7.

193 38 12
                                    

Merhabalar,  iyi okumalar. 










Jisung o akşam Felix'in yanına gittiğinde her şeyi baştan sona anlattı. Sorduğu sorulara bir bir cevap verdi. Cevaplayamadığı tek soru "Neden işaretlemesine izin verdin?" sorusuydu. Karma karışık açıklamalar yapacak kadar kendi de bilmiyordu neden yaptığını. En basit tabiriyle içinden öyle gelmişti, yapması gerekiyormuş gibi hissetmişti. Alfa da bu konuda düşünüp duruyordu, sadece kabul edip olacakları görmek istese de zihninin bir köşesinde ısrarla bu soru dönüyordu. 'Jisung bana neden yardım ediyor?' O gece Jisung, Felix ve Changbin bu konu hakkında uzunca konuştular. Ardından bir haftalık antrenmanları gelmişti bu antrenmanların bitiminde tim olarak tatile gideceklerdi.

Antrenman süresi boyunca Minho ile defalarca feromon alışverişi yapmışlardı. Minho her ihtiyaç duyduğunda ona gitmeye utansa da Jisung sanki ihtiyacını anında hisseder gibi yanına gidiyordu. Bu konular üzerine derinlemesine ve uzun uzun konuşamamışlardı. İkisi de arafta ilerleyen sürecin içinde sürükleniyordu. Tuhaf olanı ikisi de belirsizlikten nefret eden insanlar olmasına rağmen içlerini rahatlatan, sabırsız taraflarını sakinleştiren bir şeyler vardı aralarında. Bu iletişim yakınlıklarını da arttırmıştı.

Bir durum daha vardı ki ikili dışında herkes bunu net bir şekilde görebiliyordu. Minho ve Jisung sürekli birbirine temas ediyordu. Gerekli gereksiz, açıklaması olmayan birçok durumda birbirlerinin gölgesiymiş gibi dip dibe ve temastalardı. Bunu ikili fark etmemişti çünkü doğalmış gibi oluveriyordu onlar için, bu yüzden iki tarafta memnun olduğunu hissettikleri için fazla temas ettiklerini fark etmiyorlardı bile. Minho Jisung'un şapkasıyla oynuyor, Jisung Minho ile aynı şişeden su içiyor. Yan yana otururken bile baştan aşağı birbirlerine temas ederek oturuyorlardı. Birbirlerine yapışmışlardı adeta.

Haftanın son antrenmanını heyecanla bekliyordu Jisung. İçten içe heyecanlansa da bu durumu arkadaşına bile anlatamıyordu, ne için heyecanlandığını o bile bilmiyordu çünkü. Minho ile uzun uzun vakit geçirip konuşacak olmak hevesli olmasına sebep oluyordu. Onu tanımak istiyordu, sanki tanırsa ona olan ilgisini açıklayabilecekmiş gibi geliyordu omegaya. Dile getiremese de Minho'nun ilgisini öylesine çok istiyordu ki bunu dile dökmeyi bırak aklından geçse bile utanıyordu. Her zaman gururlu ve kendini beğenmiş davranırdı ve şimdiye kadar hiçbir alfanın ilgisini de istememişti. Bu sebeple kontrollü hareket etmeye çalışıyordu, içinde bir yerde alfanın gözlerinin hep üstünde olmasını isteyen tarafı ile savaş veriyordu.

Minho ise gittikçe Jisung'a alışmıştı, kokusundan önce alıştığı şey Jisung'un onun her zayıf anında bunu hissedermiş gibi yanında olmasıydı. Bunu ömrü hayatında kimse verememişti Minho'ya. Minho güçlü bir alfaydı sonuçta onunda güçsüzlükleri oldupunu görmemişti kimse. Mantıklı bir açıklaması olmadığını bile bile omegaya öyle güvenmeye başlamıştı ki açıklamasını kendisine bile yapamıyordu. Amir Chan söyledikten sonra dikkat ederek fark ettiği şeyse onu bir miktar ürkütmüştü. Kardeşine ve onun güvenliğine düşkün biri olarak operasyonlarda ne kadar profesyonel olsa da önceliği hep kardeşi olmuştu. Şimdi fark ediyordu ki Jisung çok tehlikeli bir iş yapmasa da gözleri ona bir şey olur, düşer, silah yanlışlıkla ateşlenir gibi bir asker için komik olan endişelerle, kardeşinde bile yapmadığı tuhaf kuruntularla baş ediyordu.

Minho gerçekten ağır hisler altında eziliyordu fakat bunu Jisung'a söyleyecek kadar ileride değillerdi. Omega ile çıkacakları bir yol varsa Minho'nun hisleri yolun sonunda gibiydi, fakat daha beraber bir adım bile atamamışlardı. Alfa aralarında geçen her şeyin iç güdü ile olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Onun için her şey feromonlar değildi, omeganın kokusu veya iç güdü de değildi, Jisung için de aynısının geçerli olmasını diliyordu.

CALMING KING - MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin