Maraba,
Kitapta model vermiyorum ama marcoyu icardi, ufuku dzeko, aliseydi zaniolo olarak düşünüp yazıyorum ama siz isterseniz Burak Ozciviti bile düşünebilirsiniz serbest
***
Babaannem beni her gördüğünde 'yüzündeki gülüş hiç solmasın' diyordu, geldiğimden beri istisnasız her defasında.
Son zamanlarda ise daha az gülüyordum.
Türkiye'ye geldiğimde tek zorlanacağım konunun kültür farkı ve dil olacağını düşünüyordum. Uyumlu biri olduğum için kolayca uyum sağlayacağımı biliyordum.
Şimdi ise zorlandığım şey bunlar değildi, kalbimdi. Kırgınlıklar, heyecanlar ve yeni keşfettiğim duygular yüzünden hiç mutlu değildim. Açığa çıkmak için debelenen duygularım Aliseydi bana her baktığında ortaya çıkıyordu, bakmadığında bu duygularım gün yüzüne çıktığı için kalbim kırılıyordu.
Okuldan nefret ediyordum.
Hayatımda hiçbir insandan nefret etmezken, Furkan'dan nefret ediyordum.
Nefret duygusu bile beni üzüyordu çünkü böyle bir insan değildim, değişiyordum.
Merdivenleri yavaş yavaş çıkarken düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan şey fizik öğretmeninin sesiydi.
"Oğlum!" ders saati olduğu için benden başka kimse koridorda değildi, tarih öğretmeni gelmediği için dersimiz boştu ve bunu teneffüs saatinde öğrenince sınıfa geçmek için acele etmeden bahçede biraz daha oturup kafa dinlemiştim.
Vücudumu öğretmenler odasından çıkan, gözlüklü kadın öğretmene çevirdim.
"Efendim?" dedim saygı dolu bir sesle, herkes gibi hoca demek istiyordum ama dilim dönmüyordu. Öğretmenim demek zaten daha zordu, zorda kalmadıkça hitap kullanmıyordum.
"Oğlum 12-E sınıfında Halil Çakır'ı çağırabilir misin? Gülizar hoca çağırıyor dersin."
Ufuk'un sınıfıydı.
"Tamam çağırıyorum." dedim hafifçe gülümseyip.
Öğretmen kafasını sallayıp dağınık saçıyla elindeki kağıtlara bakarken içeri girdi. Sıkıntılı bir nefes aldım, arkamı dönüp merdivenleri çıkmaya başladım.
12-E Halil Çakık, Gülizar hoca çağırıyor... İçimden tekrarlayarak merdivenleri çıktım ve sınıfımın olduğu koridora geldim. Bizim sınıfın kapısı açıktı ve içeriden gülüşme sesleri geliyordu.
Aliseydi ve tayfası koridordaki kalorifere yaslanmış sohbet ediyordu. Aliseydi'nin bakışları bana döndüğünde anında çevirdim gözlerimi, iki gece önceki saçmalık hâlâ sinirlerimi bozuyordu.
O geceden sonra bakmak dışında hiçbir şey yapmayıp, tek kelime konuşmamıştı benimle.
Beni izlediğinin bilincinde yürümeye devam ettim, 12-E sınıfı onların durduğu yere yakındı. Sanki onların yanına yürüyormuşum gibi durunca bakışların bana döndüğünü anladım. Umursamadan sınıfın önünde durup kapıyı tıklattım.
"Sınıfları karıştıracak kadar mal mı oldun?" dedi Furkan dalga geçerek, içeri girmeden önce omzumun üzerinden ona ters ters baktım.
Gözlerimi ondan çevirirken yanlışlıkla Aliseydi'ye baktım. Az öncekinin aksine sinirli bakıyordu.
Gözlerimi zorla ayırıp kapıyı açtım ve içeri girdim. Karşımda Edebiyat öğretmenini gördüğüm an yüzümdeki ifadeyi düzelttim, çekingen bir tavırla gülümsedim.