22- GÜVENLİ LİMAN UFUK

27.9K 3.1K 2.3K
                                    

"Oğlum haşhaş mı yedin otursana yerinde."

Babaannem oturduğu yerden kafasıyla beni takip ederken yine sadece kendisinin anladığı laflardan birini söylemişti. Ne demek istediğini anlamamıştım, muhtemelen elimdeki elmayı yerken odanın içinde hızla volta attığım için bunu söylemişti.

"Canısım istiyor yürümek."

"Oğlum git mahallede dolaş o zaman, ne başımızda dönüp günahlarımızı topluyorsun?" deyip başörtüsünü düzeltti.

Mahalleye çıkmak çok iyi fikirdi, Aliseydi bugün sevgilisiyle buluşacak olmasaydı.

Çıkıp onları görmek istemiyordum.

Babaanneme cevap vermedim, daha fazla laf söylemesin diye odama yürüdüm. Açık kapıdan girmeden önce aşırı tatlı elmamdan bir ısırık daha alıp kapıyı kapattım. Televizyonun sesi şimdi boğuk geliyordu.

Odanın içine bakındım, hava soğuk olmasına rağmen dışarıda oyun oynayan çocukların sesi geliyordu pencereden. Yavaşça yürüyüp hava almak için pencereyi açtım, yüzüme soğuk değdiği anda sıkıntılı bir nefes aldım.

Çocuklar dışarıda futbol oynuyordu, üstleri çamur olmuştu ama bu pek umurlarında gibi görünmüyordu.

Birkaç dakika öylece çocukları izledim, hiçbir zaman böyle bir sokakta oyun oynamamıştım. İspanya'daki oyun yerimiz, okulumuzun bahçesiydi. Evim yakın olduğu için topumu alır orada oynar, salıncaklara binerdim. Kimse olmazdı, öylesi daha güzeldi.

Çok özlemiştim İspanya'yı, şimdi bir şansım olsa hiç düşünmeden giderdim ülkeme.

Mahallede çocukları izlemek dışında gelip geçenlere bakarak, aslında görmek istediğim kişiyi aradı gözlerim. Yoktu tabi ki burada, sevgilisinin yanındaydı.

Mahalleye çıkarsam onu görmek zorunda kalacaktım, onun gibi çocukluk yapmak istemiyordum.

Hem ne yapacaktım ki, elinden tutup zorla mı sevgilisinin yanından alacaktım?

Bildirim sesi geldiğinde pencereden kafamı çektim ve yatağın üzerinde duran telefonuma baktım. Elmamı kemirirken yatağa ilerleyip telefonu elime aldım, ekranda okuduğum isim şaşırmama sebep oldu.

Ufuk.

Mesajı açtığımda tam okuyacaktım ki ekran yanıp söndü, Ufuk arıyordu. Aramayı cevaplayıp telefonu gülümseyerek kulağıma götürdüm.

Açar açmaz kalabalık bir ses geldi kulağıma.

"Alo?" dedim yüzümü buruşturup, bu seste beni duyacağına ihtimal vermemiştim ama cevap verdi. Ufuk değil, arkadaşı Okan'ın sesiydi.

"Marco," dedi keyifli bir sesle. "Napıyorsun lan?"

"Hiç, evdeyim. Siz?" neden Ufuk konuşmuyordu?

"Biz de hep beraber geziniyorduk öyle, sizin mahalleden geçiyorduk aklımıza geldin. Gelecen mi sende?" dediğinde heyecanlanmıştım.

"Yaa.." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Olur, tabi."

"Geliyor," dedi yanındakilere sanırım. "Tamam, Şok marketin önüne gel."

Tamam diye mırıldanıp telefonu kapattım, uzun süre sonra okul dışında arkadaşlarımla beraber vakit geçirecektim. Yarım kalmış elmamı kenara bırakıp hızla gidip dolabımı açtım.

Üzerime siyah boğazlı bir kazak, altında da koyu yeşil pantolonumu giyindim. Dolabı kapatıp içinde daha yeni bozdurduğum paraların olduğu cüzdanımı cebime sıkıştırdım. Telefonumu  da alıp odadan çıktım.

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin