36- MİSAFİR

23K 3K 1.7K
                                    

"Oğlum arkadaşın ne zaman gelecek?"

Annem oturduğu yerden elindeki amerikan yazarın kitabını okurken göz ucuyla bana baktı. Cevap vermeden telefonuma baktım, birazdan geliyorum mesajının üstünden yirmi dakika geçmişti. Muhtemelen birazdan burada olurdu.

"Gelir birazdan anne."

Kafasını sallayıp kitabını okumaya geri döndü, benden daha büyük bir heyecanla bekliyordu arkadaşımı.

Sürekli dışarı çıkmalarım, ani ruh hali değişimlerim yüzünden babam ve annem tarafından sorguya çekilmiştim. Yakın bir arkadaş bulduğumu onlara söylemiştim ama herhalde ruh halimi değiştirecek kadar yakın olduğumu düşünmemişlerdi.

Saf olduğum için beni kullanacaklarını düşünüyordu ikisi de.

Bu yüzden arkadaşımı eve çağırmamı istemişlerdi, yalandan bir de 'çok güzel yemek yaptık arkadaşın da gelip yesin' numarası çevirmişlerdi, kontrol ettiklerini belli etmemek için.

Ufuk'a haber verip bizim eve yemeğe gelir misin dediğimde o da biraz şaşırmıştı, direkt neden diye sormuştu. Durumu anlattığımda ise anında kabul etmişti.

"Arkadaşın ne zaman gelecek Emin?" babam salona girdiğinde direkt bunu, annem benden önce cevap verdi.

"Birazdan gelirmiş."

Babam kafasını sallayıp annemin hemen yanına oturdu, oturmadan önce koluna sıkı bir öpücük kondurdu. Annemin yüz vermemesinden dolayı gençlik hallerine dönmüşlerdi sanki, flört ediyorlardı her fırsatta.

Annem hiç aldırmadı, kadın milleti bazen çok gaddar olabiliyordu.

"Emin," babaannem mutfaktan belini tutarak çıktı "arkadaşın ne zaman gelecek-"

Babaannem lafını tamamlamadan zil çaldı.

"Geldi." dedim ayağa kalkıp, belli etmesem de çok heyecanlı ve gergindim.

Özellikle onunla kapı önünde konuşmamızdan sonra dediği şeyi uzun uzadıya düşündüğümden beridir. Tabi bunu göz ardı ediyordum ona karşı, öyle bir hissim yoktu kendisine.

Yine de heyecanlanıyordum işte. Sebebini bilmesem de.

Kapıyı açmaya gittim, açtığım an karşımda onu görünce heyecanım ikiye katlandı.

Üzerinde siyah montu vardı, mavi kot pantolon giymişti ve uzun boyuyla baya karizmatik duruyordu şu an. Bugüne özel hazırlanmış gibi görünmüyordu ama yine de bir farklılık vardı.

Beni görünce yüzüne gülümseme kondurdu.

"İyi akşamlar."

"İyi akşamlar..." dedim gülerek, ikimiz birbirimize bakarken kapının önünde dikildiğimi fark edip hızla kenara çekildim. "Gel."

O da sanki kapının önünden çekilmemi bekliyormuş gibi kafasını sallayıp ayakkkabısını çıkardı ve içeri girdi. Kapıyı peşinden kapattım, montunu çıkarmadan direkt içeri geçmişti.

Annem kitabını bırakmış ayağa kalkmıştı babamla beraber, Ufuk'u baştan sona yavaş yavaş süzdü. Galiba arkadaş seçimimi beğenmişti. Ufuk yanlarına gitti, ilk babama elini uzatıp el sıkıştı.

"Hoş geldin oğlum." dedi babam.

"Hoş buldum."

Aynı şekilde annemle de el sıkıştı, annemin Türkçe konuşmadığını önceden söylediğim için yalnızca kafasını salladı yalnızca. Annemde gülümsedi, İspanyolca hoş geldin dedi ama Ufuk pek anlamadı tabi. Uzatmadan bu sefer ayağa kalkmaya meyillenen babaannemin yanına gidip anında elini öpüp başına koydu.

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin