46. bölüm

100 7 1
                                    

Merhaba! Nasılsınız canlarım benim? Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Finale doğru gittiğimizi biliyor musunuz? Aklımda birkaç plan var. Öncelikle Mutena bittikten sonra Miray ve Burak çiftini yazmak istiyorum.  Aslında yazıyorum da fakat yayınlayıp yayınlamamak arasında kararsızım. Muhtemelen bir süre yayınlamayacağım. Bölüm biriktirdikten sonra peş peşe aynı Mutena gibi haftada  2 veya 3 kez yeni bölüm yayınlayabilirim. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı yazar mısınız? ❤️ 

Oylarınızı da bekliyor olacağım.😍

Keyifli okumalar!


***

Göğsümün ortasında yeşeren bir ihanetin tohumu vardı. Giderek yeşerirken beni de benliğinde yeşertiyordu. İlk kez ihaneti 11. Yaş günümde anlamıştım. Yakın ardaşım Buse ile sevmediğimiz kız arkadaşımız vardı. Bana onu kötülerken bir yandan da meğerse onunla arkadaşmış, hem de en yakın arkadaş. Tüm gizli sırlarımı ona söylemiş, daha sonra herkesin dilinde alay konusu olmuştum. O dönemler oldukça hırçındım, Buse'ye saldırarak bunu neden yaptığını sorduğumda, "Seni eskisi gibi sevmiyorum," demişti. Bu cümlenin ağırlığını yıllarca sırtımda taşıdım. Taşıdım ki her sendelediğimde düşmesin diye sıkıca tutunayım diye. Tutundum da. Buse benim babasız bir çocuk olduğumu, annemin üzerime oldukça düşmesiyle ilgili dedikodu yapmış, herkes benimle alay ederken sanki yıllardır beni tanıyan o değilmiş gibiydi. Sırtımdaki o hançerle büyüdüm. Onun yüzünden arkadaş etrafımın, akranlarımın içinde alay konusu oldum. Bu yetmiyormuş gibi zihnimde çalkalanan bu düşüncelerle büyüdüm. Babam olmadığı için hep yetersiz hissettim, kanadımın kolumun kırıldığını, babanın bile bir kızını reddedebileceğini deneyimleyerek öğrenmiştim. Her şeyin bu kadar zorlu olduğunu düşünüyordum, ta ki birkaç hafta öğrendiklerime kadar. Gerçekler... Öyle acıtıyordu ki bazen nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Ancak bu gerçeklerin içinde bana iyi gelen bir şey varsa o da kollarında uyandığım, uyuduğum, gözlerinde can bulduğum adamdı. Yıllar önce beni sevmeye başlamış meğerse. Ben bunu çok geç öğrendim. Ondan aşkımızdan elbette vazgeçmedim, vazgeçemezdim de. Öyle kolay duygular beslemiyordum ona karşı, zordu hissettiklerimi anlatmak, belki de imkansızdı içimdeki aşkı söküp almak. Ona affetmeyeceğimi söylediğim her an içimden bir şeyler kopup gidiyordu. Ama bu duygu biyolojik annemle görüştükten sonra aşmıştım. Onu anlıyordum, babamın hatası yüzünden oradaydı. Aslında herkes bir nevi cezasını çekiyordu. Andıç, babamın yanına gidip gitmeyeceğimi sorduğunda ne cevap vereceğimi kesinlikle bilmemiştim. Şu an odamda oturup kendi başıma bunları düşünsem de akşam eve geldiğimde sevdiğim adam bana onu görmem gerektiğini, belki de gördükten sonra içimdeki bu belirsiz duygunun yitip gideciğini söylemişti.

Odamda elimde kar küresiyle oynarken sırıtmadan edememiştim. Annem benden bu kar küresini o kadar çok gizlemeye çalışmıştı ki. Bazen geçmişime ait sevdiğim her şeyin üstünün kapatıldığını düşünsem de içimde kalan o geçmişten gelen sevgi dolu hissiyat kendini gösteriyordu. Haberim bile olmadan kar küresine karşı hep merak içindeydim, meğerse çocukluktan gelen bir hismiş.

Kapı yavaşça çaldığında gelenin annem olduğunu anlamıştım. "Girebilir miyim?"

"Gel." İçeri geçtikten sonra onu süzdüm. Zayıflamıştı, göz altı torbaları daha çok belirgindi.

"İyi misin?" Elimdeki kar küresine bakışları kaydı. Bedeni gerilirken bakışlarının odağı bu kez bendim.

"Gitmişsin."

"Gitmemem mi gerekiyordu?"

İfadesi allak bullak oldu. "Hayır, o anlamda değil. Git tabii. Annem sonuçta."

MÛTENÂ  +18 (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin