11- FARKLI BİR ŞEYLER

31.1K 3.1K 907
                                    

"Mamá, está bien, estaré en casa pronto. No te preocupes."

Anne, tamam birazdan evde olurum. Endişelenme.

Telefonun diğer ucunda annemin panik halindeki sesi gelirken az önce farklı bir dilde konuştuğum için yanımdan geçen iki çocuk sohbetlerini bölüp kısaca bana baktılar. Artık bu bakışları tanıdığım için sorun etmiyordum, üstüne düşmüyordum.

Annemin kendine has ufak azarlarını dinlerken etrafıma bakındım, karanlık çoktan çökmüştü ve ben hâlâ yürüyordum. Bugün çarşıya çıkıp kendi başıma dolaşmak istemiştim ama yanlış otobüse bindiğim için ortalama bir saat uzaklıktaki yerden yürümek zorunda kalmıştım.

Taksiye ne kadar binmek istesem de yanımda para yoktu, çarşıda sadece yemek yerim ve bir şeyler içerim diye çok az miktarda para almıştım. Babam yanında çok para taşırsan çalarlar dediği için korkuyordum, para önemli değildi ama o aksiyon anını yaşamak istemiyordum.

Yürüyüş yapmak iyi gelir diyerek, internetteki konum takip uygulamasına aldanarak yürümeye başlamıştım. Otuz dakikalık mesela kaldı diyerek, sürekli yenilenerek beni ortalama bir buçuk saattir dolandırıyordu. Öyle yerlerden geçmiştim ki taksi bile yoktu etrafta.

"Estoy a la espera."

Bekliyorum.

Annem bir şeyler homurdanarak telefonu kapattı, nerede kaldığımı sormak için bin kere aramasaydı haberi bile olmadan eve varacaktım. Yalan söylemeyi beceremediğim için kendimi anında ifşa etmiştim. Babamı göndereceğini söylediğinde ise eve yakın olduğumu söyleyerek zar zor vazgeçirmiştim.

Bir de babamın azarlarını çekemezdim.

Telefonu kapatıp cebime iliştirdim, buradan itibaren yolumu biliyordum internetteki saçma konum bilgisine ihtiyacım yoktu. Eve yaklaşırken bir sigara çıkarıp yaktım, dünden beri içmediğim için ilk dumanda başım dönecek gibi oldu. Tek elimi cebime koyup soğukta, karanlık sokakta ilerlemeye devam ettim.

Yine birkaç sokağı karıştırıp araya girdiğimde sigaram bitmişti, sokaklar birbirine aşırı benziyordu ve kafam karışıyordu. Telefonumu çıkaracağım sırada yıkık dökük binanın önündeki erkek topluluğu dikkatimi çekti.

Özellikle duvara sağ ayağını yaslamış, sigara içen Aliseydi.

Telefonumu yavaşça çıkarırken gözlerimi ondan çekemiyordum, yutkunup istifimi bozmadan dümdüz ilerlemeye başladım. Onun benim olduğum tarafa bakacağını hissettiğim an telefona bakmaya başladım. Ne için elime aldığımı bile unutmuştum, menüyü açıp kapatıyordum ikidebir.

Tam önünden geçip yürümeye devam ettiğim sırada bir ıslık sesi geldiğinde adımlarım yavaşladı, kafamı kaldırıp geriye kısa bir bakış attığımda Aliseydi ve arkadaşlarının benim olduğum tarafa baktığını gördüm. Furkanı şimdi fark ediyordum hatta.

Islık çalanın Aliseydi olduğunu sağ ayağını zeminle buruşturup bakışlarını benden çekmeden üzerime yürüdüğünde anladım. Telefonun ekranını kapatıp onun gelmesini bekledim, Aliseydi gelip karşımda durdu.

Heyecanlanmıştım.

"Hayırdır?" diye sordu tam önümde dikilip, sigarasını kalem gibi tutuyordu. Kaşları hafifçe çatılmıştı. 

"Ne?"

"Bu saatte ne işin var burada?" diye açıkladı bu sefer, sorusuna karşılık hafifçe gülümsedim.

"Çarşiya gitmiştim ben, ordan dönüyorum."

Kaybolduğumu elbette ki söyleyip rezil olmayacaktım.

Gözlerini kısarak yüzüme baktı ve sigarasından bir duman çekti içinden.

"Çarşı arabaları bu tarafa uğramaz, yürüyerek mi döndün?"

Kaybolduğumu anlamış gibiydi, çaktırmamaya çalışıp güldüm ve elimi enseme götürüp kaşıdım.

"Yaaa evet, hava güzeldi biraz yürüyüş yapmak istedim." dediğimde kaşları havaya kalktı, varla yok arası dudakları kıvrıldı.

"Hava o kadar güzel ki burnun kıpkırmızı olmuş."

Bozuntuya vermeden güldüm, o bana aldırmadan geriye dönüp eliyle geliyorum anlamında bir işaret yaptı. Arkadaşları kafasını sallarken yeniden bana döndü.

"Hadi yürü seni eve bırakayım, bu saatte bizim mahalle pek tekin olmaz." dedi eli cebine koyup, ardından anlamayacağımı bilirmiş gibi. "Burası akşam olunca tehlikeli oluyor."

"Aaa yok, ben kendim giderim teşekkur ederim." desem de bana aldırmadan yürümeye başladı. Olduğum yerde heyecanla ona baktım, yürümeden önce de geriye baktığımda Furkanın bize baktığını gördüm ama aldırmadan Aliseydi'nin peşine takıldım.

Aliseydi'nin yanına yetiştiğimde ara sokağa girdik. Hiç konuşmadan dümdüz önüne bakıyordu, sigarasını atıp diğer elini de cebine koydu.

Madem konuşmuyordu neden eve bırakma teklifi yapıyordu ki?

Yüzüm asık bir şekilde önüme döndüm ve kafamı hafifçe eğdim.

"Sana bir şey mi yaptım ben?" dedim dayanamayarak.

"Ne gibi?" diye sordu umursamazca.

"Eskisi gibi konuşmuyorsun benimle."

Sesini çıkarmadığında bakışlarımı ona çevirdim, dümdüz önüne bakıyordu yine. Bilerek cevap vermemişti.

"Aliseydi?"

Sıkıntılı bir nefes aldı, sinirlenmiş gibiydi.

"Yoldan çıkarma beni." diye mırıldandı, kaşlarım çatıldı.

Dümdüz yürüyorduk, bir şey yapmıyordum.

"Bir şey yapmadım ki?" dedim onu ittim mi acaba diye düşünüp aramızdaki mesafeye bakıp.

Kafasını iki yana salladı, babamın söylediği Tövbe estağfurullah sözünü kullanıp kafasını yukarı kaldırdı. Bir şeyler daha mırıldandı ama ben anlamadım, kafasını iki yana oynatıp bir derin nefes daha aldı.

Evimin önüne gelene kadar bir daha konuşmadık, apartmanın önüne geldiğimizde durup ona baktım. İçeri girmemi bekliyordu.

"Teşekkur ederim."

Kafasını salladı yalnızca, gözlerimi ondan zorla alıp kapıyı açıp içeri girdim. Merdivenleri yavaş yavaş çıkıp üzgünce eve vardığımda annemin azarlarını dinlemeden önce pencerenin önüne gittim, onu izlemek için perdeyi açtım.

Apartmanın hemen karşısında durmuş balkona bakıyordu, saniyeler sonra pencereye gözü değdi, anında bakışlarını çekip arkasını döndü ve sigarasını içerek yürümeye başladı.

Kapının önünde yeni sigara yakıp neden balkonu izlemişti ki? Anlam veremeden sokaktan kaybolana kadar onu izledim.

***

Kitap size basit ve ergence gelebilir. Lise kurgusu bu, lisede en fazla ne yapılır zaten hepsi ergen aq

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin