14- FENERLİ

31.5K 3.3K 1.5K
                                    

Fenerlinin şarkısı; Ne Farkeder- ElMusto

Ders arası sigara içmek hiç adetim olmasa bile diğer dersin boş geçeceğini bildiğimden sigaramı kapıp tuvalete ilerledim.

On ikinci sınıf olduğumuz için öğretmenler çoğu zaman bizi test çözmemiz ya da ders çalışmamız için boş bırakıyordu. Ne sınıftakiler ders çalışıyordu ne de öğretmenler ortada görünüyordu. Onlar ders çalışın deyip başından savuyordu, sınıftakiler de tamam diyerek geçiştirip boş boş takılıyordu.

Sınava girecektim elbette bu sene ama babamın da dediği gibi üniversite zamanına kadar İspanya'ya geri döneceğimiz için pek üstünde durmuyordum. Javier'den oradaki derslerin özetini istiyordum, benim için önemli olan burası değildi, orasıydı.

Artık.

Tuvaletten içeri girdiğimde konuşma seslerini duyunca geri çıkmak istedim bir an, sınıftaki çocuklar olduğunu düşünürken tanımadığım insanların olduğunu görünce rahatladım. İçlerinden birini tanıyordum, sürekli bizim sınıfa gelen yan sınıftaki hafif kilolu çocuktu.

İçeri girdiğim an hepsinin bakışları bana döndü, daha sonra ise tehlike arz edecek biri olmadığımı anlamış olacaklardı ki önlerine döndüler. Tehlikeli olan kişiler dokuzuncu sınıflardı, öğretmenler onları ajan diye tutmuştu. Hepsi büyük sınıflardan korkuyorlardı ama gizli saklı şikayet ediyorlardı.

Grupla aramda biraz mesafe bırakarak sırtımı tuvalet duvarına yasladım ve çakmağımı çıkarıp tek dal sigaramı yaktım. Ciğerime çektiğim nefes iyi gelmişti, şu aralar daha çok sigara içiyordum.

"Sonra bizimkiler gitmiş hocaya demiş ki 12/F sınıfındakiler okullar arası maçta şike yaptılar. Bir nevi ispiyonlamışlar ama iyi olmuş." kendi sınıfımı duyunca göz ucuyla onlara bakma gereği duydum.

Hepsinin bakışları da bana dönmüştü, ben onları tanımıyordum ama onlar beni tanıyordu elbette.

"Marco..." dedi hafif kilolu olan çocuk, sigaralı elimi kaldırıp panik yapmaması için onu durdurup gülümsedim.

"Önemli değil, ben anlamadim." anladığımı ama söylemeyeceğimi belirttiğimde hepsi gülmeye başladı.

"Eri lan sana." dedi içlerinden biri, gülerken kaşlarımı çattım ama ne demek istediğini sormadım. Artık kimseye soru sormuyordum.

O sırada kapı açıldı, gülümserken bakışlarımı içeri giren uzun bedene çevirdim. Onu ilk defa görüyordum sanırım, çatık kaşlarıyla içeri girmişti. Kulağında sigara vardı, gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı. Beyaz gömlek vücuduna yapışmıştı ve diğerlerinin aksine daha düzgün, ütülü duruyordu kumaş.

Tek eli cebinde yavaş adımlarla içeri girerken bakışları ilk bana döndü, gözlerimin içine uzunca bakıp grubun yanına ilerledi. Tam karşıma geçtiğinde arkadaşları olduğunu fark ettim.

"Ufuk sen gittin mi müdürün yanına?" adının Ufuk olduğunu öğrendiğim uzun boylu çocuk sigarasını yakarken kafasını iki yana salladı, derin bir nefes çekip kalem gibi tuttuğu sigarayı hızla aşağı bırakıp dumanı dişlerinin arasından çıkardı.

"Gitmedim, nasıl olsa sene sonunda ne kadar diretse de siliyor devamsızlıkları." dediğinde sigarayı dudaklarının arasına aldı, gömleğinin kolunu düzgünce katladı.

Sağ kolunda bileklikler vardı. Bir tane dümdüz siyah deri bir bileklikti, diğeri de sarı lacivert renkteydi.

"Doğru ama sana biraz ters gidiyor, ibreti alem olsun diye seni bırakabilir." dedi yanındaki çocuk gülerek, Ufuk sigarası gözüne gelirken dudaklarını kıvırdı yalandan ardından anında gülüşünü bozdu.

Bu komik geldiği için güldüğümde sanırım sesli gülmüş olacaktım ki bakışları bana döndü.

Duman gözlerine geldiği için kısarak baktı, ardından sigarayı iki parmağının arasına aldı.

"İspanyol," dedi bakışlarını benden çekmeden. "Alıştın mı okula?"

"Sí, alıştım." dedim nazikçe.

"Ne garip amına koyayım İspanyoldan buraya gelmiş." dedi içlerinden biri bana bakıp hayatı sorgularken, kafasını iki yana sallayıp duruyordu.

"Garip olan fenerli sınıf dururken gidip cincon sınıfına düşmesi." dedi Ufuk gülerken.

Hiçbir şey anlamamıştım dediğinden ama o gülüyor diye güldüm.

O sırada kapı açıldı, yandaki çocuk bana bir şeyler derken bakışlarım kapıdan giren Aliseydi'ye çevrildi.

İlk bana baktı, daha sonra benimle sohbet eden gruba döndü gözleri. Kaşları hafifçe çatıldı, gözleri üzerimdeyken yavaş adımlarla sağ tarafımdaki araya ilerledi.

Şimdi iki grubun arasında kalmıştım.

Onları gördüğüm an moralim bozulmuştu, sigaram bittiği için arkamı dönüp tuvalete girdim ve söndürüp tuvalete fırlatıp suyu açtım.

"İspanyol," diye seslendi Ufuk, ben cevap vermeden ekledi. "Ortada bırakma sigaranın izmaritini."

"Tamam." diye seslendim ve ortadan kaybolduğundan emin olup tuvaletten çıktım.

Çıktığım an şok olmuştum çünkü Aliseydi'yi belki de ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Bakışları Ufuk'a kitlenmiş, rahatsızca bakıyordu.

Diğerleri de aynı şekilde bakıyordu ama onlar ben biriyle sohbet ediyorum diye bu kadar rahatsız olmuş gibilerdi. Furkan hariç.

Furkan beni baştan aşağı süzüp önüne döndü, Ufuk'un olduğu grup inadına gülerek sohbet ederken bizim sınıftakiler sessizdi, sadece sigaralarını içiyorlardı.

En iyisi tuvaletten çıkmaktı. Kapıya doğru yürürken Ufuk'a döndüm.

"Görüşürüz." dedim gülümseyerek. Dudağının kenarı kıvrıldı, hoşuna gitmiş gibi güldü.

"Görüşürüz İspanyol."

Göz ucuyla son kez Aliseydi'ye baktığımda çenesinin kasıldığını gördüm. Anında bakışlarımı çekip kapıyı açıp dışarı çıktım ve sınıfa yürüdüm.

Ne olduğunu bilmiyordum ama hoşuma gitmişti bu durum.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin