8- KOPYA

30.6K 2.9K 991
                                    

Herkesin korkutuğu o gün gelmişti.

Bugün matematik sınavı vardı ve sınıfta bir curcuna hakimdi. Diğer sınavlara kıyasla bu dersi daha çok ciddiye alıyor görünüyorlardı. Çoğu en olmadık yerlere formülleri yazarken, kimi de söyledikleri kopya düzeneği üzerine çalışıyordu.

O kadar zor durumdalardı ki tavana bile kopya yazıyorlardı çünkü matematik öğretmeni sınava girmeden önce herkesin üstünü arayıp hiçbir kağıt ve telefonu bırakmıyormuş.

"Geri zekalı Timur, sürekli kafanı kaldırıp baktığında hoca anlamayacak mı?" dedi Kemal elindeki buruşmuş kağıdı açarken. Timur sıranın üzerine çıkmış tavana formülleri yazıyordu.

"Zaten göremiyorum ki orayı amına koyayım, kendimi güvende hissedeyim diye yazıyorum. Çabalamadan ölüme gitmek ağrıma gidiyor."

İkisi atışıp konuşmaya devam ederken yan tarafımda oturan, diğerlerinin aksine sakince sınavı bekleyen Aliseydi'ye döndüm. Telefonuyla uğraşıyordu.

"Aliseydi," dediğimde telefondan kafasını kaldırmadan 'hm' dedi. "Sınavdan bu kadar korkuyorlarsa neden çalışmıyorlar?"

Kopya çekmeye harcadıkları mesaiyi çalışmaya harcasalar muhtemelen iyi alabilirlerdi.

"Ne kadar çalışsalarda akıllarına girmez." dedi sakince.

"Akıla girmek ne demek?" diye sordum anlamayarak, sıkıntılı bir nefes alıp telefonunun ekranını kapattı ve olduğu yerde belini dikleştirip elini yanağıma uzatıp, yanağımı saniyelik olarak sıkıp hemen ardından elini ensesine götürdü ve kazır gibi kaşıdı.

"Fazla merak iyi değil Marco, çok soru soruyorsun." dedi gözlerimin içine bakarak.

Onun dokunduğu yer alev almıştı.

Utanarak güldüğümde bu sefer samimi bir şekilde güldü yüzüme. Elini ensesinden çekip derin nefes alarak geriye yaslandı.

Öğretmen gelene kadar yüzüne bakamadım, sınıfta çoğu kişi yanağımdan makas alıyordu ama neden şimdi bu kadar uyanmıştım ki?

Öğretmen gelip herkesi ilk başta tahtaya kaldırdı, sıraları aradı. Kimisinin kopyasını görüp küfür ederek sildi, daha sonra gelip tek tek üzerimizi arayıp oturmamızı söyledi.

Şokla izlemiştim olanları, havaalanında bile böyle aranmıyorduk.

Sınav kağıtlarını dağıtırken, kağıda bakan herkes yüzünü buruşturuyordu. Kağıt önüme konduğunda sorulara baktım, sadece problemler vardı ama çok uzundu. Aliseydi ise bakma gereği bile duymamıştı.

Herkes sadece ismini yazıp etrafına bakınmaya başladığında bir tek Serkan kağıtla ilgileniyordu. O kişi tüm sınıfın umuduydu, sınıfın ortalamasına göre matematiği en çok bilen oydu. Ortalama sıfır olduğu için yetmişlerde puan alması sınıfın onu matematik profesörü ilan etmesine sebep olmuştu.

Kalemi elime aldım ve ucuna bastırıp gözlerimi sorulara diktim. Türkçe sınavı olsa çuvallardım ama matematikde iyiydim ve sadece problemler vardı.

"Aliseydi bekle ilk soruyu çözsün söyleyeceğim." Furkan orta sıradan fısıldayarak bizim tarafa konuştu.  Aliseydi'ye dönüp baktığımda yalnızca kafasını sallamıştı.

Gözleri benim üzerimdeydi, daha doğrusu sınav kağıdımda.

İlk soruyu birkaç dakika içinde çözüp ikinci soruya geçtiğim sırada göz ucuyla yanımdaki bedene baktım. Afallamıştı ama ardından dudaklarının kenarı kıvrıldı.

Dudaklarımı yalayıp ikinci soruya geçtim, biraz daha uğraştırmıştı bu soru. Üç dakika ardından onu da çözdüğümde Aliseydi'ye yanaştım, sınav kağıdımı ona yaklaştırdım.

"Yaz." dediğimde hoşuna gitmiş gibi çaktırmadan sırıtarak kalemini eline aldı. Cevapları yazmaya başladı.

O sırada Furkan'ın sesini duydum.

"Lan,"  dediğinde dönüp baktım, gözleri kağıdımdaydı. Şok olmuştu. "Hayalet sevgilimin sözleri yazmıyor değil mi orada?"

Kaşlarım çatıldı.

"Ne sevgilim?" diye sordum, bana aldırmadı.

"Aliseydi, bize de verin." dediği sırada öğretmen bizim tarafa gelince susmak zorunda kaldı. Herkes önüne döndü.

Matematik öğretmeni gelip yanımda durdu, elini beline bağlayıp sınav kağıdımı inceledi. Ve sınav bitene kadar yanımdan hiç ayrılmadı, öylece bekledi.

Sınav bitene kadar Aliseydi en azından görebiliyor diye hızlı hızlı çözerken, öğretmen kağıtları toplarken onun sınav kağıdının bomboş olduğunu gördüm. İlk soruyu da silmişti, gözlerim irice açıldı. Hoca kağıdı alıp giderken şaşkınca ona sordum.

"Neden?" diye sorduğumda kalemi elinde oynatmaya başladı.

"Bizimkilerden ayrı gayrı bir şey yapmam." dedi yüzüme bakmadan.

Sınıftaki kimse kopya çekemediği için kendisi de hiçbir şey yazmamıştı.

Bu tavrına afallayarak bakarken öğretmen sınav kağıtlarını değerlendirmeye başladı. Hiçbir şey demeden önüme döndüm.

Öğretmen teneffüs zili çalana kadar, yani beş dakika içinde sınav kağıtlarını okudu.

"Sınav sonuçlarını açıklıyorum sonra siktir olup teneffüse çıkın." dediğinde sessizce bekledik.

"Furkan, 30." dedi ve ardından gözleri beni buldu. "Emin 100."

Tüm bakışlar bana dönmüştü.

Aliseydi'nin aksine tebrik eder gibi değil de, düşmanlıkla bakıyorlardı.

***

Diğer bölümlerde herkes sınıfta birbiriyle eğlenirken Marco

Diğer bölümlerde herkes sınıfta birbiriyle eğlenirken Marco

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin