8. bölüm

216 16 0
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Destek amaçlı lütfen es geçmeyin.  Keyifli okumalar! 

İnstagram - ulduzmakh

***

Anın verdiği heyecanla Andıç'ın bir şeyler açıklayacağını düşünmüştüm ama onun tam tersini yaparak hiçbir şey söylemedi. Ceren, Andıç'ın saçmaladığını fark ettiğinde elini kaldırarak bize baktı. "Bence kesinlikle saçma bir fikir. Sana ne ki?" Ceren'in verdiği tepkiyi hepimiz vermiştik.

Andıç'a bakarak, "Sana ne?" diye sordum.

"Gidebilirsiniz tabii ki. Ancak tavsiye etmiyorum."

Sinirle ona bakarak konuşmaya devam etti. Kendini ne sanıyordu? O gitmeyin dediği için gitmeyecek miydi? Bence 3 gündür tanıdığımız biri için fazla samimi hissetmişti kendisini. "Pardon da senin tavsiyene ihtiyacımız var mı ki bizim? "

Andıç dişlerini sıkarak bana baktı. "Ne haliniz varsa görün." Ayağa kalktığında onun heybetli vücuduna bakmamaya çalışsam da bu başarısız olmuştu. Çünkü üzerine giydiği beyaz gömlek ve eşofmanıyla oldukça dikkat çekiyordu. Göz göze geldiğimizde ise bana öldürücü bakışlarını göndermişti. Omzunun birkaç saniyelik omzuma değmesiyle derin nefes aldım.

Kahretsin! Ondan etkileniyordum.

Bu hissi durdurmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu ama onun yerine sinirle peşinden bakarak, "Gidelim!" demiştim.

Andıç'ı kesinlikle bir daha görmemem gerekiyordu. Onu gördüğüm anda sinirlerim bozuluyor, aynı şekilde de izlemek istiyordum. İçimdeki bu duyguları yok etmem gerekiyordu. Kesinlikle iyi değildim; bunun da sebebi Andıç'tı.

Kızlar yol boyunca dün olanları, bugün olanları konuşup duruyorlardı. Ben ise onlardan kopmuş bir vaziyetteydim. Aklımda onun dedikleri vardı. Bir anda taksinin içindeki o gergin havayı yok etmek için, "Partiye neden gitmememiz gerektiğini söyledi sizce?" diye sordum.

İlk düşüncesini Ayça belirtti. "Bir tek o değil ki. Serkan salağı ve Burak zevzeği de aynı şekilde Melih'ten hoşlanmıyor. Kim bu çocuk ya? Neden hoşlanmıyorlardı ondan?"

Miray Ayça'ya bakarak, "Peki o kadar övgülerin boşa mıydı?" dediğinde istemsizce sırıtmıştı. Ayça bir erkek için bu cümleleri söyleyecek son kişiydi. Buğra ile sevgili olmaları bile 1 senesini almıştı. Zor güvenen biriydi. Melih'lerin partisine de sırf dedikodu için gittiğini biliyorduk.

"Sen de iyi oynadın ama Miray." Dediğim şeyle Miray'ın göğsü kabarmıştı. Normalde asla rol kesmeyen biriydi. Bu yüzden başardığı şeyin gururuyla sırıtmıştı.

"O Burak var ya beni nasıl deli etti ama. Kafayı yemek üzereydim resmen." Ayça gözlerini kısarak ona baktı. "Sen birine bu kadar sinirlenmezdin. Hayırdır?"

Miray, Burak'ın o halini tekrar hatırlamış olmalı ki yumruklarını sıkarak, "Hiç iyi enerji almadım. Kesin o çocukta bir şey var. Burcu da değil, aurası berbat!" deyip önüne baktı.

"Sen de hiç fena pataklamadın çocuğu Ayça?" Sesimle bana dönmüştü.

"Ay diyene bak Andıç'ı gözlerinle yedin be kızım! Az yavaş. Çocuğun sevgilisi yanındaydı bir de."

Aklıma o anlar geldiğinde utançtan yanaklarım ısınmıştı. Yaptığım çok kötü bir şeydi. Ben böyle biri değildim ki. Onun sevgilisi vardı ben ise utanmadan çocuğu kesiyordum. Benim sevgilime biri bunu yapsaydı herhalde aynı şekilde tepki vermezdim. Ellerimle oynamaya devam ettiğimde açıklayacak bir şeyim kalmamıştı. Yaptığımın doğru tarafı yoktu ki.

MÛTENÂ  +18 (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin