16

558 48 6
                                    


herkesin taehyung ve bana bakması bıkkınlıkla "hadi" nidaları yükselirken şişeye baktım. taehyung ve bende durmuştu..

sanki çok komik bir şeymiş gibi kahkaha atıp gülmeye başladım. ardından ayağa kalktım. yalpalasam da yeonjun beni tutup dengemi sağlamıştı.

taehyung.

ellerini yere dayayıp arkasına ağırlığını vermiş bir şekilde bana yine o yoğun bakışları ile bakıyordu. elimdeki bardakta kalan son yudumu içtim. ağzımın kenarından düşen damlaları yalayıp ona doğru ilerledim.

nefesi kesilmiş bir şekilde bizi izleyen arkadaşlarına kısa bir bakış atıp taehyung'un yanına geldim. "gelmeyecek misin?" dudak büzüp devam ettim. "uzaktan bakmaya devam edersen kaparlar benden demesi" gülerek tepkisini ölçtüm.

bakışları hariç suratı dümdüzdü. bu hâli epey sinirimi bozmuştu. ondan bakışlarımı çekip oynayanlara göz gezdirdim. minho ile göz göze gelince gülümsedim ve yanına ilerledim.

"eşim sen ol, birileri istemiyor sanırım." elimi minho'ya uzattığım sırada kolumdan çekilmem ile taehyung'un göğsüne yapışmıştım.

kafamı kaldırıp güldüm. "birileri kudurmuş" aptal gibi sırıtırken yeonjun ve soobin ellerini alnına vurup ne kadar rezil insan olduğumu konuşuyorlardı.

hoş, şu an ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim dâhi yoktu.

taehyung elimden tutup kilere götürdüğünde içerisi gerçekten küçüktü. yetmezmiş gibi eşyalar da vardı.

birbirimize yapışmış bir vaziyette duruyorduk şu an. öyle ki çakırkeyif olan benim ağzımı bıçak açmıyordu. sadece birbirimize bakıyorduk.

tanrım yedi dakikayı aptal bakışmalarla harcamak istemiyordum. zaten uzaktan da olsa bakıyorduk birbirimize.

"taehyung"

ismini fısıldamam ile gözleri dudaklarıma gitmiş orada oyalanıp tekrar gözlerime çıkmıştı.

"sesini bile özledim..konuş benimle böyle yapma."

bunu söylerken titreyen sesim ve yavaştan dolan gözlerim onu ikna etmiş olacak ki derin bir nefesi yüzüme verip kalın sesini gün yüzüne çıkardı.

"çok güzel olmuşsun."

gülümsedim. "sende fazla iyisin." gözlerim bedenini süzerken devam ettim. "çok..çok fazla iyi." hipnoz olmuş gibi bakışlarım onu süzerken daha yarım saat öncesinde beni süzdüğünde utançtan ölecektim. şimdi ise ben arsız bir şekilde onu sürüyordum.

çenemden kavrayıp bedeninde olan bakışlarımı yüzüme çıkarttı. sıcak nefesleri beni eritiyordu. gözleri öyle keskin öyle yoğun bakıyordu ki karşısında ölüp diriliyordum. ellerim istemsiz boynuna dolanmıştı.

yüzümü yüzüne yaklaştırıp yanağını, alnını, burnunu, çenesini öptüm. her bir noktasına öpücüklerimi kondururken gözlerini kapamış derin nefesler alıyordu.

gözlerim ince pembe dudaklarına sabitlenirken daha fazla dayanamayıp dudaklarını dudaklarımla birleştirdim.

bunu beklemediği açtığı şaşkın gözler ile belli ediyordu. sıcacık dudaklarına baskı uygulayıp karşılık vermesi adına alt dudağını dişlerimin arasında ezdim. elleri belimi kavrayıp sıkıca tutarken sonunda karşılık vermeyi akıl etmişti.

dışarıdan her ne kadar sert bir yapıya sahip olsa da dudaklarımı öyle narin öpüyordu ki. soluksuz kalmamıza rağmen devam eden tutkulu öpüşmemiz kanımı kaynatıyor, daha fazlasını istercesine onu öpüyordum.

ilk öpücüğümü aldığı gibi kalbimi de beraberinde götürmüştü.

nefessiz kalmaya daha fazla dayanamayıp dudaklarımı ayırdım. ıslak öpücükle ayrılan dudaklarımın çıkardığı ses ve nefessiz kaldığımı belli eden hızla inip kalkan göğsüm bu ânın hiç bitmesini istemiyordu.

taehyung mayışmış bir tavırla alnını alnıma yaslayıp nefeslerini yüzüme vuruyordu.

"tanrım, neden bu kadar zor?"

kesik kesik söylediği fısıltıyla çıkan cümle ile kapadığım gözlerimi açtım. karşımdaki adam şu an öyle tatlı geliyordu ki. daha birkaç dakika önce ateşli ve tutkulu öpüşen birine 'tatlı' demek tam benlik bir şeydi.

gülümsedim ve son kez burnuna öpücük kondurdum. "bende seni özledim taehyung."

kapının alacaklı gibi çalması üzerine ikimizde transtan çıkmış gibi irkildik. minho'nun "birbirinizi yemeniz bittiyse gelin." diye bağırması beni harekete geçirmiş ve hemen taehyung'tan ayrılıp kapıyı açmıştım.

sarhoş değildim ama o dudaklar beni uçurmaya yetmişti. bizimkilerin bakışları bana ve arkamda duran taehyung'da gelip giderken açıklamaya hâlim bile yoktu.

ne ara tuvalete gidip zemine cenin pozisyonunda oturduğumu bilmiyordum. kafamı dizlerime yaslayıp boş boş bakıyordum. arada gelen kızlar bana "iyi misin?" gibi sorular soruyor ya da bana tiksinir gibi bakıyorlardı.

hoş tuvalet zemininde oturuyordum, normaldi sanki?

parmak uçlarım dudaklarıma gitti. hâlâ o sıcacık dudakları üstümde hissediyordum. o kadar karışık bir hâle gelmişti ki olaylar böylesini asla tahmin etmemiştim.

parmaklarımı çekip derin bir nefes verdim. yanımda bitmeye yakın şişeyi alıp tek dikişte bitirdim. ilk kez alkol ile tanışan jennie aptal ergenler gibi iyice alışmıştı bu illete, aferin.

kendi kendime içsel konuşmalarımı sonlandırıp ellerimle duvardan destek alıp kalktım.

aynaya baktığımda görüntüm içler acısıydı. özenle hazırladığım makyajım dağılmıştı. düzeltme gereği duymadan oradan çıktım.

yere baktıkça yokuş aşağı gözüken ve sanki uçuyormuş gibi hisseden beynim hiç yardımcı olmuyordu şu an.

arkadaşlarımı bulup gitmek istiyordum. merdivenlerin başına geldiğimde aşağı nasıl ineceğim diye düşündüm. adım atsam kesinlikle yuvarlanıp giderdim.

etrafa bakındığımda çoğu kişi sızmış diğerleri içmeye devam edip sızlanıyordu. tanrım bir tane bile tanıdık yoktu etrafımda.

yeonjun, soobin ve beomgyu'ya sövüp bulunduğum koridordaki odalara bakındım. herkes uyuyordu onlara baktıkça benim de uykum ağır basıyor bende uyumak istiyordum.

odaların birine girdiğimde hiç görmek istemediğim bir görüntü ile karşılaşınca ağzımdan küfür mırıldanıp hızla kapattım.

böylelikle tek tek odalara bakmam sonucunda pes edip odada sızan çocuğun yanına gitmek daha mantıklıydı. kapıyı açıp içeriye attım kendimi yatağa yayılmış çocuğa göz devirip yatağa uzandım. ellerimle zar zor çocuğu ittirip yere düşmesini sağlarken pikeyi üstüme örtüp gözlerimi kapadım.

yatakta yan tarafıma döneceğim sırada buna izin vermeyen kollara sızlanıp tekrar dönmeye çalıştım. bu sefer bedenimi daha sıkı saran kolları net bir şekilde hissettiğimde kaşlarımı çatıp gözlerimi araladım.

baş ağrısı gözlerime vurduğunda ellerim başıma giderken arkamdaki sıcak nefesle gözlerimi kocaman açıp çığlık attım. çığlığımla arkamdaki beden irkilirken gevşeyen kollarından sıyrılıp hızla arkamı döndüm.

yeni uyandığı ve en az benim kadar şaşkın olan taehyung'u görmem ile geriye sıçrayıp hemen gözlerimi üzerimde gezdirdim. hâlâ kıyafetlerimin olduğuna mı sevineyim yoksa taehyung'un burada benimle birlikte olduğuna mı karar veremezken taehyung bu hâlime sırıttı.

"sana da günaydın, ufaklık."

///

sonunda kiss

tae çocuğum ne işin var orada senin planımda hiç yoktun NEREDEN FIRLADIN

neyse yine 1. sıradayız 🥺 ağlayım

seviyorum sizi

🧚‍♀️


cigarettes & strawberries Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin