20. bölüm

212 15 1
                                    

20. bölüme geldik! Heyecanla devam ediyorum yan karakterler için daha fazla sabırsızım!

İnstagram- ulduzmakh 

 Keyifli okumalar!

***

Silah sesi havai fişekler arasında duyulmuştu; gökyüzünü rengarenk ışıklar kaplarken, arkadaşlarımın çığlıkları kaplamıştı bahçeyi. Benim gözlerim Andıç'ın gözlerinde takılı kalırken onun endişesini hissetmiştim; sırtımı kaplayan o demir parmaklar aslında gerginliğinin belirtisiydi. Bu yüzden yüzümdeki tebessüm giderek yok oldu. Onun yerine tıpkı onun yüzündeki endişe var olmuştu.

Bir anda beni göğsüne çekmişti. Sesini duyuyordum ama aynı zamanda benim elimden tutup çekiştiriyordu. Nereye gidiyorduk? En önemlisi dışarıdaki heyecan çığlıkları bir anda felaketimiz olmuştu. İçeri koşarak girdiğimizde havai fişekler devam ediyordu. 2024'e geçmiştik ama yeni yılı böyle karşılayacağımızı tahmin etmezdim.

Andıç'ın sesini duyuyordum. "İyi misin?" diye bağırıyordu. Silah sesleri geliyordu. Neydi bu kargaşa? Kızların bana endişeyle baktıklarını gördüğümde aklımda canlanan sahnelere kapılmıştım. Gözlerimin önünde oldukça korkunç anılar gerçekleşiyordu. Silah sesleri, polis sirenleri saklandığım o küçücük dolabın karanlık havası. İnce delikten süzelen ışık... Bunların hepsi gerçekmiş gibiydi. Bedenim korkuyla kasıldığında belimde hissettiğim kocaman, sıcak ellerle kendime gelmiştim.

"Mayda!" Sesi sertti. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik.

"İ-iyiyim." Mırıltımı duyduğunda derin nefes alarak beni göğsüne çekmişti. Onun aksine ben rahat değildim; korku hala iliklerime akmıştı. Kızlara baktığımda Miray'ın korkudan dudaklarının mosmor olduğunu görmüştüm. Titreyen bedeniyle koltuğun üzerine oturduğunda bakışları dışarıdaydı. Bir anda benimle göz göze geldi. Oldukça uzun süre bakışları benim üzerimde dolanmıştı. Sanki dikkatlice bir şey düşünüyor gibiydi.

Ayça, "O... O neydi öyle?" diye sordu.

Serkan saçlarını geri atarak dışarı bakmak için hazırlandığında Ceren korkuyla perdeleri çekmişti.

"Bir bekle! Öylece bakma dışarı." Sesindeki tedirginlik ve korku salttı.

Burak hızlıca onların yanına gittiğinde Andıç'a baktı. "Polisi çağırmalıyız. Kim lan bu böyle eli silahlı? Yılbaşında? Kafayı yemiş amına koyayım."

Ceren dudaklarını dişleyerek, "Me-Melih mi acaba?" diye sordu. O an hepimiz birbirimize bakmıştık. Olabilirdi! Bunu nasıl düşünememiştik! İstemsizce bedenim gerildiğinde Miray'ın bakışları bende dolandı.

"Hayır, o değildi."

Burak kaşlarını çattı. "Nasıl o değildi? Sen nereden biliyorsun?"

Miray en sonunda bakışlarını benden çekerek Burak'a baktı. Omuz silkerek, "O değildi işte. Melih sence karşımıza dikilmez miydi? Her kimse amacı bizi korkutmak," diye mırıldandı. Bunları nereden biliyordu? Neden bana bakıyordu. Çocuklar da tıpkı Miray gibi bana baktılar.

Andıç sanki bu bakışların farkına varmış gibi bir anda bağırdı. "Ne oluyor? Ne bakıyorsunuz kıza?"

Burak bir anda Miray'ın karşısına dikelerek, "Sen nereden tanıyorsun Melih'i?" diye sordu. Şaşkınlıkla ona baktığında ayağa kalktı.

"Ne-nereden tanıyacağım? Tanımıyorum." Yanından geçip gittiğinde Burak onun koluna sarılmıştı. Üzerimizde hala montlarımız vardı. Silah sesleri kesilmişti ama hepimiz duvar dibine girmiştik. Pencerelerden uzaklaşmıştık.

MÛTENÂ  +18 (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin