1. Bölüm

64.5K 4K 1K
                                    


Merhaba 🧚
Eski bir hikayedir. Visal gibi düzenleyerek paylaşıyorum. ♥️
Eskiden okuyanlar için isimlerde de sahnelerde de ufak değişiklikler yaptım. Bilginize. 🤍

Bölümler de hikaye de kısa bir hikayedir.

Oy verdiyseniz keyifle okuyun.

...

Küçük bir mahallenin, küçük bir evinde 24 yıl önce dünyaya gelmiştim. Yine o küçük evde işsizlik dönemimde pineklemekle meşguldüm. Çocuk gelişimi mezunu olarak atanamamış, kreşlere de zor çalışma şartlarından dolayı biraz ara vermiştim. Son 2 ayım çok daha zor bir mesleği yapmakla geçmekteydi. Ev hanımlığı... Hiç bitmeyen silip süpürme işleri, bir türlü toparlanmayan mutfak, ardı arkası kesilmez çamaşırlar ve annemin katılıp tüm işlerini bana bıraktığı altın günleri koşturması. Daha dün o gün bizde olduğu için evde hummalı bir temizlik, pasta börek ve ardından yine temizlikle geçmişti.

Bugünü ise kendime ayırıp biraz olsun dinlenmekle geçirmek için koltuğun karşısına uzanmıştım ki "Leyla." dedi annem bağırarak.

Cevap verip vermemekte kararsız kaldım. Zira bir adım daha atacak takatim kalmamıştı bütün haftanın üstüne. Sonra tekrar ''Leyla.'' Diye bağırınca kutu kadar evde de çok bir kaçışım olmadığını bildiğimden "Efendim anne." Diye bağırdım. Olabildiğince yüksek bağırmıştım çünkü duymama gibi bir huyu vardı. Ya da duyuyordu ama illa yanına kadar gitmemi bekliyordu. Bu sefer öyle olmadı ama kendisi hızlı hızlı geldi. Bir telaş, heyecan sanırsın piyango bize vurdu. Dün altın gününden gelen altınlarla kendine yaptığı kocaman tuğralı bir kolye, elinde kuyumcu çantası, kollarında parıldayan bilezikler... Karşımda kuyumcu olarak duruyordu.

Nefes nefese karşıma oturduğunda uzandığım yerden ayaklanıp sürahiden bir bardak koyup ona uzattım. ''Hayır olsun sen niye böyle nefes nefese koştun. Birine bir şey mi oldu?''

Elindeki suyu tek seferde içtikten sonra "Sana ne diyeceğim." Dedi sırıtarak. O yüzündeki gülümsemeden kötü bir şey olmadığı anlaşılıyordu ve ben de derin bir nefes alarak kalktığım koltuğa oturdum.

Aile içi dedikodularımızdan biriydi muhtemelen ve benim aklıma ilk gelen "Necmiye mi hamileymiş?" oldu.

Kuzenim olurdu kendisi. 7. Çocuğu doğurduğundan ve hala durulmadığından her sene bir kez bunun şaşkınlığını yaşardık. Bu sene daha o haberi almadığımız için konu onunla ilgilidir diye düşündüm. Hayır koskoca insanlar korunmayı da bilmiyorlardı. Hamileyken hamile kalacaktı yakında.

"Yok kız," dedi yüzünde silinmeyen o gülümseme, kızarmış yanaklarının sevimliliğiyle. "Bu sefer seninle ilgili."

Mahallenin ilk okul bebesinin bile dedikodusunu duymaya hazırdım ama benimle ilgili benim bile haberim olmayan bir dedikodunun annem tarafından bana sunulmasına hiç hazır değildim. Şaşkınlığım merakımla perçinlendiğinden "Benimle ilgili mi?" Dedim.

"Evet. Bahriye aradı demin."

"Ee?" dedim gözlerimi büyüterek. Bahriye teyze mahallenin çöp çatanıydı ve işlerin benim tarafımdan pek de iyiye gideceğini sanmıyordum şu saatten sonra.

"Akın var ya." Dedi sanki çok tanırmışız gibi.

"Hangi Akın?" Diye sordum. Hafızamda Akın ismine dair hiçbir şey yoktu. Öyle birini tanımadığıma emin olacak kadar yoktu.

"Nuran yok mu mahalleden." Ben anlamamış gibi bakmaya devam edince annem anlatmaya devam etti. "2 katlı evleri var. Bahçesinde bir sürü meyve ağacı var. Sen hep önünden geçerken eriklere ağzın sulana sulana bakarsın. Hani sanayide dükkanları var. Hali vakti yerinde olan. Onun oğlu."

Elzem: Leyla GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin