Karartı

133 17 2
                                    

Okula 1 haftadır gitmemiştim. Annemler de gelmeyince kimse sorun etmemişti. Jisunug, Felix ve Seungmin ara sıra gelip iyi olup olmadığıma bakıyordu. Yani anlayacağınız beni sadece birkaç haftadır tanıyan arkadaşlarım merak ediyordu. Onlar da olmasa ölüp gitmem de kimsenin umrunda değildi.

Arkadaşlarımın neden okula gelmediğmi bilmeyip sürekli soru sormaları canımı sıkıyordu. Gruptan haberleri vardı ve muhtemelen mesajları okumuşlardı. Ama sonrasında bu mesajları benden gizlediler ve okumadığımı sandılar. Bunun hakkında tek bir kelime etmediler.

Notlarımı onlardan alıyordum. Okul ile bir bağım yoktu. Hoş olmasını da istemem malum herkes beni görünce kusacak gibi oluyor ve beni çirkin buluyordu. Göz zevklerini bozmak istemem.

Yine yatıyordum. Bu aralar hiç bişey yapmama rağmen kendimi çok yorgun hissediyordum. Neredeyse bir günün yarısını uyuyarak geçiriyordum.

Salonda çalan telefonumun sesini duymam ile adımlarımı oraya çevirdim. Sehpanın üstündeki telefonda 'Annem' yazısını görünce ne mutlu olmuş ne de sevinmiştim. Ekranı kaydırarak açtım ve telefonu yüz hizamda tuttum. Annemin görüntülü araması sebebiyle yüzüme zoraki bir gülümseme koymuştum.

Konuşmamız 2 dakika sürdü çünkü annemin işleri varmış. Sadece kendime dikkat etmemi ve yemeğimi yememi söylemişti. Nasıl olduğumu veya okula gidip gitmediğimi sormadı. Umrunda olmadığım gözler önündeydi.

.
.
.

Ertesi gün okula gidecektim. Okula sadece derslerim için gitmek istedim çünkü ben bu üniversiteyi kazanmak için 4 yılımın neredeyse tamamında ders çalışmıştım. Geleceğimi kazanıp buralardan herkesten uzaklaşmak ve tek başıma ölmek istiyorum.

Günlerdir giymediğim formamı giyip kahvaltı etmeden çıktım. Gelen otobüse binip bahçeye kadar yürüdüm. Bahçeye girmem ile gözler bana dönmüş insanlar kendi arasında bana bakarak konuşmaya başlamıştı. Her ne kadar onları görmezden gelsem de kırılıyordum.

Sınıfa çıkıp sırama kafamı dayadım ve akşam tam alamadığım uykumu almaya çalıştım. Ders zili ile kafamı sıradan kaldırdığkmda ise herkesin bana baktığını gördüm. Felixlerin gözleri de bana dönmüştü. Ne oldu da böyle bakıyorlar.

"Benim inniem bugün gelmiş mi"
Seungmin'in yanaklarımı sıkarak bunları söylemesi günlerdir asık suratımı biraz gülümsetmişti.

Sınıfın geri kalanına baktığımda iğrenerek baktıklarını görmüş ve tekrar önümdeki beni (galiba) seven 3lüye bakmıştım. Hocanın da gelmesi ile derse başlamıştık.

.
.
.

Dersin bitimine son 15 dakika kala kapı tıklatıldı. İçeri müdürün girmesi ile gözler o tarafa dönmüştü.

Müdür
"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Bir duyuru yapmaya geldim. Sınıfları karıştırma karı aldık. İlk sınıflar kendi aralarında karıştırılacak. Kısa zamana listeyi duyuru köşesine asarım ve oradan bakarsınız"
Sonrasında teşekkür etmesi ile sınıfta fısıldaşma ve uğultular yükselmeye başlamıştı.

Ben istemiyordum sınıfların değişmesini çünkü arkadaşlarım ve aynı zamanda son zamandaki en büyük destekçilerimin buradan ayrılabilirlerdi. Zaten berber olan günlerim böylelikle daha da berbat olurdu.

.
.
.

Öğleden önceki dersler bitmiş ve herkes yemekhaneye inmişti. Biz de en arka köşe masaya oturmuştuk.

Artık Geçmişiz | HYUNİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin