da durumu toparlamak bana kalıyor. "Süeda, bak biraz önce..."
"Ayaz biraz önce yok. Ben bir an hata yaptım. Etkilendim senden ama unut lütfen eğer arkadaş olarak devam etmek istiyorsak unut, lütfen," diyerek araya giriyor.
Benim de işime geliyor. "Tamam, ama seni üzmek istemem, biliyorsun benim için değerlisin sen..." derken bende karşımdaki kadının gözlerine bakamıyorum.
Kafası eğik, ayaklarına bakıyor ve "Biliyorum Ayaz. Nasıl ve ne anlamda değer verdiğini biliyorum, ben sadece anlamıyorum. Bir adam nasıl bir kadına bunca yıl âşık olur? Hem de ilk görüşte, onu tanımadan, dokunmadan. Nasıl olabilir böyle bir şey?" diye soruyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Aşk
Romance"O güldüğünde içimde bahar çiçekleri açıyor." İnsan kime âşık olacağını bilebilir mi? Tümüyle tesadüfte ömür boyunca kimi seveceğimiz! Hatta insan en tutkunu aşkını asıl, sevdiğini sanıp yanıldığını anladıktan sonra yaşayabilir. Bir basketbolcunun s...