19- BOŞ DERSLER

31K 3.3K 1.1K
                                    

Geç geldi biraz...

Gençler keşke model vermeseydin diyenler olmuş haklısınız yani lisedeki adamlara emekli amca (dzeko) modeli verdim ama benim aklımda onlar canlandığı için söylemek istemiştim.

Siz ciddiye almayın, kapak modeline bile koymuyorum yani herkes istediğini düşünsün.

Yalnız Furkan konusunda şaka yapmıştım Burak Yılmaz değildi ama artık onu öyle görüyorum amk...

Boş dersler, sevimsiz insanlar ve sahte yüzler ile geçen bir okul günü daha oluyordu.

Her dersimiz neredeyse boştu, geldiğimden beri Tarih öğretmeninden çok kantinci abiyi görmüştüm mesela.

Boş ders güzeldi ama her şeyin fazlası zarar misali bir zaman sonra boş olunca da insanın canı sıkılıyordu. Yapabildiğimiz şeyler kısıtlıydı, bir kafesin içine koyup özgürsünüz demek gibi bir şeydi.

Sıkılıyordum.

Aslında sıkılmamın sebebi derslerin boş olmasından kaynaklı değildi, bugün hiç Aliseydi'yi görmemiştim okula gelmemişti.

O olmayınca okul günü boş geçiyordu, ne bir bakış yakalayayım diye bekliyordum ne de başka bir şey. Ona şu an ne kadar sinir olsam da o olmayınca olmuyordu.

Bankta oturmaktan sıkılıp sınıfa gitmek için ayağa kalktım, bitirdiğim iğrenç meyvesuyu kutusunu çöpe attıktan sonra okul binasına yürüdüm. Birkaç sınıfın daha dersi boş olduğu için sanki teneffüsteymişiz hissiyatı veriyordu.

Acelesiz, yavaş adımlarla merdivenleri çıktım, sınıfımın olduğu koridora geldiğimde iki sınıf hariç diğerlerinin kapısı açıktı ve çok fazla ses çıkıyordu. Muhtemelen yine bir hoca çıkıp herkesi azarlayacaktı, umursamadan yürümeye devam ettim.

Sınıfa girdiğimde direkt sırama ilerledim. Kimileri sıraların üzerimde oturup aşırı sesli gülerek küfür ederek sohbet ediyor, kimileri de telefonuna bakıyordu. Yanında oturduğum Berkay'da telefona bakan kişilerden biriydi.

Yanına oturduğumda göz ucuyla bana bakıp, oyun oynamaya devam etti. Birkaç gündür yeni bir oyuna takıntı yapmıştı ve gözlerini ayırmıyordu.

"Orospu çocuğu Kemal." Emre bağırıp Kemal'e tekme atarken onlara aldırmadım, gözümü Berkay'ın oyununa diktim.

"Ne oyunu bu?" dedim dibine girip.

"Oyun değil, kumar." ekrandan gözlerini ayırmadan dikkatle konuştu. Kaşlarımı çattım.

"Kumar kötü bir şey ama?" dediğimde güldü.

"Kaybedene kötü, ben hiçbir zaman kaybetmem."

"Neden?"

"Aliseydi püf noktalarını öğretti çünkü."

Onun adını duyunca çatılan kaşlarım saniyeler içinde düzeldi, nedense onun kumar oynamasına şaşırmamıştım. 

Berkay'a onun neden bugün gelmediğini sormak için dudaklarımı araladım ama kendimi sıkarak buna engel oldum. Sormayacaktım, umrumda olsa bile umrumda değildi.

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin