Küçük Jeong 2

205 15 5
                                    

Gözlerim yavaş yavaş açıldı. Neler olduğunu idrak etmeye çalışıyodum. Birden aklıma gelen annemin yalvarışları ve üvey babamın bana yaptıkları ile donakaldım. İstemsiz gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Annemin yatağına baktığımda orda yoktu. En son Bay Songkank'ın elinde kemer ile anneme doğru yürümeye başladığı aklıma geldi. İçimi bir korku sardı. Ya anneme bişey yaptıysa. Ayağa kalkıp aşağı gitmeye çalıştım ama bacaklarım ve belim hiç olmadığı kadar ağrıyordu. Yürümek zor geliyordu. Annemi de merak ediyordum. Ellerim ile destek alarak sürünmeye başladım.

Merdivenlerin ucuna geldiğimde kanım dondu. Annem yerde kanlar içinde yatıyordu. Bay Songkang ortada yoktu. Aşağı nasıl ineceğimi bilemiyordum. Gözlerimden artık yaş bile gelmiyordu. Annemi öyle görünce içimde kaybetme duygusu hakim oldu. Bu dünyada kimsem kalmadığını düşündüm. Ama annem orada yatarken bana ağlamak düşmezdi.

Merdivenlerin üstünden kendimi yere attım. Belki annem yaşıyor ve yardım bekliyordu. Canım çok acımıştı. Başımdan kanlar akıp annemin öpmeye kıyamadığı yanaklarıma kırmızı bir çizgi bırakıyordu. Tekrar sürünerek annemin yanına doğru geldim. Vücudu morarıklar ve kanlar içindeydi. Ellerimi yanaklarına koydum. Bir yandan ağlıyor bir yandan annemi uyandırmaya çalışıyordum. İçimdeki kaybetme, acı ve korku duyguları bedenimi daha da çok sarmıştı. Umudumu artık yitirmek üzereyken annemin gözleri yavaş yavaş açıldı.

Gözlerini açtığı gibi ona sarıldım. Beni görünce o da ağlamaya başladı. Bir yandan da
" Özür dilerim minik yavrum"
diyordu. Ama ben ona kızgın değildim ki, ben o adama kızgındım, annem bana bişey yapmamıştı ki.

Biraz daha öylece sarıldıktan sonra annemin acı çekiyor olma ihtimali geldi aklıma. Annemden ayrıldım ve ayağa kalkmaya başladım. Acı artık fazla hissedilmiyordu. Kapıya doğru yürümeye başladım topallayarak. Annem bunu görünce gözlerini kapadı ve daha şiddetli bir şekilde ağlamaya devam etti.

Kapı kolunu indirdim ve dışarı çıktım amacım komşuya haber vermek ve annemin ağlamasını artık engellemekti. Komşunun evine gelidiğimde kapıyı birkaç kez tıklattım. Bayan Cha açtı kapıyı ve şok olmuş bir şekilde bana baktı.
"Ne oldu sana yavrum annen nerde"
diye ağlamaklı bir sesle konuştu. O beni çok sever her zaman annemden o akşam onlarda kalmam için izin isterdi. Benimle oyunlar oynar şakasına benim oğlum ol derdi. Onu çok seviyordum.

İçeriye doğru seslendi "Haram çabuk buraya gel, çabuk". İçeriden kocası Bay Haram geldi ve bana şaşkınca baktı.
" Kim yaptı bunu sana minik tilkim annen nerde söyle bakalım"
dedi. Aklıma gelen anılarla gözümden bir yaş düştü ve içeriyi gösterdim. Bay ve bayan Cha içeri doğru koşar adım girdi. Ben de peşlerinden içeriye girdim. Bayan Cha annemin yanında onu sakinleştirmeye çalışıyor bay Cha da hastahaneyi arıyordu. Annem gerçekten mahvolmuş görünüyordu.

Bacaklarım ve belimin ağrısını hiçe sayarak annemin baş ucuna geldim. Bayan Cha başımdan akan kanı elindeki ıslak bezle silmeye başladı. Bayan Cha'ya "Annem benden kötü lütfen onunla ilgilenin" demiştim. Bu birkaç kelimenin ağzımdan zorla çıkması ve sesimin titremesi kendime acımamı sağladı.

Bayan Cha bir yandan annemin kanını temizliyor bir yandan da olayları öğrenmeye çalışıyordu. Bay Cha yanımıza geldi ve ambulansın yakında geleceğini biraz daha sabretmemizi söyledi.

10 dakika içinde ambulans gelmiş ve annemi almıştı. Ben ve Bayan Cha da gitmiştik hastaneye. Bay Cha evdeki yeni doğmuş bebeklerinin yanında kalmıştı ne kadar gelmek istese de. Gözlerim Bayan Cha'nın sıcacık kollarında kapanmaya başladı yorgunluktan.

Uyandığımda hastanede sedyede yatıyordum. Gözlerim annemi arıyordu. Sağıma baktığımda onun uyuduğunu gördüm. Yataktan inip annemin başında olan Bayan Cha'nın yanına gittim.
"O iyi olacak dimi? "
Bayan Cha
"Tabii yavrum o seni asla bırakmaz. " dediğinde üstümden koca bir yük kalkmıştı.

1 ay sonra~

Annem ve ben iyileşmiştik. Artık taburcu olmuş ve evimizin önüne gelmiştik. Saat gece yarısına geliyordu. Her ne kadar ikimiz de o kapıdan içeri girmeye cesaret edemesek de başka şansımız yoktu. Annem yavaşça kapıyı araladı. Bay Songkang ortalıkta görünmüyordu. Bir 'oh' çektik ve odaya doğru ilerledik. Annem kapıyı kilitledi ve bana doğru baktı. Pişmanlığı gözlerinden okunuyordu.
"Anne bak ben iyiyim önceden yaşananlar için de sana kızgın değilim lütfen artık unutalım hm" demem ile gözünden bir damla yaş düştü. "Sen ne zaman bu kadar büyüdün hayatım"
O gece sarılarak uyumuştuk.

Gerçekten hayat bazen minnacık çocukları erkenden olgunlaştırıyor, onların acıdan başka bişey duymasını engelliyordu.

Sabah olduğunda kahvaltı yaptık üvey babam daha ortada yoktu. Kapının tıklatılmasıyla ikimizin de içinde bir korku oluşmuştu. Kapı bir kez daha tıklatıldığında annem açtı kapıyı. Bay Songkang'ı beklerken içeri tanımdığımız ama gayet şık giyinimli bir adam girdi ve "Bay Songkang'ın evi burası olmalı"
dedi. Annem
"Evet burası ne oldu ki? "
Adam
"Bay Songkang dün alkollü bir şekilde yola fırladı ve araba çarpması sonucu malesef vefat etti"
demesi ile ikimiz de şok içinde kalmıştık. Adam devam etti "
Bay Songkang'ın tek yakını olarak bütün mal varlığını size vermek için geldim"

Hem annemin hem benim içimizi bir sevinç kapladı. Adamın uzattığı evrağı annem imzaladı. Tekrar geleceğini söyledi evrağı çantasına koyarken ve gitti. O anki sevincimiz gerçekten tarif edilemezdi. Hayatımızı mahveden adam artık yoktu.

5 yıl sonra~

Artık taşınmış ve yeni bir hayata başlamıştık. İkimiz de çok mutluyduk. Annem bir adam ile tanışmış ve onun doğru kişi olacağını düşünerek evlenmişti. Adamın bir tane de oğlu vardı. Benden 2 yaş küçüktü yani 13 yaşındaydı. Gerçekten tatlı ve iyi bir çocuktu. Üvey babamı da çok seviyordum. Annem ile mutlu bir evlilik yapmış ve annem tekrar hamile kalmanın mutluluğu içindeydi. Hep beraber mutlu bir aileydik.

2. Bölümün de sonuna geldik. Fikirlerinizi alabilirmiyim. Kötü mü gidiyor. Mantık hatalatı da olabilir. Mazur görün. Artık fice tam anlamıyla başlama vakti. 🩷

Artık Geçmişiz | HYUNİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin