26. Bölüm

19.5K 2.3K 515
                                    

Hafta bitmeden yetiştim. Oy verdiyseniz keyifle okuyun ❤️

Bir kadının düşebileceği belki de en kötü haldi Elif ablanınki. Sevdiği, güvendiği, ben bununla bir ömrü bitiririm dediği adamı karşısında başkasıyla görmek...

Ne yapacağını bilemedi. Böyle bir şeye insan nasıl bir tepki verirdi? Ben olsam ne yapardım mesela? Tutar saçından başından yolar mıydım yoksa hiçbir şey demeden çeker gider miydim? Sonra bunu düşünmek bile bir hayli kötü hissettirdi bana. Kendimden, bunu yakıştırmaya çalıştığım adamdan utandım. Ne bileyim. Ben öyle çok güvenmişim öyle sevmişim ki düşüncelerimde ona toz bile konduramadım. Bakışlarım Akın'ın üzerine doğru kaydığında yüzünde içinde bulunduğumuz durumun şaşkınlığını yaşadığını gösteren bir bakış vardı.

''Ne oluyor burada?'' diye soran da o oldu zaten. O an bakışlarım Elif ablaya kaydığında sanki donmuş bir andan onu çıkaran Akın'ın sesi olmuştu. Kilitlenip kalışının ardı hissettiği o ağır yük öylesine ağır gelmişti ki düşüp kalacak sandım. Olduğu yerde sendeledi, kapı eşiğine tutunmak istedi lakin onu bile kendine yabancı, ihanet eden olarak gördü. Birinin yardımına ihtiyacı olduğunu anladığım o an bana dayanması için ona doğru yanaştım. Koluna doğru girdiğimde kucağımdaki Asaf da mızırdanmaya başlamıştı. Hissediyordu ve hissettiği şeyler hoşuna gitmiyordu. Elif ablanın bakışları usulca bana döndüğünde gözleri dolu doluydu ve ''Asiye.'' Demişti sadece fısıltı gibi. Devam etmemişti. Ben anlamıştım zaten öncesinde de. Anlattıklarından, görünce yıkılışından. Onlar bunu yapmaktan bile çekinmedi ama Elif abla düşündüğü şeyin doğru çıkıyor oluşundan utandı. Bana yaslanışından dermanı olmadığını anladığımda Akın alamadığı sorunun cevabını ''Pek de iyi şeyler olmuyor sanırım.'' Diye tamamladı.

Sesinin tonu bir hayli baskınken, olduğu yerde doğrulunca da büyüyen devasa bir bedene sahipti. Ablasının arkasında dimdik durduğunda gölgesi ikimizin de üzerini kapattı.

''Elif...'' dedi Hakan öne doğru bir adım atarak. ''Ben... Ben seninle konuşmaya gelecektim.''

Sesindeki tonda pişmanlık yoktu, suçluluk yoktu, telafi etme zaten olmazdı ama onun içinde bir çaba yoktu. Gelecektim deyişi sanki Asiye'yi anlatacaktım ama ondan vazgçemeyecektim der gibiydi.

Hakan abinin annesi de onların arkasında ''Ne olu-'' diye belirdiğinde sorusunu tamamlamasına gerek kalmadı. ''Elif.'' Dedi mahcup bir ifadeyle. O da gerisini getiremedi. Elif abla olduğu yerde doğrulurken Asiye'nin Hakan'ı tutan eli yavaşça yere düştü ve ''Ben bilmiyordum en başta.'' Diye girdi söze. ''Boşandınız sanmıştım.''

İşte o cümle Akın'ın her şeyi net bir şekilde anlamasına ve ortalığın birbirine girmesine sebebiyet verdi. ''Ulan sen...'' diye başlayan cümle bavulları yere atıp Hakan'a yumruğu geçirmesiyle son buldu. ''Senin ben gelmişini, geçmişini, ecdadını...'' Hakan'ın yere düşmesi, Akın'ın durmayıp üzerine çıkıp attığı yumruklar, Elif ablanın onu tutmaya çalışması, kucağımda Asaf ile birlikte müdahale edemediğim için sadece ''Akın!'' Diye bağırıp çağırıp sesimi duyurma telaşım, Hakan'ın annesinin ve Asiye'nin ayırmaya çalışırken çığlıkları hepsi birbirine girdi. Komşuların toplanması da an meselesiyken ''Yeter.'' Diye bağırdı Elif abla.

Elif ablanın çığlığıyla birlikte Asaf katıla katıla ağlamaya başladığında öyle bir hışımla Akın'ın kolundan çekti ki öfkesinden aldığı güç bir hayli fazlaydı. ''Yeter!'' diye bağırdı tekrar geri çekilerek. ''Allah aşkına durun.''

Akın nefes nefese Hakan'ın üzerinden kalktığında kolundan tutup hızlıca yanıma doğru çektim. Kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyor, Akın'ın gözünde dinmeyen o öfkeden korkuyordum. Başımıza, başına bir iş gelmesinden korkuyordum. Hakan yerden kalktığında yüzü gözü kanlar içindeydi. Annesi ve Asiye onunla ilgilenirken suçlu olduğunu bildiği için ağzını bile açmadı.

Elzem: Leyla GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin