0.6

810 133 60
                                    

Soğuktan bedeni titreyen beden aldığı tepsisi ile yemekhanede ilerledi.

Kendi arkadaş grubu cam tarafında ki masada olsa da Seungmin yemeklerini hep Jisung ile yerdi.

Onların gerisinde ki masaya oturup "Üşüdüm ya" diye söylendi. Jisung yüzünde belli olan endişesiyle elini alnına koydu.

"Ateşin var senin bebeğim, bugün dinlen bence".

"Sorun yok Jisung, gayet iyiyim". Bunu dese de gelen öksürük ile Jisung tek kaşını kaldırdı.

Tamam kabul etmeliydi ki iyi değildi. İç çekip başını salladı "Peki dinleneceğim bugün".

Kahvaltılarını bitirmeleri ile ikili yukarı çıkmış, Jisung hızlıca arkadaşını yatağa yatırmıştı.

"Güzelce dinlen tamam mı? İlaçlarını bırakacağım. Geldiğimde çorba yaptırırım da".

"Jisung iyiyim ben sen git hadi". Yüzüne bir gülümseme takınması ile iç çekti Jisung.

Kendisi üstünü değiştirip hazırlanırken Seungmin de yattığı yerde mayışmış, kapanmamak için savaşan gözleriyle onu izliyordu.

Jisung ona gülüp saçlarına öpücük kondurdu. "Çıkıyorum ben, dikkatli ol"

"Sende" diye mırıldandı gözleri kapanırken. Jisung odadan çıkarken kendi odasına ilerleyen Minho'yu gördü.

"Minho" diye seslenmesi ile "Jisung?" diyerek yanına geldi.

"Bugün sizin dersiniz yok değil mi?" diye sordu. Kendi bölümleri ikiye ayrıldığı için diğer grubun derslerini pek bilmiyordu.

"Evet sabah bir ders var ama hoca çok tutmuyor".
Daha sonra "Bir sorun mu var?" diye sordu ilgiyle.

"Ya Seungmin grip olmuş. Beyfendi götü donarak gezmeyi pek sever".

Minho'nun kıkırdaması ile kendiside güldü. "Neyse ona bakabilir misin diye soracaktım. Seungmin'i tanıyorum ve keskinlik kalktığı zaman odadan çıkmaya çalışacak".

Bu huyunu Minho da az çok bildiği için gülerek başını salladı. "Tamam dersim bittiğinde hemen yanına giderim. Bugün hasta köpüşe bakıcı olalım".

"Harika teşekkür ederim, Görüşürüz"

"Görüşürüz"

Aklına gelen ile durup "Ee ben nasıl gireceğim odaya" diye düşündü. Jisung da çoktan gittiği için iç çekip kendi odasına girdi.

Hazırlanıp bir saatlik dersine doğru gitti. Yan yana oturan arkadaşlarının ortasına oturup "Naber aşıklar" diyerek dalga geçti.

Changbin gülerken Chan göz devirdi. "Hadi bin neyse de ben kime aşık oldum?"

Minho tek kaşını kaldırıp arkasına yaslandı. "Oğlum Jisung işte. Hoşuna gitti çocuk kabul et".

Chan göz devirip kafasına vurmuş Minho ise abartılı bir şekilde kendini Changbin'in omzuna atmıştı.

"Changbin ben burada şiddet görüyorum".

"Ben boğarım onu" demesi ile "He sen isen ben kabul edelim yalnız" diyen Chan hepsinin gülmesine neden oldu.

Sınıfa giren hocaları ile susmuşlar, yoklama işi en sona bırakıldığı için ders de kalmak zorundalardı.

Hoca onları çok sıkmamış kırkıncı dakikada yoklama kağıdını sınıfta dolaştırarak dersi bitirmişti.

Üçlü de çıkarken "Kafeye mi geçsek?" diye sordu Chan. "Bana uyar ya Felix de yok zaten".

Chan ona göz devirip Minho'ya döndü. "Ben Seungmin'in yanına gideceğim. Köpüş hasta olmuş da".

Diğer ikisi gülmüş "Görüşürüz o zaman" diyerek yanından ayrılmışlardı.

Minho ise telefonun çıkarıp geçenlerde aldığı Jisung'un numarasını tuşladı.

"Minho? Anahtar için aradın di mi? Üzgünüm biraz acele yaptım unutmuşum. Bahçeye çık ben de oradayım şimdi hemen veririm".

Kendisine söz hakkı vermeden hızlı hızlı konuşup aramayı bitirmesi ile karalan ekranına baktı.

"Çatlak ya bu" diye söylenerek binadan çıktı.

Yanına gelen Jisung dan odalarının anahtarını alıp yurda doğru adımladı.

Bu sırada Seungmin'in bölüm binasında gençlerde çıkıyordu. Seayon gördüğü tanıdık beden ile "Minho!" diye seslenerek yanına koştu.

Gördüğü tanıdık yüz ile heyecanlandı genç. Kız yanına gelip "Bugün Seungmin gelmedi de. Mesajlarımı da bakmadı. Biraz endişelendim, senin haberin var mı?"

"Grip olmuş, bende şimdi onun yanına gideceğim".

Kız onunla beraber ilerlemeye başlayıp "Çok mu kötü ki?" diye sordu endişeli sesi ile.

"Oda arkadaşına göre öyle ama o da abartıyor olabilir" diyerek gülmüş genç kızda küçük bir tebessüm bırakmıştı ortaya.

"Yemekhanede ki abladan çorba yapmasını rica edebiliriz sonra ona götürürsün, güzelce içer".

"Evet öyle yapalım"

Yurdun yemekhanesine girip oradaki abladan rica etmişlerdi. Orta yaşlı kadın ise tatlı biriydi zaten. Hemen yapacağını söyleyerek mutfağa girdi.

Minho ve Seayon ise bir masaya oturup beklemeye başladı. Yanında ki kız yüzünden heyecandan titreyen ellerini ceketinin cebine attı.

"Seungmin ile gerçekten yakın oldunuz" demesi ile genç kız güldü. "Evet öyle olduk. Ablası gibi hissediyorum bazen".

İkiside güldü bu sefer. "Seungmin bana sizden de çok bahseder. Hepinizi çok seviyor gibi".

"Gerçekten mi? Ben hepimizden nefret ettiğine emindim". Seayon göz devirip güldü.

"Hayır tabiki çok seviyor sizi. En çok da senden bahsetti hatta". Minho yerinde dikleşti anında.

Gizleyemediği gülümseme ile "Ya ne diye bahsetti o kadar?".

Seayon sır verecekmiş gibi eğilip "Senin aslında çok nazik ve sevdiklerini önemseyen biri olduğunu söyledi. Kızgın dursan da çok eğlenceli birisiymişin. Ve çok yakışıklıymışın".

Minho gülüp geri çekildi. "Ee onun sözlerini sen onaylıyor musun?" diye sordu. Seayon düşünür gibi yapıp "Yani belli etmesen bile şuan Seungmin için çok endişe ediyorsun yani sanırım onaylıyorum".

Minho'nun kaşları havaya kalkarken güçlü genç kız. "Ayakların sürekli titriyor ve bakışların hep mutfağa kayıyor. Hemen Seungmin'in yanına gitmek ve iyi mi bakmak istiyorsun".

Ayağını durdurup bakışlarını kaçırdı. "Haklı olabilirsin". Kız güldü tekrar bu sırada içeri giren kişi ile susmuştu.

Minho da onun baktığı yere döndü. Gastronomi bölümünde olduğunu bildiği uzun sarı saçlı kız arkadaş grubu ile yemeklerini alıyordu.

Seayon'u gören sarışın göz kırpmış cam tarafında ki masaya geçmişti arkadaşları ile.

Minho'nun kaşları çatılırken önüne döndü. Ama yüzü kızarmış bir Seayon görmeyi kesinlikle beklemiyordu.

---

Zort minho

Baysss

Heather // 2min ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin