"Ders bu kadar çıkabilirsiniz"
Sınıftan çıkan hoca ile sarışın kamerasını boynuna takmış, çantasını alarak sınıftan çıkmıştı.
Boynunda takılı olan kamerada fotoğraflarını incelerken bahçeye çıktı, farklı grupta olan Chanlar ile bulusacaktı.
Kameraya baktığı için görmediği taş ile ayağa takılırken düşeceği sıra beline bir el dolandı. Kalbi az önce ki an yüzünden hızla atarken şaşkınlıkla arkasına baktı.
Chan'da en az onun kadar korkmuş bir şekilde ona bakıyordu.
Jisung kendini toparlarken "İyisin değil mi?" diye sordu Chan, eğilip düşen şapkasını almıştı. Saçlarına tekrar geçirirken Jisung başını salladı. "Evet iyiyim, teşekkür ederim".
Chan omuz silkmiş "Sorun değil, önüne bakarak yürü ben olmasam gidiyordun cidden, hava da karanlık zaten".
Chan'ın sıraladığı cümleler ile hafifçe güldü. "Derste çektiğimiz fotoğrafı inceliyordum da, siz bunları yaptınız değil mi?"
Chan'a fotoğrafları gösterirken başını salladı "Daha değil haftaya halledeceğiz".
Anladım diyerek başını sallayan Jisung ile "Gidelim mi?" diye sordu Chan. "Gidelim" diyen sarışın ile beraber ilerlemeye başladılar.
Changbin, o ve Chan çektiklerini düzenlemek için buluşacaklardı. Minho ise son editlerini halledecekti.
Geldikleri kafe ile Chan onun önden geçmesini beklemiş ardından içeri girmişti.
Changbin'in yanına ilerlerken sevgilisi ile konuşan genç. "Benimkiler geldi bebeğim, ben seni ararım eve giderken tamam mı?"
Karşıdan konuşan Felix ile gülmüş "Tamam tamam, seviyorum seni" diyerek aramayı bitirmişti.
"Evet halledip bitirelim artık şunu" diyen Chan ile bilgisayarı açmış çekimleri incelemeye başlamışlardı.
Yurdun kütüphanesinde ders çalışan Seungmin ise derste aldığı notlarını düzgün bir şekilde geçiyordu.
Minho yüzünden buraya gelmek alışkanlık olmuştu ve kabul etmeliydi ki daha huzurlu bir ortama sahipti.
Karşısında hissettiği hareketlilik ile başını kaldırmış, Minho ise bilgisayarını ve çantasını masaya koymuştu.
"Niye haber vermiyorsun köpüş" diyerek küçüğünün yanağından makas aldı.
"Ay bir anda üniversitede ki kütüphaneden vazgeçip buraya geldim ki"
Minho karşısına oturup gözlüklerini taktı. "Burası çok daha huzurlu değil mi?" diye sordu.
Gözlükleri ona daha fazla çekici yaparken iç çekip başını salladı Seungmin. "Evet öyle".
Buraya gelen kişiler çok azdı hatta bazen sadece ikisinin olduğu zamanlarda oluyordu.
"Sen ne yapacaksın?" diye sorması ile Minho bilgisayarını çantasından çıkardı. "Filmin son editlerini yapacağım, oda arkadaşın Yeonjun olunca bunu bile kütüphane de yapman gerekiyor"
Seungmin kıkırdadı, Minho ondan cidden fazla şikayetçiydi. "Sen ne çalışıyorsun?" diye sorması ile omuz silkti. "Öyle notlarımı düzenliyorum, oda da odağım dağıldı hep öyle olunca çıktım".
"İyi yapmışsın, o zaman kolay gelsin bize". Seungmin güldü "Kolay gelsin bize" diyerek notlarına geri döndü.
Minho da kulaklığını takmış, bilgisayarına dönerken ikiside sessizce çalışmaya başladı.
Notlarını bitirip dosyasına koyan Seungmin geriye yaslanıp gerindi. Bilgisayara odaklanan Minho ya bakmış, ikisine kahve almak için ayağa kalkmıştı.
Kahve makinesinin yanına giderken kütüphane de olan tek tük kişinin de çıktığını gördü. Makineden ikisine kahve almış masaya geri dönmüştü.
Önüne bırakılan kahve ile Minho başını kaldırırken Seungmin bir şey demeden yerine oturdu. Minho gülüp ona göz kırparak çalışmasına döndü.
Seungmin ise küçük bir hareketin kalbine olan etkisinin azalmasını beklemişti.
Dönem sonu için yazdığı kitabı açarken bir saatte onunla ilgilenmiş artık gözleri açıldığı için odaklandığı defterden başını kaldırmıştı.
Gözlerini kaşıyıp karşısındaki büyüğüne döndüğünde ise onu bilgisayar değil cama bakarken buldu.
Kendiside cama döndüğünde yağan yağmuru fark etti. "Cami kapatsaydın ya, su olmuş" dedi.
Minho bakışlarını camdan ayırmadı "Kokusu güzel ama" dedi. Seungmin de kendi tarafına ki camı açıp temiz havayı içeri alırken güldü.
"Yağmuru seviyorsun cidden" dedi. "Galiba öyle, geceleyin yağan yağmur özellikle bana güven hissi veriyor. Özellikle onunla karışan toprak hissi".
Seungmin ayakta dışarıyı izlerken bakışları büyüğüne döndü. "Ben gündüz yağmurunu seviyorum" demişti.
Minho da merakla ona dönerken "Neden?" diye sordu.
Seungmin camın oradaki küçük çıkıntıya oturdu. "Görüntüsü güzel, yani mutluluk veriyor aynı zamanda ondan sonra güneş çıkması ile oluşan gökkuşağı çok güzel. Yağmur sonrası doğa da tekrar uyanıyor ve o yemyeşil görüntü gerçekten büyülü gibi".
Gözlerinde ki parıltı büyük olanı güldürdü, kendiside ayağa kalmış Seungmin konuşmaya devam ederken masanın etrafında diğer tarafa dolanmıştı.
"Evet kesinlikle gündüz yağan yağmur diyorum ya". Başını çevirmesi ile önünde bulduğu Minho ile nefesini tuttu.
Minho ise kolunu uzatıp camı kapatmış, cam ile kendi arasında kalan küçüğüne dönmüştü.
"Hem zıt hem uyumluyuz demek ki minik"
Dibinde ki beden yüzünden nefesini tutma ihtiyacı hisseden genç başını salladı. Kızardığından oldukça emindi.
Minho geri çekildi "Yağmur hep üstüne geliyordu" diyerek az önce ki hareketini açıkladı. Elini uzattı "Gene hasta olmadan in hadi" dedi.
Hala sessiz olan genç ise elini tutup oturduğu yerden inmişti. Yine dib dibe gelirken Minho güldü.
"Dibime geldiğin her seferinde yanaklarını bu şekilde kızacak mı senin?" demesi ise küçüğünün dehşetle daha çok kızarmasına neden olmuştu.
---
Bir iki bölüme olursunuz siz
Nasıl gidiyor fic
Son bölümler oy azıcık düşmüş üzücü:(Baysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather // 2min ✓
Fanfiction'Sevdiğin kişi olmak istiyorum' "Hala hatırlıyorum Aralık ayının üçünü Senin kazağını giymiştim Bende daha güzel durduğunu söyledin" 2min Changlix Hyunin Chansung