21. bölüm

195 14 1
                                    

Yavaşça olaylar kızışmaya başladı. Oylarınızı ve yorumlarınızı deli gibi merak ediyorum. Lütfen okurken kendi düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. 

 İnstagram- ulduzmakh

 Keyifli okumalar!

***

Kazadan sonra çok ağlamıştım; hiçbir şey hatırlamıyor, kimliğimi sorguluyordum her zaman. Daha sonra psikolojik tedavi almış ve bu sırada öğrendiğim tek şey, ağlamanın veya üzülmenin geçmişi getirmeyeceği idi. Daha fazla ağlamayacağıma söz vermiştim. Ta ki Andıç'ın gözyaşını hissedene kadar. Birisi yanımızda ağladığında biz de duygulanır ve ağlamak isteriz ya, şimdi hissettiğim şey buydu. Dudaklarımdan ayrıldıktan sonra kıpkırmızı gözlerle bana bakmıştı. Onu yaralayacak bir şey söylemiştim. Bunun farkındaydım. Belki de...

Onun hayatındaki birini hatırlatmış olabilirim. Tüylerim ürperirken onun gözlerine baktım. Üzgündü. Andıç'ın o ukala tavırlarının aksine şu o kadar üzgün görünüyordu ki ona sarılmak istemiştim.

"Sorun ne? Yanlışlıkla bir şey mi söyledim?"

Başını iki yana salladı. "Yanlış bir şey yapmadın."

O kadar? Kimdi bu? Delicesine merak ediyordum ama bir erkeğin gözyaşı yanağından damladığına göre onun için önemli biriydi. Benimle öpüştüğü sırada başka birini düşündüğü gerçeği karnıma ok misali saplanırken bir an nefes alamadığımı hissetmiştim. Üzerimden kalkmasını sağladıktan sonra hiçbir şey dememiş önümdeki saatlerdir yaptığım şeyi yapmıştım; şöminenin yanan ateşini hissetmiştim. Sanki o ateşe ben düşmüşüm gibiydi. Sanki değil, öyleydi. Hoşlandığım çocuk benimle öpüşürken bir cümlemle ağlamıştı. Birini hatırlayıp ağlamıştı. Her şey olması gerektiği gibiydi.

İstemsizce bedenimi geri çektiğimi fark ettiğinde eliyle yüzünü sıvazladı. Bir çuval inciyi mahvettiğinden haberi var mıydı?

Bana yaklaşıp, "Çok özür dilerim. Ben... Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Bir anda oldu," demişti.

Onun devam etmesini istemediğim ayağa kalktım. "Pekala, bu kadar açıklama yeter."Gidecektim ki kolumdan tuttuğu gibi bana alttan bir bakış attı.

"Her şeyi yanlış anlamayı bırak. Beni dinle ilk önce."

Sinirle elini ittirdim. "Yanlış anlıyorum öyle mi? O zaman söylesene neyi hatırladın? Ya da dur sen zahmet etme, ben söylerim. Eski sevgilini... Bir şey söylesene."

Hiçbir şey demeyip sadece gözlerimin içine bakmayı sürdürdüğünde sinirlenmemek adına derin nefesler aldım. "Bak susuyorsun. Demek ki, doğru. O yüzden beni öpme! Onu hatırlayacaksan yanıma bile yaklaşma!" Onun açıklamasına izin dahi vermeden yanından uzaklaşmıştım. Bana söylemek istediği bir şey vardı. Eski sevgilisi olduğunu söylememişti, ama olmadığını da söylememişti. Kafam allak bullak olurken koşar adımlarla misafir odasına çıkmıştım. Kızların mışıl mışıl uyuduklarını gördüğümde sessizce odanın kapısını kapatıp, koltuğun üzerindeki yerime geçmiştim. Sabaha kadar uyuyamayacağımı bilsem de yine de gözlerimi kapatmaya çalıştım. Fakat bunun yerine gözlerimin önüne gelen Andıç'la öpüşmemizi silmek adına gözlerimi sımsıkı kapattım. Kahretsin! Ona teslim olmak istemiyordum hele o duygusal andan sonra asla! Peki kimi düşünüyordu? Sustuğuna göre sevgilisiydi. Bana yalan söylemeye bile tenezzül etmemişti. Yalan söylemesi tamam berbat bir fikirdi ama yine de bu kadar dürüst olması sinirimi bozmuştu.

Derin nefes alıp gözlerimi kapattım ve uykuya dalmak adına koyunları saymamış, bunun acısını Andıç'tan çıkaracağıma dair kendime küçük yeminler etmiştim.

MÛTENÂ  +18 (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin